Camila
"..boyası akmış tablolara benziyor şimdi sokaklar
ve dağılmış antika dükkanlarına..
gelmiyor içimden konuşmak bile
gelse de
öyle sürekli değil
bir film bitişi müziği gibi gelip geçiyor hüzün
o kadar çabuk
o kadar kısa
işte o kadar.
bir kupa kahve niye acır?
dost değil, düşman değil, bir kupa kahve nasıl acır insana?
masanın üzerinde öyle durmuş tek başına, yüzüme vuruyor buharı
bir kahve neden ağlar?
odamda yalnız kahvenin sesi, gıcırtılar, bomboş hüznün yakıcı donup kalmışlığı."Gözlerimi yatakhanenin tavanından bir saniye olsun ayırmıyordum. Kaç saat olmuştu, yanıma kim gelmişti, bana kim seslenmişti duymuyordum. Hiçbir şeyi duymuyordum. Kafamın içinde tek bir cümle dönüyordu. "Seni seviyorum Camila. Çok." Bundan asla rahatsız değildim. Nasıl olabilirdim ki? Lauren'i özlemiştim. Gözlerinin içime işlemesini, bana her bakışında kendimi güvende hissetmeyi özlemiştim. Onu çok fazla seviyordum. Ne olursa olsun. Buraya nasıl girmişti, nasıl gardiyan olmuştu hiçbir fikrim yoktu ama değişmişti. Kabul edilebilir bir değişiklikti bu. Onu düşündüm. Beni öptüğünde hissettiklerimi düşündüm. Bir öpücük, küçük bir öpücük insanın aklını başından alır mıydı? Alıyordu işte. Yatağımın sarsılmasıyla beraber yutkundum. Gözlerim hâlâ tavandaydı.
Etkinlik vakti, kalkmayacak mısın?
Gözlerimi tavandan ayırıp odadaki takvime baktım. Bugün günlerden perşembeydi, evet. Homurdanarak doğruldum ve gözlerimi Amy'e çevirdim.
Oldukça güzel anlar geçiriyordum aslında, bir bakıma rahatımı bozdun. Kendini bana affettirmelisin.
Amy'nin kahkahası benim de gülümsememe sebep oldu. Birbirimizi pek tanımıyorduk ama iyi birisine benziyordu. Yataktan kalktı ve kendi yatağına doğru ilerledi. Yatağının altından bir poşet çıkartıp bana uzattı.
Umarım bu işe yarar.
Ona doğru ilerleyip uzattığı poşeti aldım. Gazeteye sarılı bir şey duruyordu. Gülümseyerek açmaya çalıştım, elimi saran soğuk eller durmamı sağladı.
Uhm, bunu geçen gün kardeşim ziyaretime geldiğinde ondan istemiştim. Benim için çok önemli olan bir grubun şarkısı. Umarım hoşuna gider. Biliyorum artık pek fazla plak çalar kalmadı ama bu tarz şeyleri sevebileceğini düşündüm.
Ellerini yavaşça ellerimden çektiğinde gülümseyerek gazeteyi yırttım ve elimdeki plağın kapağına baktım. Righteous Brothers - Unchained Melody. Gülümsemem giderek büyürken bu adı nereden bildiğimi hatırlamaya çalıştım. Amy tepkimi ölçmek ister gibi yüzüme bakıyordu. Birisinden hediye almayalı öyle uzun zaman olmuştu ki, nasıl tepki vereceğimi bilememiştim. Başımı kaldırıp ona sarıldım. Şarkının sözleri aklıma geldiğinde gülümseyerek mırıldandım.
And time goes by so slowly
Ve zaman o kadar yavaş ilerler ki
And time can do so much
Ve zaman çok şeye kadirdir.
Kıkırtısını duyduğumda ben de gülümsedim. Tam geri çekilecekken beni biraz daha kendisine bastırdı ve o da mırıldandı.
Are you still mine
Hala benim misin?
i need your love
Aşkına ihtiyacım var.
Hafif geri çekilip yüzüne baktım. Benden hoşlanıyor olamazdı değil mi? İçeri giren insanlarla birlikte geri çekildim ve kapıya baktım. Lauren orada öylece duruyordu. Gözleri dolu doluydu. Kaskatı kesildim, yutkunamadım. Her şeyi görmüş olmalıydı. Ona doğru bir adım attım ama böylece gidemezdim. Başımı Amy'e çevirip gülümsemeye çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fall Apart | Camren
Fanfic"Sanki en iyi resimler çoktan çizilmiş, en iyi şiirler çoktan yazılmış, en iyi senaryolar en iyi oyuncular tarafından oynanmış gibi.. Yoksa boşa geçen bu hayatın başka hiçbir açıklaması olamazdı." Kafasını yukarı kaldırıp gözlerini gözlerimle bulu...