Emre hakkında daha fazlasını öğrenmem gerekti. Biliyordum bu çocuk farklıydı. Ama öğrenebildiğim tek şey İstanbulda yaşadığıydı. Aynurla Sbs puanlarını öğrendikten sonra pek taktığımız söylenemez çünkü ikimizde Ultra çalışkan öğrenciler değildik. Hatta çalışkan bile değildik ikimizinde aklı havadaydı çünkü ve nereye gideceğimiz zaten belliydi. Aynur istanbulda bir liseye gidecekti, ben ise Tekirdağ'da okuyacaktım. Aslında o zamanlar ailemle istanbul mu Tekirdağ mı diyerek git-geller yaşıyorduk. Aynurla hazırlandık denize gittik ve yüzmeye başladık. Aynur'a biliyor musun istanbulda okuyacağım dedim. Onun cevabı ise ben zaten biliyordum sen istanbula geleceksindi. Sonra yüzmeye devam ettik. O sıra yine konuştuğum bi kişi vardı fakat Emre benim için yaşam felsefesiydi. Tabiki hiçbir umudum yoktu. Gelelim nereye gittiğime bir aile kahvaltısında babam Tekirdağ'a gitmemi daha uygun bulduğunu orada yurtta kalacağımı söyledi. Aslında Tekirdağ'ı istiyordum çünkü yurt bana hep eğlenceli gelmişti. Tatil bitti ve okulun açılmasından bir gün önce yurda gittim. Yurt adı papatyaydı. Papatyalar... Bana hep Emre'nin ölen sevgilisini hatırlatıyordu. Papatyalara aşık bir kız papatyalardan nefret edebilir miydi? Hiç sanmıyorum. Okul açıldıktan sonra ilk 4 ay lisenin büyüsüne kapılmış Emreyi unutmuştum. Okulda beğenilen bir kız olmuştum ve sürekli yanıma tanışmak isteyen-sevgili olmak isteyen insanlar geliyordu. Yurt konusuna gelirsek eğer papatyayı hiç sevemedim.. O kadar soğuk geliyordu ki çoğu zamanım ağlayarak geçiyordu. Yurtta kalmak zannettiğim gibi değilmiş aile özlemi oluyormuş bir de kaldığım yurt Papatya ise zorluklar 2x artıyor. Kaldığım odada 6 kişi kalıyorduk. Pınar,Pelin,Sena,Gizem,Eslem,Gökçe. Hayda Gökçe kim dediğinizi duyar gibiyim. Gökçe benim. Baktım yurt-okul olmuyor iyi değil ve benim psikolojim bozuluyor değiştirme kararı aldık ve kaydımı bir özel okula aldırdık. Evet büyüsüne kapıldığım lisede kalsam sınıfta kalacağım bir gercek. Bu sırada sigaraya başlamıştım. Yeni yurduma gittikten sonra gerçekten bayılmıştım! Her sey harikaydı. Okul başladı sıkıntı yoktu fakat bi sorun vardı bizim japonu deli gibi özlemiştim. Aradım ve konuştuk.
-Kankaaa
Telefonun diğer tarafında cilveli bir sesle cevap geldi.
+Gökçeee
-Oğlum çok özledim lan
+Bende çok özledim
-Babanla konuşsan izin verir mi?
+Bilmiyorum sen arayıp izin istersen verir sanırım.
-Bekle arayıp dönücem sana.
+tamam öptüm
Nurolcuğumla konuştuktan sonra zorda olsa Aynurun gelmesi konusunda ikna ettim. INANAMIYORUM AYNUR YANIMA GELİYORDU. BERABER.SADECE İKİMİZ.VE SINIRSIZ DISARI ÇIKMAK.KULAĞA HARIKA GELIYOR. Bir kaç gün sonra Aynur yanıma geliyordu gittim otogara onu almaya. Gördüğüm an gözlerim doldu üzerimde kırmızı lacivert çizgili bi Tunik altında ise bi tayt vardı Aynur ise Pembe pantolonu ve beyaz hırkasıyla çok sevimli gözüküyordu. Altında turuncu bir t-shirt vardı. Ah bu t-shirt kardeşlik t-shirti aynısından ikimiz de almıştık. Tabiki ilk önceliğimiz yemek yemekti. Çünkü ikimizde olabildiğince açtık. Onu bir alışveriş merkezine götürdüm, hemen sipariş verdik 2 king chicken, king secim kola buzsuz. Ve konusmaya başladık.
-Eee anlatsana ne var ne yok.
+bildiğin gibi iste.
Saçma sapan seylerden bahsettik durduk. Ikimizinde bilmediği bir sey vardı. Ben hayatımın aşkıyla karşılaşmıştım. Ve benden 1 yıl sonra ise Aynur karşılaşacaktı. Bu iki arkadaş nasıl bu kadar salaklaşacaktı?