İnstagram hesabım: yusraergn
Tiktok hesabım yusraergunkitaplariKeyifli Okumalar ☘️
Bu sabah yine bir tık daha ağırlaşarak yeni güne gözlerimi araladım. Saate baktığımda öğlene yaklaştığını gördüm. Yine oldukça fazla uyuduğumun farkında olarak dudağımı büktüm. Ayrıca yine Yiğit'i görmeden gözlerimi açtığım bu sabaha suratımı astım. Yavaş hareketlerle yataktan çıkıp banyoya gittim ve elimi yüzümü yıkadıktan sonra giyinme odasına geçtim. Dolabın kapağındaki boydan aynada oldukça kilo almış olan bedenimi süzdüm. Karnım hamileliğimin son ayında olduğum için kocaman olmuştu. Bununla birlikte bedenim ve yüzüm de gözle görülecek derecede şişmişti. Oğluma kavuşmama sayılı günler kalmıştı. Son zamanlarda bu heyecanın bilinciyle yaşıyordum. Aynı zamanda içimde biraz da korku vardı. Her ne kadar işin ucunda oğluma kavuşmak olsa da gelen kadın misafirlerin anlattığı doğum maceraları yüzünden kâbuslar görmeye başlamıştım. Bunu öğrenen Yiğit bundan sonra misafirlerin yanına inmemi yasaklamıştı. Sesli bir nefes bırakıp dolaptan bol bir elbise çıkardım. Beklemeden üstüme geçirdim ve isyan naraları atan midemi yatıştırmak için aşağı indim. Yaz aylarında olduğumuzdan balkona kurulan masaya geçip oturdum. Kimse yoktu. Biraz geç uyandığım için herkes erkenden kahvaltısını yapmış olmalıydı. Geç uyandığımı bilen çalışanlar tek kişilik kahvaltıyı benim için hazırda bulunduruyorlardı. Annem ve Seniha teyzem çarşıya çıkmıştı. Avşin de tamamlanan fakat hâlâ birkaç eksiği kalan okula gitmişti. Bu sene ilk açılışı yapılıp faaliyete geçecekti. Onun adına çok mutluydum. Sonunda hayalini kurduğu okulu açıp hem çalışacak hem de orayı yönetecekti.
Ben kahvaltımı yapmaya devam ederken, "Günaydın," diyen Cansu'nun sesiyle ona döndüm.
"Günaydın canım, gelsene," dedim kahvaltı masasını işaret ederek.
Geride bıraktığımız günler, Cansu ile hem arkadaşlığımızı ilerletmiş hem de artık akıcı bir şekilde konuşmaya başlamıştım. Arada söyleyeceklerimi toparlamak için biraz duraksasam da eskisine göre kekelemeden ve düzgünce konuşabiliyordum. Bunu da Cansu'ya borçluydum. Gerçekten bana çok yardımcı olmuş, elinden gelenin fazlasını yapmıştı. Bazen onunla konak dışında dışarıda da buluşuyorduk. Evde çok sıkılınca biz de böyle bir çözüm bulmuştuk, tabii Yiğit'i ikna etmek bayağı bir zor olmuştu. Avşin'den sonra Cansu'nun arkadaşlığı da bana iyi gelmişti. Bir akşam kocasıyla yemeğe gelmiş, iyice kaynaşmıştık. Eşi bir avukattı ve Yiğit, şirketin avukatının işten ayrıldığını, bu yüzden de şirketin bir avukata ihtiyaç olduğunu söylemiş, ona iş teklifinde bulunmuştu. Sinan Bey de kabul etmiş, böylelikle şirkette çalışmaya başlamıştı.
"Afiyet olsun, ben yaptım kahvaltımı," diyen Cansu ile düşüncelerimden sıyrıldım. Karşıma oturunca birbirimize üzgünce baktık. Bugün dersimizin son günüydü ve ikimiz de oldukça üzülüyorduk.
"Bugün son günümüz."
"Evet ama bu demek değildir ki bir daha görüşmeyeceğiz. Biz de artık buraya yerleştiğimiz için sık sık bir araya geliriz," dedi. Bursa'dan sonra buraya yerleşmek hem onlar hem de bizim için de iyi olmuştu.
"Kesinlikle," dedim gülümseyerek.
"Hem bugün dersin son günü ama artık gerek kalmadığını görüyorum. O yüzden seni ziyarete gelmişim gibi oturup sohbet mi etsek?" dedi.
"Bu çok güzel olur, hadi terasa çıkalım," dedim. Sofrayı toplamaya gelen Gülşen'e Cansu'ya kahve bana da limonata getirmesini söyleyip beraber yukarı çıktık. Yavaş hareketlerime ayak uyduran Cansu gözlerinde anlamını çözemediğim bakışlarla bana ve karnıma bakıyordu. Sonunda terasa çıktığımızda nefes nefese kalmış bir hâlde kendimi sedirlere attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ GELİN (Tamamlandı)
RomanceSessizliğe haps olmuştu kadının ruhu ve o, kadının sessizliğine bile ölen, ruhunu sevdasıyla iyileştiren bir adamdı. Fakat aşka giden yol dikenliydi, ayaklar kan revan içinde kalmıştı, yol uzundu ama yürek yine de pes etmiyordu. Aşk, kadının adıyla...