Günler hafta sonuna geldiğinde Merve, ailesinin yanına gitmek için hazırlanıyordu. Hale'si yine onunla gelmek istediyse de, Taner'in artık yeni hali olan bu rahatlığından korktu Merve. En son kardeşinin kendisi hakkında bildikleri ve hatta gördükleri kafasında bir düğüm halindeydi. Çözülmesi için dokunulması gerekilen bir ip gibi ama dokunmak istemeyeceği kadar da zor. Oluruna bırakmak gerekiyordu belki bu gibi durumları düşündüğünde. Ama kardeşinin hiç oluruna bırakmayacağını da bilerek. Bu durumdayken de Hale'yi görüp becermek isteyen çocuğa nasıl yanıt verebileceğine emin olamıyordu. Annesine Taner'in kendisiyle ilgili bir cümle kurması bile, bütün hayatını mahvedebilirdi. Bunu riske edemeyeceği için bu sefer Hale'ye "olmaz başka zaman" dedi.
Uzun süreliğine ayrılacak gibi koklaştılar arkadaşlarıyla tren garında. Merve bindiğinde trene geride çok önemli şeyler bırakmış gibi asıldı suratı. Nedense ailesinin yanına giderken hiç heyecanlanmıyordu.
Akşam saatlerinde eve varan yolculuğu bitti. Sıcak bir kucaklaşma ile sarıldı annesine ve kardeşine. Yemeğe oturdular birlikte ve normal olarak okulundan bahsederek muhabbette. Annesi bir ara lavaboya gittiğinde Taner ablasına yakındı annesi ile ilgili son zamanlarda biraz dalgın ve yorgun hali olduğunu söyleyerek. "Hastadır ablam" dedi Merve. Çocuk, "bir haftadan fazladır böyle, hiç mi iyileşmedi annem de ne hastalığı bu?" diyerek ablasını da tedirginliğine ortak etti. "bakarız ablam dur" diyerek lavabodan çıkan annesini işaret etti gözleriyle. İlerleyen saatlerde annesinin bir kaç kere daha tuvalete çıktığını görünce dayanamayıp sordu annesine.
- Anne hayırdır? Bir sıkıntın mı var?
- Çok mu belli oluyor? Kardeşin bir uyusun da hele konuşuruz.
- Tamam ama o da farkında "hasta mı" diye soruyor bana.
- Konuşuruz yavrum sonra dediğinde kadının gözleri dolmak üzereydi yaşlarla. Kendisini tuttu ve "anlat bakalım sen okulu, orayı, arkadaşlarını, sevgilin var mı?" dediğinde buz kesti Merve.
"Okul tamam, arkadaşlar tamam, şehri de anladık da sevgili? Nereden çıkardı ki şimdi bunu? Beni mi sınıyor? Yoksa Mert'i anlattı mı Taner de ondan mı soruyor. Valla yandık. Ne anlattıysa. Benim çıplak olduğumu söylemişti de. Balkonda mı gördü. Yav keşke sorsaydım ayrıntıları. Faka bastım galiba" diye düşünüyordu kız ama saniyeler içerisinde geçti bu cümleler kafasından.
- Bak sen bir durdun. Kesin var senin sevgilin. Normaldir kızım. Artık küçük değilsin ve kocaman bir tıpçısın. Doktor olacaksın. Tabiki olacak senin de bir arkadaşın.
Merakla dinliyordu annesini anlatırken ama kadın son cümlelerine doğru dayanamayarak ağladı.
- Anne ağlayacaksan yok valla sevgilim.
- Yok, kızım ondan değil.
- Neden anne hayırdır bak beni ürkütüyorsun. Dur. Taner! Diyerek seslendi kız, kardeşine.
- Efendim abla diyerek içeriden geldi çocuk yanlarına.
- Ablam özledim de şu bizim pastaneden bir ekler alıp gelsen de çayla yesek?
- Olur hemen giderim.
- Acele etme yavaş git.
- Anladım tamam. Sen haber ver telefonum yanımda hani bir şey lazım olursa hani.
- Tamam ablam.
Taner kapıdan çıkınca da annesine doğru döndü ve açıklama beklercesine meraklı gözlerle baktı bir süre. Sonunda ağlayarak konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben, Sen Ve Hepimiz
Roman d'amourİnsanların kendilerine bile söyleyemedikleri arzularını veya yaşadıklarını yazdım. Belki ikinci kitabımda daha da siz olacağım. Bunu bu kitaba karşı duygularınız belirleyecek demiştim. Kitabın yayınlandığı zamandan, şu zamana kadar verilen oy sayısı...