Bölüm 6

494 18 14
                                    

Pamira'dan ;



Gecenin doğuşu etrafı saran güzel dolunayın ışığı tüm evreni aydınlatmaya yetiyordu. O muhteşem görünüşü ile adeta insanı büyülüyordu. Ne zaman dolunayı görsem içim huzur ile kaplanıyordu. Geceyi sevmemin tek nedeni galiba dolunayın o güzel ihtişamıydı.

Omzuma dokunan eller ile irkildi. Arkamı döndüğümde Arat'ı görmem beni şaşkınlığa uğrattı. Korkum hemen gün yüzüne çıktı. Birden ayağa kalkıp ondan olabildiğince uzaklaştım.

' Neden uyanıksın?'

'Uyumamı engelleyen sensin'.

'Uyurken sana napmış olabilirim acaba yav?'

Bilmiş tavırları beni iyice sinirlendiriyordu.' Kast ettiğim şey yılanlardı'.

Sesim git gide kısılmaya başlayınca onun sert sesiyle irkildim.

'Şu masum ayaklarını oynamayı kes kızım! Senin karşında salak yok! Anladın mı beni küçük aptal!.

Sesi her zamankine oranla daha sert çıkmıştı. Bu korkumu daha çok şiddetlendirirken kafamı olumlu anlamda sallamakla yetindim. Onunla ne kadar fazla konuşursam o kadar çok canım yanıyordu. En iyisi susmaktı. Konuşsam bile beni anlamıyordu.



Bana bir adım daha yaklaşınca geriye doğru ilerledim ama sırtım sert zeminle buluşunca aşağı düşebilme ihtimalim çok yüksekti. Uzun boyu ona hiç zorluk yaratmıyordu. Kafasını yüzüme eğdi ve gözlerimin içine baktı.Neden kaçmadığımı düşünüyordu. Bunu çok iyi biliyordum. Çünkü bu adamla bir saniye bile geçirmek işkenceydi.



Nefes alışverişlerimiz birbirine karışıyordu. Bana daha fazla yaklaştığını anlayınca kendimi geriye doğru ittim. Düşeceğim sırada kolumu kavraması bir oldu. Ayaklarım serin havayı aşağıdan sallanırken keşfetmişti. Vücudum korkudan tir tir titriyordu. Kolumu o kadar sıkı tutuyordu ki bıraksa düşecektim. Kendimi kurtama gibi bir ihtimalim yoktu.



Büyük elleri kolumu sıkıca sararken vücudum yine alev alev yanmaya başlamıştı bile. Kafamı aşağı çevirip yüksekliğe baktım. Buradan düşsem bile en fazla kolum bacağım kırılırdı. Zaten bu adam bana bundan fazlasını yaşatmıştı. Kolumu ondan kurtarıp kendimi sert zemin ile buluşturdum. Düştüğüm anda gülümsemem bir oldu. Arat'ın ağzından çıkan  'Siktir'!  kelimesini duymuşum. Kapıdaki iri yarı adamlar bana napıyor bu salak dermişcesine bakıyorlardı.



Haklılardı kendimi bilerek aşağıya atıyordum ve sadist gibi gülüyordum. Gülümsemi daha çok genişletip konuşmaya başladım. 'Vallahi ölürüm sandım ama turp gibiyim ya Allah Allah bu işte bir terslik var he' diyip söylene söylene ayağa kalkmaya çalıştım. O sırada Arat'ın korumalara bağırmasıyla irkildim. ' Ne gülüyorsunuz lan gavatlar!' 'Sanem'i ara Miraç hemen eve gelsin!'



Arat'ın bu tedirgin halledi gülmeme sebep oldu. Hatta o kadar komik geldi ki kahkahalarımı tutamadım. Herkes bana aptal aptal bakarken ben gülmeye devam ediyordum. Bana kendisi bile isteye zarar veren adam şimdi benim için tedirgindi. Aşırı derecede komiğime gitmişti. Arat'ın beni kucağına almasıyla kahkahalarımın yerini ciddi bir ifade aldı.



'Kendini bilerek aşağıya atman benden kurtulacağın anlamına gelmiyor küçük aptal'

' Senden ve senin işkencelerinden kurtulmak için elime ne fırsat geçerse kullanacağım Arat Poyrazoğlu!'

' Şuan ki durumuna şükret ulan yoksa o sesini yükseltmenin bedelini ödeyeceksin!'

' Bana neden zarar verdiğini sende bilmiyorsun öyle değil mi?'

Bu sefer şaşırma sırası ondaydı. Bunu benden beklemiyordu. Ama bu adam kendinden o kadar emindi ki verdiği cevap ile nutkum tutulmuştu.

' Ailemi öldürdüğünüzü ne çabuk unuttunuz lan! Ben sana zarar vermedim daha Esen! Sadece yavaş yavaş zevk alarak yapıyorum işimi.'

Gülümsemesi kanımı dondurdu. Beni az önce atladığım odadaki yatağa bırakınca söyleyecek kelimeleri aklımda toparlyordum. Benim ailem birini öldürecek veya birine zarar verecek kişiler değildi. Yada ben mi öyle sanıyordum.



' Yani  aile bireylerimden birinin aileni öldürdüğünü mü iddia ediyorsun Poyrazoğlu?'

' İddia etmiyorum Esen ! Öldürdüler!'

Gözlerindeki acıyı bir an olsun yakalamıştım. Bu adam duygularını gizlemeyi bile çok iyi beceriyordu. Çünkü buraya geldiğimden beri sadece boş boş bakan gözlerine maruz kalmıştım. Benden nefret bile etmediğine emindim. Çünkü ne olursa olsun tanımadığım biri olsa bile gözlerine baktığım an ne hissettiğini anlıyabiliyordum.



' Benim ailem kimseye zarar vermeyecek insanlarlar . Eminim ki bir yerde bir yalnış yapıyorsunuzdur. Madem herşeyi bu kadar iyi biliyorsun neden seni ilk gördüğüm zaman bulunduğun evdeki insanları öldürmedin?' O evde yaşadığını söyledin. Ev benim dedin . O ev senin ise satın aldığın anlamına geliyor. Neden evi satın alırken aldığın insanları sorgulamıyorsun. Sen sadece işini kusursuz yaptığını sanan bir aptalsın! Sanan söyleyeceğim son şey ise çok büyük bir hata yapıyorsun ben senin ailene veya ailem senin ailene zarar vermedi,vermedik Poyrazoğlu!'



Bağırmam onu sinirlendirmiş olacak ki yanağıma yediğim tokat ile ağzımdan akan metal sıvıyı yutmam bir oldu. Boğazıma dolanan elleri ile delicesine sıkıyordu. Beni öldürecekti ve gerçekten mutluydum. Kurtulacaktım bu adamdan. Artık canım yanmayacaktı nede olsa. Nefes alamadığımı anladığımda kendimi karanlığa teslim ettim...



Merhabalar vote ve yorumlarınıza ihtiyacım var . Bu arada kitap şöyle olsa daha güzel olurdu diyebileceğiniz tavsiyelerinize ihtiyacım var. Şimdiden beni destekleyen herkese teşekkür ederim.

Sağlıcakla Kalın...

PAMARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin