#GazzedeKatliamVar #KatliamaSessizKalmaTürkiye #YaKahharİsrailoğullarınıKahret Herkes barış içinde yaşamaya çalışsa dünya daha güzel bir yer olabilir. Öldürülenlerin kanı yerde kalmayacak. Yapabileceğimiz tek şey dua etmek değil. İsrail'in çıkardığı markaları hepimiz az çok biliyoruz. Bu markaları alarak onlara cephanelik hazırlıyoruz. Üzerinde Made in Turkey yazan markaları almalıyız. Okumadan geçmediğiniz için teşekkürler.
Flashback yapmamız kafanızı karıştırmamıştır umarız. Okurlarımıza teşekkürler.
Medya: Burak
- - -
Sonra birden Sümeyye'nin omuzlarımdan sarsmasıyla kendime geldim.
"Hey, orda mısın?"
"E-evet, sanırım."
"Başka neler yapabiliyorsun? "
Omuz silktim. Sekiz metre ötedeki bir ağacı işaret etti.
"Şurdaki ağaca kadar yarışmaya ne dersin?"
"Hahahah. Olur."
"Üç dediğimde."
Üç dediğinde ağacın önündeydim. Koşarken etrafımdaki hareketli nesnelerin, canlıların; bir film izlerken alabileceğin en ağır çekime aldığında oluşan görüntüyü görüyordum. Ağacın yanına geldiğimde o kadar çok gülmüştüm ki gözlerimden yaşla geliyordu, karnım ağrıyordu, yeri yumrukluyordum. Sonra birden yerin yarıldığını gördüğümde ağızım açık kaldı, gözlerim yuvalarından çıktı.
"Ha?"
Sümeyye ağaca hala koşarak gelmeye çalışırken onu izleyip gülecek miydim, çevredeki insanların beni görüp görmediğini mi gözlemleyecektim, ışık hızında koşmam dışında idolüm Süpermen gücüne sahip olduğuma mı sevinecektim ? Hey 10 yaşındaydım ne bekliyorsunuz?
Bir kadının çığlık sesleriyle irkildim.
"Bırak çantamı, hırsız! İmdat! "
İşte bu tam da bana göre bir işti. Hızlı koşabiliyordum, yere yumruk attığımda yer yarılıyordu. Ama çevredekilere ne diyecektim? "Annem her gece bir bardak süt içmeden yatmamamı söylüyor ve ben de iyi çocuk oluyorum."
Sümeyye'nin Ağızından
Adam, kadının çantasını çekiştirirken ikisinin de endişeli olduğunu hissediyordum. Kadının duygularının içinde ayrıyeten korku da vardı. Çantasının, adamın elinden yukarı doğru süzüldüğünü ve kadına geldiğini gördüm. Bunlar olurken çevredekiler bağırışmaya başladılar.
"Hayalet ! "
Bu benim anlık bir hayalimdi. Gerçekleşmesi olası bir tesadüf değildi.
Abimle birbirimize anlamsız bakışlar fırlattık.
İnsanların bulundukları yerde kalmalarını hayal ettim. Nesnelerin insanların kaçışmalarına engel olmasını. Öyle de oldu. Bu bir tesadüf değildi. Bunu ben yapıyordum.
"Abi"
"Evet ?" dedi insanların ayaklarına bakarken.
"Bunu ben yaptım desem bana inanır mısın?"
Bakışlarını insanlardan bana çevirdi. Nesnelerin eski haline gelmesini hayal ettim, öyle de oldu. Nesneleri kontrol edebiliyor ve karşımdakinin ne hissettiğini anlayabiliyordum.
Uzaylıların yaptığı iğne yüzünden oluyordu bunlar. Başka açıklaması yoktu. İlaç DNA'mıza karışıp mutasyon etkisi bırakmıştı.
Abimle beni, annemle babamın yanına gidip "Anne, baba! Biz uzaylılarla dost olduk." dedikten sonra herşeyden habersiz "Hayal gücünüze hayranız çocuklar." diyişleri bekliyordu. Herkesin içinde hünerlerimizi gösterseydik bir kaç bilim adamı bizi keşfederdi. Neyse ki eve geldiğimizde annemi ve babamı bir koltuğa oturtup abimle karşılarına geçtik. Birbirimize bakıp gülümsedik.
Abim "Baba, bilek güreşine var mısın? " derken babam sırıtıyordu.
Yemek masasına geçtiler. Annem ve babam birbirlerine sırıtıyorlardı.
"Üçten geriye sayıyorum. Bir diyince başlayacaksınız." dedim ve üçten geriye saymaya başladım.
"Üç..."
"İki..."
Bir demeden önce iki saniye babamla iki saniye abimle bakıştık. Daha heycanlı olması için iki saniye daha bekledim.
"Bir! "
Abim saniyesinde babamın kolunu masaya serdiğinde babam gülüyordu.
"İyi oyundu dostum."
Her zaman yaptığı gibi yine abimin yenmesi için tüm gücünü kullanmıyordu.
"Baba! "
"Burak"
"Baba !!!"
Burak"
"Baba!!!!!!!!!!!!"
"Burak"
"Hile yapıyorsun! Burda sana hünerlerimi göstermeye çalışıyorum."
"Tamam, bir maça daha var mısın? Gösterirsin hünerlerini. "
"Hayır. Işık hızında koşabildiğimi görürsen bana inanacağından eminim."
Burak'ın Ağızından
Sümeyye'ye göz kırptım ve mutfağa gidip elime bir su bardağı aldım, içine su koyup bulunduğum yere geri döndüm. Tabii ki güçlerimi kullanarak yaptım. Babamın bakışları elimdeki suyla gözlerim arasında gidip geliyordu.
"Sihirbaz mı oldun, nasıl yapıyorsun? Sihirbazlığa hep ilgi duymuşumdur."
Havaya bakarak la havle çekerken Sümeyye'nin yapabildikleri geldi aklıma.
"Tamam, inanması güç ama belki bana inanmıyorsun. Sümeyye elimdeki bardağı yukarı kaldırır mısın? Elini kullanmadan."
Kafasıyla onay verdikten sonra gözlerini kapattı ve bardak havaya kalktı. Babam kaşları yukarı kalkmış bir biçimde bir bardağa, bir tavana bakıyordu.
"İyi iş çocuklar, bunu tavana bağlarken çok uğraşmışsınızdır."
Bardak yere indi.
Ne yapsak inanmıyorlardı işte. Kendi öz babamız ve annemiz bize inanmıyorsa kimse inanmamalıydı. Güçlerimizi saklı tutacaktık. İnsanlara onlar bizim yaptığımızı bilmeden yardım edecektik. Kendi süper kahramanlarımız olacaktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kendi Kahramanlarımız
Science FictionKüçüklüğünüzden beri size "Uzaylı diye birşey yoktur, onlar hikaye." dendi. Gerçek olmadıklarına inandılar, bize kurgu dediler. Ama ya öyle değilse? Ya birgün gerçekten onlarla tanışma şansınız olursa? Korkup kaçabileceğiniz zamanlar olacak. Ama eğe...