Teşekkürüm yaratıcıyaydı. Çünkü böyle temiz yüreği olan bir insanı karşıma çıkartmıştı. Kim bilir belki hastalığımı öğrendiğinde bana bir ucubeymişim gibi bakmaz. Kim bilir belki geçmişte açılan fakat hala ruhumda kanayan yaralarımdan öper. Ve merhemi olmayan yaralarımı iyileştirir. Unutulmayanları unutturur, eksik kalan düşlerimi tamamlar. Kabuslarımı iyileştirir. Kim bilir hayatıma yoldaş, yoluma arkadaş olur.
Bana göre tüm umutların tükendiği anda Hızır gelir kapına ve tüm umutların bitmediğini gösterir sana. İşte Çağrı da benim hızırım aslında. Tam herşeyin bittiği yerde buldu beni. Yanlızlıktan, yılmışlıktan yorulmuş olduğum bir anda çaldı kapımı. Şimdi ben onu nasıl olurda buyur etmem içeri? Elbette önce onun beni herşeyimle kabul etmesi gerekir. Çok az kaldı. Öğrenmek istediği ne varsa öğrenecek. Ancak belki biraz daha birbirimizi tanıyıp vakit geçirmeliyiz.
Bu düşünce ile beni eve bırakmışken onu yukarıya davet ettim. O da benim evimi görmeli diye düşündüm. Yaşantıma şahit olmalı mütevazi evimde anılar biriktirmeli, belki birgün giderse hatırlamak isteyeciğim hatıralar kalmalı geriye.
Küçük mütevazi evimin kapısını açtım.
Beyaz ve grinin verdiği huzur tartışılmazdı. Çağrı da beğenisini övgü dolu sözlerle sundu.
"Rahatına bak ben bir üstümü değiştireyim" diyerek yanından ayrıldım. Geri geldiğimde oturduğu yerde uyuya kaldığını gördüm. Yanına yaklaştım, uyuyunca düzenli soluk alış verişi olur ya insanın işte onun nefesinin ciğerlerime dolmasına izin verdim. Öyle güzel uyuyordu ki öyle masum dünyada kötülük yok derdi insan bu adamı görünce.Huzuruna ortak olmak için sessizce yanına oturdum, başımı boynu ile omuzu arasındaki boşluğa yaslayıp derin ve uzun bir nefes çektim içime ve gözlerimi kapadım huzurla, uykunun kucağına bıraktım bedenimi.
Gece Çağrı'nın beni yatak odama taşımaya çalışmasını farkederek uyandım. Ne yalan söyleyeyim biraz tırsmadım değil. Ama içinde kötülük olmadığını çok iyi biliyordum. Ona uyandığımı farkettirmedim. Beni yatağa yatırıp üzerimi örttü, kapıyı açıp gidecekken sesimle irkilerek arkasını döndü.
"Çağrı, lütfen gitme. Bu gece benimle uyur musun?" Dedim. Bazen bu cesareti nerden buluyorum diye kendime soruyorum. Teklifimi geri çevirmedi. Kıyafetlerini çıkartmadan yatağıma süzüldü, beni güçlü kollarının arasına aldı. Kokumu içine çekti. Hiç konuşmadı ve tekrar soluk alıp verişinden uyku yolculuğuna çıktığını anladım.
Ensemde hissettiğim sıcaklıkla uykuya dalmaya çalışsamda olmuyordu. Nefesi bütün vücudumu tahrik etmişti ve daha önce yaşamadığım duyguları açığa çıkartıyordu. Onu uyandırmamaya çalışarak kollarından ayrıldım. Adımlarımı tarçınlı ballı süt yapmak için mutfağa yönlendirdim. Tarçınlı ballı süt uyuyamadığımda yaptığım en keyif verici şeydir.
Mutluluğu maddiyatta bulanlardan değilimdir. Küçük şeylerle mutlu olan bir yapıya sahibim. Bu konuda çok şanslı olduğumu hissediyorum. Çünkü ailem öğretti bunu bana. Birlikte 13 yıllık bir hayat sürdük fakat kısa olmasına rağmen dolu dolu yaşadık her anımızı. Evet mesela tatile gidemiyorduk, ama kapalı havuza gidiyorduk, gündüz sıcağında parka çıkamıyorduk ama annem yazın her akşam parka götürürdü kardeşimle beni. Her şey benim hastalığıma göre planlanırdı. Maddi olarak çok sıkıntı çekmedik yahut babam bize zorluk çektiğini belli etmedi bilmiyorum. Hiç bir eksiğimiz yoktu. Tedavim için özel hastanelere gidip, yurt dışından ilaç getirttiği zamanlar bile oldu. Babam kan kusup kızılcık şerbeti içtim diyenlerdendi. Taşı sıksa suyunu çıkartırdı. Babam hayatımda görüp görebileceğim en güzel aile babası örneğiydi benim için. Bir gün bir evladım olursa aynı böyle bir babası olsun isterim. Elinde tuttuğu para ile gerekirse alnının terini silebilsin. Gocunmasın, büyüklenmesin, ailesini kimseye muhtaç etmesin.
Süt bardağımı elimde sıkıca tutarken tarif ettiğim baba modelini Çağrı'ya yakıştırdığımı biraz sonra onu çocuklarımın babası olarak hayal ederken anladım. Issız sokağa bakıp gülümsedim. Belki hiç olmayacak bir şeyin hayalini kuruyordum ancak hayali bile yüzümü gülümsetmeye yetiyordu. Bakalım Çağrı beni bu kadar güzel bulurken, vücudumdaki yaraları görünce ne diyecek? Beynimi kemiren bu düşünceyle her seferinde irkiliyordum.
Şu an itiraf etmekte zorlansamda ilk kez bir adama dokunmanın, hissetmenin, dudaklarında kaybolmanın ne demek olduğunu anlamıştım. Her an yakınında olmayı, verdiği güvenle korku nedir bilmemeyi öğrenmiştim. Çağrı babamdan sonra bana iyi gelen ilk karşı cinsim olmuştu. Çağrıyı tanıyana kadar erkeklerden hep korkmuş, onlara karşı ön yargı ile yaklaşmıştım. Meğer eksiklik kabimin doğru kişi için atmayı yeni keşfetmesiymiş. Aşk yolunu elbet bulurmuş ve benimki en kötü anımda beni tekrar hayata bağlayan bu ela gözlü çocukla son bulmuştu.
Peki benim bütün yollarım ona çıkarken, onun bütün yolları bende bitecek mi? Ben ona böylesine sevgi beslerken o da beni herşeye rağmen sevebilecek mi?
Bu hikaye mutlu sonla mı bitecek yoksa ayrılıkla mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER ÇIKMAZI
Roman pour AdolescentsKIRIK BİR KALP, ÇAĞRI; HAYATI HEP ÇABALAMAKLA GEÇMİŞ GENÇ BİR PARAMEDİK... YALNIZ BİR KALP, BADE; ANNE VE BABASINI TRAFİK KAZASINDA KAYBETMİŞ, DOKUZ YAŞINDAN BERİ PORFİRİA HASTALIĞI İLE BAŞ ETMEYE ÇALIŞAN GENÇ VE GÜZEL İÇ MİMAR... PEKİ TALİHSİZ BİR...