şebek abi tipe bakın
•
Sehun'la beraber kantin masasının etrafına oturmuş, Lay'in gelmesini bekliyorduk. Kendisi iki dakikaya geleceğini söyleyerek bizi yanından kovmuştu ancak on dakikadır yoktu ve öğle arası yalnızca elli dakikaydı.
"Selamlar," diyerek kendine boş bir sandalye çeken ve Sehun'un yanına oturan Baekhyun, suratına bir gülüş yerleştirdi. "Nasılsınız?"
Baekhyun'un hemen ardından Chanyeol'de benim yanıma oturduğunda kaşlarımı kaldırdım. "İyiyiz, Baekhyun," diyerek gülümsedim. "Sen nasılsın?"
"Eh, iyiyim ben de," diyerek sandalyesine yaslandı. "Diyorum ki, Jennie, sen Kai'yle barış, Sehun da bizden özür dilesin ve olay kapansın."
"Bir dakika bir dakika," diyerek kaşkarını çattı, Sehun. "Biz özür falan dilemeyeceğiz."
"Şu kız için bizi satmadın mı?" diyerek eliyle beni gösterdi, Baekhyun. "Özür dilemesi gereken tam olarak sensin."
"Şu kız dediğin kız, tıpkı sizin gibi benim çocukluğumdan beri arkadaşım, Baek. Üstelik, hadi ama..." Gür bir kahkaha attı, Sehun. "Ne bekliyorsun cidden? Jennie Kai'ye gitse Kai kollarını Jennie'ye hemen açar. Sen ve Chanyeol'da Kai'nin köpekleri olarak şu an Kai'nin aşık olduğu kıza-"
"Sehun," diyerek araya girdim. "Tamam. Sus." Ardından Baekhyun ve Chanyeol'a döndüm. "Arkadaşlığınız bozulduğu için özür falan dilemeyeceğim, bunu siz, kendiniz yaptınız."
Sehun'un sözünü kesme sebebim, öyle bir şey olduğuna artık inanmıyor olmamdı. Önceden olsa gülerdim çünkü Jongin'in beni sevdiğini, beni gerçekten sevdiğini düşünüyordum. Fakat dediğim gibi, önceden. Şu an benden nefret ediyor bile olabilirdi çünkü arkadaş grubu parçalanmıştı, kısmen de olsa benim yüzümden. Üstelik, en yakın arkadaşını da kaybetmişti, en yakın arkadaşı benim yanımdaydı; Oh Sehun.
Oh Sehun benim en yakın arkadaşımdı. Evlerimiz birbirine çok yakındı, beraber büyümüştük. İlk okulu beraber okumuş olsakta orta okulda okullarımız ayrılmıştı. Ailem beni Sehun'dan farklı bir okula yazdırmıştı. Ne kadar dil döksem de, yabancı dilim için bu okulun daha iyi olacağını savunmuşlardı.
Kim Jongin ise Sehun'un gittiği orta okulda, Sehun'un en yakın arkadaşı olmuştu. Liseye geçtiğimiz sene, Sehun beni Jongin'le, orta okuldan olan arkadaş grubuyla, tanıştırmak istediğini söylemişti.
Ve Kim Jongin'le böyle tanışmıştım.
Daha sonrası ise tahmin edildiği gibiydi işte, tanışmış, ilk başta birbirimizin suratına bile bakmamıştık. Daha sonra ise aşık olmuştuk.
Ve sonra ayrıldık.
Şimdi ise buradaydık. İkimiz de birbirimizden bir şeyler çalmıştık. Ben onun yüzünden başka bir insana güvenemeyecektim, o ise arkadaşlarını kaybetmişti.
"Kai Jennie'nin peşinde koşan bir köpek değil," diyen Chanyeol, sert bir nefes verdi. Ardından gözlerini benim üzerimden çekerek Baekhyun'a döndü. "Ama Jennie de şu kız diyebileceğimiz birisi değil, Baekhyun."
Kaşlarımı kaldırdığımda Chanyeol ayağa kalktı. Ondan sonra ise Baekhyun ayaklanmış, Chanyeol'un peşinden gitmeye başlamıştı.
"Resmen geldi, bize 'Özür dileyin bitsin' dedi. Hayır, farkında değil galiba ama Kai'nin yanında durmayı seçen kişiler onlar ve buradaki suçlu da Kai-"
"Sehun," diyerek sert bir nefes verdim. "Tamam. Boşver."
"Sana 'şu kız' diye seslendi, farkında mısın?"
"Baekhyun'un öyle birisi olmadığını ikimiz de biliyoruz," diyerek meyve suyumdan bir yudum aldım. "Arkadaş grubu dağıldığı için bana çok sinirli sadece."
"Bazen seni anlamıyorum," diyerek gözlerini kıstı. "Onlara kızgın mısın, değil misin, anlamıyorum. Ne düşündüğünü anlamıyorum. Ne yaptığını da anlamıyorum. Kai'yi hâlâ seviyor musun, onu da anlamıyorum."
Ben de çoğu zaman kendimi anlamıyordum.
Omuz silktim.
•