bir oktur kalbime, yara geceler

239 31 80
                                    

-Farid Farjad dinleyerek yazdığım için, belki, sizde Farid Farjad dinleyerek okuyabilirsiniz. Ayrıca medyadaki şarkıdan da alıntılar içeriyor. Yani koyu puntolu kısımlar, şarkı sözleri. Dinlemenizi tavsiye ederim!
Tabii, sadece bir kaç öneri.
🌻Bu senin için Jayhaup.🌻
Umarım beğenirsin(iz). İyi okumalar.⛅


  Yağmur tüm şiddetiyle yağıyor, var olan tüm ekinleri beter ediyordu. Kasabada hakimiyet kurmuş genel sessizlik, yerini yağmur sesine, öfkeyle çırpınan bir rüzgarın uğultusuna bırakmıştı.

  O ân, o ân pişmanlığın ona nefes aldırmayacak kadar çok sıktığını fark etti boğazını, Jungkook. Çift katlı evlerinin çatısına vuran iri yağmur damlaları hal değiştiriyor;Jimin'in titrek, ince ve güçsüz ağlayışlarına dönüşüyordu. Elindeki kağıdı biraz daha sıktı. Kırık ve parçaları etrafa dağılmış aynaya dikkat kesildi.

  Kendinden utandı. Yanağındaki tokat izinden, abisinden, ve Jimin'e yaptıklarından. Jimin'in annesi vurmuştu ona. Haklıydı, daha çok vursun ve yüzünü parçalasın isterdi. Elindeki kağıt parçasını suratına fırlatmasını isterdi. Attığı tokattan sonra, yanağını okşayıp eline sıkıştırsın değil. Pişmanlık çok fazlaydı, ağırdı, kaldırılamazdı.

  Küçük hıçkırıkları, büyük bağırışlara döndüğünde kendini yere attı. İçi yanıyordu. Kalbi kavruluyor, göğüs kafesi sıkışıyordu. Eğer dışarıdaki fırtınaysa... Bu, içindeki kasvet ve savruluş neydi? İçinden geleni, dışa vurdu. 'İnsanlar ne der?' diye düşünmedi. İlk kez 'komşular ya duyarsa?' diye düşünmedi.

  Tik, tak. Zaman doldu Jungkook. Bunlar için, sence de çok geç değil mi?

  Avazı çıktığı kadar bağırdı ve ağladı. Jimin'in adını sayıklıyordu.

  Park Jimin, her gün sana yalvardı. Spor salonunda seni öpmek istediği günü hatırlıyor musun? Hatırlıyorsun Jungkook. Çok iyi hatırlıyorsun.

  Dizlerini kendine çekip saçlarını çekiştirdi. Aklına doluşan anıları kafasından atmak ister gibi, başını sağa sola salladı.

  Jimin ağlıyordu. Tiz ve titrek ağlayışları spor salonunda yankı yapıyor, Jungkook'un kulaklarını dolduruyordu. Karşısında diz çökmüştü. "Lütfen," Sesi titremişti. "Lütfen seni bir kez öpeyim. Bir kez. Yalvarırım, peşini bırakacağım. Abine, seni sıkıştıranın da ben olduğumu söylerim. Elini ben tuttum, derim."

  Jungkook derin nefesler alıp veriyor ama asla Jimin'in yüzüne bakmıyordu. "Lütfen, lütfen Jungkook. Lütfen..." Jimin ise Jungkook'un bacaklarına sarılmış içlice ağlıyordu.

  "Olur." Dedi Jungkook. Kısa bir 'olur'. Duygusuz ve umursamaz bir olur. Aslında öyle değildi. Elleri titriyordu onun da. Ama, ama ya abisi duysaydı? Jimin teşekkürler yağdırdı ve hızla ayağa kalktı. Yüzünü, Jungkook'un yüzüne yaklaştırırken çok kez yutkundu. Yıllar sonra nefes alacaktı. Park Jimin'in nefesi, Jeon Jungkook'tu.

  Tam o sırada spor salonun kapısı açıldı ve içeriye Junghyun ve bir grup çocuk daldı.

  "Demek kardeşimi zorla öpersin ha! Seni küçük fahişe!"

  Jungkook itiraz etmedi. Koşar adım spor salonundan çıktı. Sonraki bir hafta okula gelememişti Jimin. Yaraları vardı, çok ağırdı.

  Kalbindeki kadar değil... Hiçbir yara göğsündeki kadar derin olamazdı.

  Alnında kocaman bir 'ibne' yazısı vardı. Park Jimin, Jungkook'un abisi tarafından acımazsızca dövüldüğü gece, aynanın karşısında ağlayarak o yazıyı silmeye çalışmıştı. Jungkook bilmiyordu, o kadar çok şeyi bilmiyordu ki. Aynayı yumrukladığını, dağılan parçalardan biriyle alnındaki yazının üzerini çiziklerle doldurduğunu... Bu acı bile katlanılamazken, ya bilseydi tüm bunları? Bilseydi, dayanabilir miydi?

 Day Of The Dead [oneshot] 'jikook'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin