Sabah uyandığımda her yerim ağrıyordu, lanet olsun!
Kalkıp biraz sportif hareketler yaptıktan sonra biraz kendime geldim.
Odamdan çıkıp lavaboya gidicektim ki, benimle aynı anda odasından çıkan denizi gördüm.
Göz göze geldik
Suan kendimi kovboy filmlerindeki gibi hissediyordum.
Iki acımasız kovboy karşı karşıya gelir, silahlar cekilmeden önce herkes kapısını bacasını kapatır ve hala anlayamadığım o saçma sapan yanlarından süzülerek uçan birbirine girmiş saman parçaları..Deniz çakal gülüşü yaparak, aaa burak gelmiş diye pencereden dışarıyı işaret edince..
Bende tabiki buna Mal gibi kandım..
Aşk işte ne yaparsın.. saf oluyorsun.
Pencereyi açık zannederek kafamı cama toslamamla denizin lavaboya girerken saf aşık demesi eşliğinde camı açıp kendimi atmak ister gibi yaptım.
İki saat denizi bekliceğime en iyisi odama gidip halının ortasına işiyim diye düşündüm.
Ay pardon bu değil.
İki saat denizi bekliceğime en iyisi odama gidip üzerimi giyiniyim diye düşündüm.
Heh şimdi oldu.Giyindim, makyajimi yaptım o sırada deniz bey çıkınca girip işimi hallettim.
Bundan sonra ekstra alarm kurucam. Şakaydı.Kahvaltimizi da ettikten sonra okula yola koyulduk.
Yolda burak konusunu açtım ve plan yaptık.
Okula geldiğimizde deniz kolunu omzuma atmıştı.
Ama burak okulun bahçesinde yoktu.
Okula girip sınıflara ayrıldık.
Daha zilin çalmasina vardı ve bende kantine inip birseyler içmek istedim.
Çağlayı da çağırdım ama mal gelmedi. Neymiş sevgilisi izin vermiyomuş onsuz sınıftan çıkıp bir yere gitmesine.
Yok artık o kadarda kıskançlık biraz abartı yani ne biliyim.
Hayatımızı kısıtlamak için değil mutlu etmek için sevgili oluyoruz kısıtlayacaksak niye olalım bile bile eziyet...
Neyse Çağla hanımı kendi kodesinde bırakıp kantine indim
Ki inmez olaydım.
Burak Yörük bey tam karşımda oturmuş "kız kankalarıyla" baya samimi bi şekilde konuşuyor.
Beni görünce tabi kıza daha çok sokuldu. Ayıp ama yahu
Hemen denize mesaj attım.
"Burak kantinde hemen buraya gel"
"Okey baby"
"Ingilizcene tüküriyim"
"Amin"
Bir kaç dakika sonra geldi ve arkamdan sarıldı.
Biraz irkilsem de kocaman gulumsedim ve arkamı dönüp yanağını öptüm.
"Sevgilim hocalar var bu ne cesaret öpüyorsun." Dedi deniz.
"Ama ne yapayım kokun beni benden aldı dayanamadım" dedim.
Iyyy kuzenimle bu konuşmalar midemi bulandırıyordu ama içimden içimden de gülüyordum. Gayet iyi bi oyuncu pic kurusu.
Kantin kapısına döndüğümde burak ellerini yumruk yapmış bi şekilde mosmor olana kadar sıkıyordu.
Kalkıp kantine yöneldiğinde yanımızdan geçerken yani benim tarafımdan,
Kulağıma doğru "gidin başka yerde oynaşın" dedi.
İncinmiştim, sanırım yeterince kıskanmadı.
Üzüldüğümü gören deniz "hadi sınıfa goturiyim seni" dedi.
Kantinden çıkarken kızlarla gülüserek konuşan buraga baktım ve gözlerim doldu.
Sınıfa gelene kadar göz yaşı akıttım. Deniz destek verircesine pes etmicez demişti.
Bende o sınıfına dönmeden önce, burakla kavga etmemesi söylemiştim.
Beni okeyleyip sınıfına gitti.
Sınıfın sıkıcılığı ve burağın beni takmaması içimi bayıyodu.×××
Tam bir hafta boyunca burağı kıskandırmaya çalıştık.
Ama yok, tam diyorum aha kıskandı itiraf edicek oldu bu sefer.
Ama olmuyo demek ki beni sevmiyor.
Çünkü sevseydi sevdiği kadını başkasıyla görmeye dayanamazdı.
O ellerini yumruk yapıp yapıp diline kelepçe vurmazdı.
Artık deniz de bende pes ediyorduk.
Ve deniz buraktan nefret etmişti, beni bu kadar üzdüğü için.
Bana bi arkadaşından söz edip duruyordu.
Tam bana göreymiş, beni asla üzmezmiş ve en önemlisi de burağı unuttururmuş. Iste buna güldüm.
Kabul etmedim.
Tam bir haftada benimle bunun savaşını verdi.
" bak kuzen yarın okulun son günü bana belki şu okuldan bir manita ayarlayamadin bana ama olsun bunu kafana takma. Benim bu son senemdi ve yaz tatiline giricez. Ne burak ne de ben zaten seneye okulda olmicaz. Üniversite yolları taştan. Her neyse benim arkadaşım sana çok iyi gelicek ona bi şans vermen gerek kesinlikle. Ve eğer onunla bir kere denemezsen sütümü, aman ne sütü, hakkımı helal etmem. O kadar burağı kıskandırman için yardım ettim sana. Senin yöntemini denedik olmadı. Şimdi sıra benim yöntemimde.
Dediği şeylere gülsem mi ağlasam mı derken gözümden acı bir gözyaşı süzüldü.
Baş parmağıyla gözyaşımı sildi ve şefkatle gülümsedi.
Peki bu gözyaşı bu salağın üniversiteye gidicek olmasına mı?
Burakla anılarımın aklıma gelmesine mi?
Burağı ya onunla unuturum diye mi?
Yada burak üniversitede gönlünü gerçekten bi kıza kaptırır diye mi?
Yoksa hepsini birden içeren kapsamlı ve bir o kadar da anlamlı bir gözyaşı mıydı?
Beynimin odaları bu sorularla fink atarken, deniz samimi bi şekilde anlaştık değil mi? dedi.
Anlamadım? Dedim.
yarın karne aldıktan sonra hazırlanıp diğer gün de antalyaya gider orda tatil yaparken sizi tanıştırırım. Dedi gözlerimin içine bakarken.
Biraz dinlenmeye ihtiyacım var diyip yanindan gecip odama girdim ve kapımı kilitledim.
Yere oturdum müzik açtım ve hıckıra hıckıra ağladım. İçim çıkana kadar.
Sonra baktım saat geç olmuş yarın karne günü ve onu görüceğım son gün.
Gelişi güzel yatağa yattım ve gözlerimin ağrısıyla birlikte uyuya kaldım.