40-Cehennem Avcıları

236 10 0
                                    

         — KIRKINCI BÖLÜM —


Cehennemin kapıları açıldı biz yanmaya başladık. Yandıkça daha çok tutulduk..

Bedenlerimizin bize ait kıldığı izleri şimdi birbirimize aktarmıştık. Onun teninde keşfe çıkmanın inanılmaz hissi içimde var olan tüm arzuları ayağa kaldırmış onun olmam için adeta yalvarmışlardı. Cehenneme hiç olmadığımız kadar yakındık. Bu günahlar bizi kor ateşlerde de yaksa asla pişman olmıyacağım tek şey oydu..

Onun gölgesinde soluklanmanın verdiği haz belkide onun nefesine tutunmanın verdiği huzurdu beni tüm bu arzularda sürükleyen lakin hiç şikayetçi değildim. Aksine onunla olmanın pahabiçilmez farkındalığıyla yanmıştım. İçime diktiği her bir kiraz çiçeği filizlenip toprağıma kök salmıştı. Bu saatten sonra ondan vazgeçmek imkansızdı.

"Benim kiraz çiçeğim"

Aldığım en özel hediye oydu ama bana bahşettiği bu hisler onu daha da yüceltiyordu gözümde. Onun kiraz çiçeği olmak. Belkide takıldığım ayrıntı kiraz çiçeği olmak değil.

Onun olmaktı.

Varlığının hazametinden aldığım güçle doğruldum. Ayaklarımı karnıma doğru çekip göğsüne minik bir öpücük kondurdum. Sabaha kadar birbirimizin teninde kaybolduktan sonra arafın beni yıkaması ve benimde onu yıkamamla kendimizi yatağa zor atmıştık bir kaç saatlik uykudan bir kabusla sıçrayarak uyanıp onun güzelliğini izlemiştim. Onun varlığının büyüsüne kapılıp saatelerce onu seyretmiştim.
Üzerimde gezinen tatlı yorgunluk ve kasıklarıma saplı kalan acının kırıntıları baş gösterdiğinde onun göğsüne sokulup kendimi yeniden uykuya teslim ettim.

Uyandığım da araf yanımda değildi. Hızlıca yatktan kalkıp üzerime arafın yerde bıraktığı göleğini geçirdim. Odadan çıkıp aşağı kata indiğimde araf salon kanepesine yayılmış sigarasını içiyordu.
Ayak seslerimi ısıtıp bana döndü.
"Günaydın" çatallı sesim zor çıkıyordu. Hafifçe boğazımı temizleyip arafın yanına doğru yürümeye devam ettim.
"Günaydın güzelim"

Hiç bu kadar aydın olmamıştı gün.
Arafın karşısındaki tekli koltuğa bedenimi devirdiğimde sehpada duran kahve kupasına uzandım. Kahvemi ağır yudumlarla içerken araf ayaklanıp mutfağa gitti bir kaç dakika sonra elinde bir tabakla geri döndü ve tabağı benim önüme bıraktı.
"Ye" her zaman ki kaba araf aramıza katıldığına göre gün başlamıştır. Bana uzattağı tabaktaki tostu alıp ufak ısırıklarla öğüttüm. Arada arafa da uzattım ve beni şaşırtarak reddetmedi. İkimizin paylaşğı tost bittiğinde kupalarla birlikte mutfağa götürüp yıkadım.

Salona geri döndüğüm de araf yeni bir sigara yakmıştı. Ayaklarını önündeki sehpaya uzatmış kolunu koltuğa yaslamış. Altında sadece siyah bir pantolanla duruyordu. Kaslı vücudunu bana sergilemekten çekinmiyordu. Hiç bir zaman bunu düşünmediğini biliyorum.

KİRAZ ÇİÇEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin