İstediğim adam

23 2 5
                                    

O gece kimse daha fazla konuşmadı sanki hiçbir şey olmamış gibi birer sıcak çikolata içip uyumaya gittik. Sabah uyanıp krep yedik ve sonra terasta akşam olana kadar gökyüzünü izledik. Akşamları sıcak çikolata yapma işini devraldım o akşam ve hala geri vermedim ki sebebi asla çikolata miktarını arttırmak değildi, yalan. Siz kupaları elimde tutarken Do Kyungsoo' nun bana bakışını görmemişsiniz ki nerden anlayacaksınız? O bakışını yakaladıktan sonra içimde doğan ve durduramadığım merak onun yaptıklarıma verdiği tepkileri takip eder oldu. Bazen yerini değiştirdiğim yastıklara bakakalıyordu, bazen bıraktığım bulaşıklara. Yeterince ipucu topladığım bir iki gün daha geçirdik bu sessizlikte ardından ne yapacağıma karar verdim az çok. Sabah erkenden uyanıp krep çeken canıma inat güzel bir tost yaptım. Tamam büyük değişimler ve yenilikler yapacağız dedim de ne bekliyordunuz ki benden, bu çıkardı çıksa çıksa. Siz bir de Kyungsoo' nun uykulu gözünü ovuşturan haliyle ayaklarını sürükleyerek mutfağa girdiğinde verdiği tepkiyi görseydiniz, tost nasıl kutsal gelirdi!

"Jongin sen neden erken uyandın?"

Ah belki de devamında neler diyecekti minicik adam da harika kahvaltımı görünce sustu. Ne demiştim size kusursuz yaptım işte.

"O yanık şeyler ne? Otur sen ben kahvaltıyı hazırlarım hemen şimdi."

Bakın hayran kaldı işte, bekle ne?

"O yanık şeyler tost ve bizim kahvaltımız oluyorlar ya işte Kyungsoo."

Bir süre masa ile benim aramda gidip gelen bakışları çok fazla soru doluydu ve bir ara da odasına bakış atmıştı hadi ama kabus sayılacak kadar da kötü değillerdi!

"Neden yaptın ki? Ben, hep ben hazırlıyordum zaten."

Evet sen hep hazırlıyordun minik adam. Her zaman aynı kahvaltıyı, aynı saatte uyanıp, aynı miktarlarda ekleyip, aynı seviyede pişirerek. Tam olarak anlattığın aynı kanepe, sehpa, perde gibi aynı şekilde. Do Kyungsoo sen bir dön bana bak bakayım, sence bende seni bu hapishanede bırakacak göz var mı? Üç yıldır yüzünü esirgediğin adama bir anda tüm nedenlerini söylemeyeceğini bilsem de o gece haykırdıkların senin de artık özgür kalmak istediğini gösteriyordu işte. Bunun sağlayıcısı da tost!

"Babam her zaman anneme ne kadar kavga ederlerse etsinler arkasını dönüp gitmemesini söyler. Gidersen çözmek istemezsin çünkü, arkandakinden vazgeçmeye bile ikna edersin kendini. Kalıp bağırıp kavga etmeye devam edersen kendini anlatmak istiyorsun, karşıdakinin anlamasını istiyorsun ve sarılmak istiyorsun demek derdi."

Kyungsoo biraz önceki şaşkın halini bırakmış o geceki hüzünlü gözlerine dönmek üzereydi. Atılıp elinden tuttum ve çekip sandalyeye yönlendirdim. Direnmeyip takip etti beni. Tamamdır dağıldı tekrar hüzünler hatta yanaklarına allıklar yayıldı, ellerimin arasındaki elleri titrerken.

"Bu adam bana bunu neden anlattı diye çok düşünme ve dürüst ol bende tatlı severim ama her gün krep yenilir mi? Hadi tartışalım bu konuyu sen neler seversin, ben neler severim ona göre artık değişik şeyler de yapalım!"

Yanık tosttan, evet yanık olduğunu kabul ediyorum tamam alkışlamanız gerekmiyor, birkaç lokma aldı yavaşça ve beni dinledi. Ben anlattım o dinledi ilk başları sonra o da katıldı konuşmaya. Meğer evinde geniş bir yemek kitap arşivi varmış ama alıştığı şeyleri daha hızlı yaptığı için hemen yapıp işinin başına dönmekten değiştirmez olmuş bu rutini artık. Konu ne zaman kelimelere, kitaplarına ve özellikle sahildeki adama gelse ustalıkla çevirdim lafı. Zordu tabi özellikle birimiz yazar diğeri editörken üç lafın beşi oraya kayıyordu ama başardım işte. Eğer Kyungsoo' nun gözlerindeki değişimleri siz de görseydiniz siz de yapardınız. Bulutlar toplanıveriyordu daima ışıklar içinde parlasın istediğim gözleri. Sana yemin olsun minik adam güneşten daha parlak yapacağım onları, bekle de gör. Ben ani kararlar adamı Kim Jongin, istemem yeter.

Bu KadarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin