BÖLÜM 30: İLK YAZDAN ŞEN SABAH

21 1 3
                                    

Gün doğumu... Ne güzeldir gün doğumları. Masumdur maviler ve arasında gül beyazı bulutların, güneş gelir yüzüne. Ve iki çift göz birbirine açılır.

Hangisi daha güzel acaba? Güneşin yüzüme vurup yeni bir sayfaya uyanmış olmak mı yoksa, senin hiç değişmeyen gülümsemen mi?

Bu tip iltifatları kaç kadına ettiniz kralım?

İltifat ettiğimi nerden biliyorsun? Belki giden zaman, sadece saçlarımdaki siyahlardan birkaçını götürmüştür bedel olarak ama duygularıma dokunmamıştır. Olamaz mı?

Benden ne istersin?

Sonsuz sevgi.

Kalbim zaten senin.

Bunu zaten biliyorum.

Ama?

Bilmenin yetmediği durumlar var Gülhatun!

Mesela?

Mesela gün batımını izlerken saçlarının nasıl kızıla döndüğünü gördüm ben. Ateşi saçlarından bildim. Ne zaman bir ateş görsem saçların geliyor gözlerimin önüne. Elmayı mesela. Elmayı ellerinden bildim. Dalından koparıp o kocaman olan gözlerinle benimle paylaşırken. Ne zaman elma yesem ellerin gelir aklıma.

Beni şımartıyorsun.

Şımar. Ruhlarımız koptuğundan beri yaşayamadığımız çocukluğumuzu geri getirmese de, Ben ruhlarımızın buluştuğunda hep 15imizde olacağını bildim. Sen ki hala ürkek 15 yaşındaki kız çocuğusun. Lâkin bu defa arkandan izlemek gibi bir niyetim yok. Kal!

Gitmek için gelmedim kralım.

Göndermek için içeri almadım kraliçem.

Henüz evli değiliz.

Yanılıyorsun. Bizim ruhlarımız birbirinden hiç ayrılmadı.

Seni seviyorum.

Ben de seni seviyorum.

Mühürler... Zaman mühürleri hiçbir şekilde kıramaz. Sevmek en büyük mühürdü ve zaman kum tanesi olarak aksa da fırtına olup hortumlara dönse de mühür kırılmazdı. Ve kırılmayan her mühür açılmak için doğru zamanı bekler. Gülhatun'un evini izlerken bir kere daha etmişti aynı yemini. Bir kere daha mühürlemişti gözlerini. Tıpkı Gülhatun'un da oradan evine giderken denk gelip peşlerinden gittiğini fark etmediği gibi. Aynı evi izleyen bir kişinin daha varlığını fark edemeyecek kadar kördü kalbinin gözleri. Ama Gülhatun'un gözleri hiç olmadığı kadar açıktı. Ve o, evi izlerken yıllarca kaçtığı, başkasının olmasına katlanamayacağı aşkının hala kendinin olduğu duygusunun mutluluğu, apaçık bir davetiyeydi...

Gülhatun için dönme vakti gelmişti. Bu defa bırakmamacısına ve doya doya yaşayarak. Yaşayacaklardı. Doya doya.

Denildiği gibi güzel olan her şeyin bir sonu olması gerekmiyor.

SONSUZ

ÇAKARALMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin