Dar sokakları nefessiz bir şekilde koşarken hala arkamdan gelip gelmediklerini merak ediyordum. Artık daha fazla dayanamayıp elimi duvara yasladım ve nefes almaya başladım. Arkama baktığımda peşimden koşan birilerinin olmadığını görmek sırıtmama sebep olmuştu. Rahatlamanın verdiği hisle kendimi yere bıraktım ve gözlerimi kapattım. Tüm bu olanları unutmak istiyordum fakat gözlerimi kapatmam olanları yeniden hatırlamama yetmişti.
"Bunu yapmak zorundasın Gece"
Deli gibi kafamı sallıyordum. Bu olanlara bir anlam yüklemeye çalışıyordum fakat ciddi anlamda delirmek üzereydim.
"Hayır! hayır bu olamaz." yerde kanlar içerisinde yatan Ardaya yaklaştım.
"Sen yapmadın. Bu olanlar şaka değil mi?." dedim elimdeki silahı ona doğru sallayarak. O ise sadece güldü ve sonra öksürmeye başladı.
"Ah be ay kızı!. Üzgünüm ama bu olanların hiçbiri şaka değil." dedikleriyle kalbime hançer saplamıştı sanki. Yerle bir olmuştum o an. Bütün vücudum işlevini yitirmişti.
"Duydun işte. Şimdi öldür onu." Bana ihanet edene acıyacak değildim. Her defasında böyle yaparak kaybetmemiş miydik zaten. Boşta olan elimi saçıma daldırdım ve geriye çekiştirdim. Ardaya dönerek gülümsedim ve yanına gittim.
"Dünya benim sayemde bir pislikten daha kurtuluyor. Seni öldürürken gözümü bile kırpmayacağım." Dedikten sonra silahın namlusunu Ardanın kafasına dayadım.
"O bunu sonuna kadar hak etmişti." dediğinde dediğim gibi gözümü bile kırpmadan onu vurmuştum. Bir zamanlar deli gibi sevdiğim adamı şimdi kendi ellerimle öldürmüştüm.
Siren seslerini duyduğumda zar zor gözlerimi açtım ve olduğum yerden kalkarak koşmaya devam ettim. Yaklaşık on dakikalık mesafe sonrasında ulaşacağım eski eve doğru koşmaya başladım. Koşmaya devam ederken sürekli arkama bakıyordum. Beni yakalamaları biraz uzun sürecekti. Yüzümü koca bir sırıtma kaplamıştı. On dakikalık koşmanın ardında eski evin önündeydim ve etrafta ne bir siren sesi nede polis vardı.Hiç düşünmeden evin kapasına tekme atarak içeriye girdim. Eve girdiğim anda rutubet kokusu burnumu sızlatmıştı. Tek güzel yanı biraz uyuyup dinlenebileceğim bir koltuk olmasıydı. Eski tahtaların üstüne yavaşça basıp koltuğa ulaştığımda kendimi koltuğa bıraktım. Gözlerimi kapattım ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.
***
"Bu kız kim lan!" bağırma sesiyle gözlerimi açtım. Karşımda iki eli silahlı adam duruyordu.
"Aa ne ara sabah olmuş." Dedim sırıtarak.
"Ne sabahı kızım. Saat gecenin ikisi." dedi kel olan. Diğeri sabır çekerek yaklaştı bana.
"Nereden girdin sen buraya lan!" diye bağırdığında tepkisiz bir şekilde yüzüne baktım.
"Kapıdan." dediğimde dişlerini sıktı ve silahı bana doğrulttu. Sakin olmalarını sağlamalıydım. Kel olan adam elini çenesine götürüp düşünür gibi yaptıktan sonra bana silah doğrultmuş adamın omzuna dokundu.
"Ahmet bu belki Araf abinin teslimat için ayarladığı kızdır." dediğinde adının Ahmet olduğunu öğrendiğim adam silahı indirdi. Kel beni süzdükten sonra cebinden telefonu çıkardı ve birisini aradı.
"Alo Erdem teslimat için alınacak kızın tipi nasıldı."Bir süre karşı tarafı dinledikten sonra kafasını salladı ve telefonu kapattı.
"Bizimle gel." diye emir verdikten sonra ayağa kalkıp onları takip ettim.
Evin içerisinde başka bir odaya geldiğimizde etrafı inceledim. İçeriye vuran loş ışık ve yağmur kokusundan başka hiçbir şey yoktu. Kel olan adam ortada duran eski masanın ortasını açtı ve oradan bir kutu çıkardı. Elindeki kutuyla birlikte bana doğru yaklaştı.
"Bu kutuyu Araf abiye vereceksin." dediğinde kafamı salladım. Araf kimdi? Ben şimdi nasıl bir işin içine bulaşmıştım. Kel ve Ahmet arkalarına bile bakmadan odadan çıktıktan sonra düşmemeye dikkat ederek peşlerinden koştum.
"Hey kel! " dediğimde Ahmet gülmeye Kel ise sinirle bana bakmaya başlamıştı.
"Ne var lan!" diye bağırdığında Ahmet gülmeyi kesmişti.
"Bari beni Araf abiye bıraksanız." dediğimde eliyle dışarıyı işaret etti.
Sonunda evden çıktığımızda karşımda duran lüks arabaya binip yola koyulduk. Yol boyunca bu işten nasıl sıyrılacağımı düşünüyordum belki de doğru anlatmalıydım. Evet Araf denilen adamın yanına gittiğimde kesinlikle doğruları anlatacaktım.Büyük bir evin bahçesinde durduğumuzda arabadan indim ve elimdeki ağır kutuyu düşürmemeye özen gösterdim. Ahmet beni arkamdan iterek yürüttüğünde gözlerimi devirdim. Bu evin içerisinde neler oluyordu acaba . Bekleyip görecektik. Evin kapısını kızıl ve sadece gömlekli bir kız açmıştı.
"Bu kız kim Erdal." Kelin adını da öğrenmiştik artık.
"Teslimat yapacak kız Ece hanım." Kız beni süzdükten sonra tek kaşını kaldırarak kapını önünden çekildi. İçeriye girdiğimizde Ece bize döndü ve kollarını göğsünün altında birleştirdi.
"Araf şimdi gelir. Gece onun için biraz yoğundu." deyip güldüğünde gözleri tekrar beni buldu. "Neyse siz burada bekleyin." dedikten sonra yanımızdan ayrılmıştı. Bir süre sonra Ahmet ve Erdal da gitmişti. Ben ise elimde ki kutuyla saatlerce Araf denilen adamı beklemiştim. Ayakta uyumama az kaldığı sıralar kendime gelip kutuyu masanın üzerine bıraktım. Tam karşımda diğer masaları silen kadının yanına giderek omzuna dokundum. İrkilip elini kalbinin üzerine koydu.
"Ne istemiştin kızım." dediğinde gülümseyip "Lavabo nerede acaba." diye sordum.
"Üst katta hemen koridorun sonunda." dediğinde ona gülümseyip üst kata çıktım ve koridorun en sondaki odasına girdim. Ama buranın lavaboya benzeyen bir yanı yoktu. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Odanın içerisinde küçük bir yatak ve bir masa vardı masanın üzerinde çerçevelenmiş birkaç fotoğraf ve bir parfüm şişesi dikkatimi çekmişti. Masaya yaklaşıp küçük çerçeveyi elime alıp fotoğrafı inceledim. Çok güzel bir kadın ve mutsuz bir çocuk vardı bu karede. Dudaklarını büzmüş ve kaşlarını çatmıştı. Fotoğraftaki kadını biraz daha incelerken enseme aldığım sert darbeyle gözlerim karardı ve kendimi karanlığa bıraktım.
Merhaba arkadaşlar evetttt yeni bir kurgu daha :(())) umarım beğenirsiniz. Bu kurguyu yarıda bırakıp silmeyeceğimin garantisini verebilirimm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKUSUZ -Ay Kızı
ActionTeninin sıcaklığı buzlarımı çözmesine yetmiş gibiydi. "Bu bir oyun Gece, sakın ona aldanma ve bedenine hapsolma. " Gözlerimi kapatmış bir işaret bekliyordum. Onu öldürmek için küçük bir işaret. Hayatı oyun üzerine kurulmuş , korkusuz bir ay kı...