[Jungkook'un Bakış Açısı]
''Ah günaydın Jungkook!'' Bay Park yüzüne yayılmış geniş gülümsemesiyle konuştu.
Küçük bir gülümseme verdim, onu takip ederek arkasından sınıftan çıktım. Bir elinde kulplu bardak ve omuzuna asılmış çantası vardı. Anahtarlar şıngırdayana kadar bir elini cebinde kaydırdı. Kahvenin kokusu arkasından onu izledi, beni sıcak ve güvende hissettirdi.
Bunun gibi erken sabahlarda her zaman nasıl bu kadar neşeli olduğunu merak ediyordum.
O kapıyı kilitlemeyle uğraşırken arkasında durdum. Arkamda beni döndüren belli belirsiz adım sesleri duydum. Bu Taehyung'du. Genelde yaptığı gibi geçiyordu. İç çektim, ne yazık ki yüzünü görmedim.
''Neden onunla konuşmuyorsun?'' Bay Park omuzlarımın üzerinden sessizce sordu. Beni dikizlerken gördüğünü fark ettiğimde gözlerim genişledi.
''N-Ne?'' sordum. Gülümsedi, kapıyı benim için tuttu. Kafasını bir gülümseme ile salladı, şeylerini masanın üzerine koydu.
''Ona çok ilgili görünüyorsun. Neden tüm zaman boyunca onu izlemeyi ve çizmeyi bırakmıyorsun ve sadece onunla konuşmuyorsun?'' Kıkırdadı, yüzüm ısınmış gibi hissediyordum. Yanında oturmam için bir sandalyeyi işaret etti.
Bunu çok mu belli ediyordum?
'' Onu üçüncü dönem için aldım. O çok akıllı ve nazik. Onu sınıftakiler dışında kimseyle konuşurken görmedim.'' Bay Park sıra sandalyesinde geriye yaslandı, bir elini saçına daldırdı.
''Eminim seninle konuşmayı sevecektir.'' İleri doğru eğildi, elini omzuma koydu.
''Sana bunu söylüyorum çünkü umursuyorum Jungkook. İnsanlarla konuşmak sorun değil. Diğerlerinin seni yıldırmasına izin verme çünkü eminim aslında seninle konuşurlarsa wow bu çocuk çok havalı gibi olacaklar.'' Son cümleyle gülümsedim, onu da gülümsetmişti.
''Onun için gitmelisin.''
_
Bunu bir süre yapmamıştım; tam olarak üç hafta.
Çizimlerimden birini daha beceremediğimde suçlu hissetmiştim, metal parçasını aradım. Odamın altını üstüne getirdim, yedek bıçak parçamı bulmaya çalıştım, sonunda metal bir şeylerin çizimimin üstünde otlandığını gördüm. İnce parmaklarımın arasında soğuk ve cezbedici hissettiriyordu. Telefonum masanın üzerinde titredi, beni hafif sıçrattı.
Çoğu şeyi anlamıyordum.
İlk olarak beynimin çalışma yolunu anlamıyordum. Kafamı neden bu duyguları hissettiğim hakkında saramadım. Kendi derimi kesmeyeli uzun zaman olmuştu, o zaman neden bu kadar nüksetmişti.
Avuntu neydi? Taehyung ayrıca benim avuntumdu. Ama burada değildi. Onunla konuşamıyordum ya da dokunamıyordum ya da şahsen ona bakamıyordum ve gözleri bana geri bakmıyordu. Ama bıçak; o her zaman buradaydı, beni çiziyordu.
Zaten Taehyung'a dağıldığım bir gece kendime düzenli olarak bu korkunç temel şeyleri yaptığımı itiraf etmiştim, bunu yapmayacağıma söz vermiştim, neden burada oturup bunu yapmaya hazırlandığımı anlamıyordum. Haliyle bana telefonda bir daha bunu yapmayacağıma söz verdirtmişti. İstek duyduğumda onunla konuşuyordum.
Tüm üç hafta boyunca kendimi tutmuştum ve şimdi bana vermeye hazırdı.
Ona ihtiyacım olduğu zamanlarda Taehyung'un nasıl burada olduğunu anlamıyordum. Kendime zarar verdiğim zamanlarda bunu nasıl biliyordu ve tam o anda beni arıyordu ya da mesaj atıyordu anlamıyordum. Sanki biliyor gibiydi.
YOU ARE READING
Internet Friends [vkook] (Tr)
FanficBu kadar mı olacağız? Sadece ekranda kelimeler ve alıcı üzerinde boğuk bir ses? Thanks for permission:) @nerdyjimin DEVAM ETMEYECEK