"Hazan nerdesin?"
"Aldığım elbisede sorun çıktı. Geri de almıyorlar hatanın bende olduğunu iade ve değişim kabul etmediklerini söylüyorlar şu an mağazanın önünde oturdum sinirden köpürüyorum."
"Geliyim mi yardıma?"
"Hayır ya gerek yok sağ ol. Hallettim ben. İnsan haklarını arayacağım diye bağırdım bir güzel kavga ettik. Paranın birazını verdiler en azından."
"Ee elbiseye ne oldu?"
"Aldılar geri."
"Yaptırıp verselere olmuyor muymuş?"
"Olmuyormuş. Aman neyse çıktın mı sen yola?"
"Çıktım çıktım."
Küçük bir sessizlik olmuştu. Sessizliği bozan Yağız olmuştu.
"Valizin her şeyin hazır mı?"
"Hazır hazır senin?"
"Tamamım ben de."
"Beni alabilirsen burdan geçeriz havaalanına."
"Valizle mi geziyorsun sen?"
"İşimi halleder çıkarız burdan diye düşünmüştüm de işimi tamamiyle halledemedim işte ondan geciktim."
"Konum yolla geleyim ben."
Hazan Yağız'a konumu yolladı.
"Trafik yoksa 10-15 dakikaya ordayım."
"Tamam bekliyorum ben."
Hazan şu an İstanbul'a gitmek hiç istemiyordu. Bu elbiseyi ilk defa beğenerek almıştı. İlk beğendiği elbisenin bu kadar pahalı olduğunu tahmin etmemişti. İlk fiyatı görünce baya şaşırmıştı ama evlenen kişi kardeşiydi sonuçta,
biriktirdiği bütün paralarla elbiseyi almıştı. Elbiseyi sonra satarım diye düşünüyordu. Ece elbiselerini insanların kiraladığını söylemişti. Belki ondan yapardı ama ortada elbise yoktu. Aklına annesi gelmişti. Çok kızacaktı Hazan'a, emindi. İç çekip mağaza görevlisinin eline sıkıştırdı paraya baktı. Biriktirdiği onca emek, aldığı o elbise, kardeşinin gelinliğinin yanında canlandırdığı o güzel elbise bir fermuar yüzünden gitmişti. Elinde kalan parayla ne içine sinen bir elbise alabilirdi ne de o verdiği emeklerin karşılığını. İyi ki 1 hafta önceden gidiyordu İstanbul'a biraz İstanbul'da gezinir elbise bulurum diye düşündü. Belki olanları Ece'ye anlatıp Ece'den borç alabilirdi. Ama düğün öncesi Ece'den borç alması saçma olurdu. Kimden alacaktı ki borcu? Elbiseyi nerden alacaktı? En önemli soru ise bir daha elbise beğenebilecek miydi? Derin bir iç çekip takılmış trafiğe baktı. Sanırım Yağız geç kalacaktı. Son konuşmalarından 10 dakikaya yakın zaman geçmişti. Yola dikkatli bakınca trafiğin takılmadığının kavga olduğunu gördü. Daha da dikkatli bakınca o kavga eden kişinin Yağız olduğunu fark etti. Koşarak yanına gitti."Yağız!"
"Hazan?"
"Ne oluyor!"
"Bir şey olduğu yok. Karşımdaki hıyara eğer sola dönmek isterse sol şeritten gitmesi gerektiği, eğer sol şeritten değil sağ şeritten sola dönmeye çalışırsa hem kendi canını hem de sol şeritteki insanın canını hiçe sayacağını anlatıyorum."
"Suç sende be! Suçu bana atamazsın o kadar hızlı gelmeseydin bunların hiç biri olmayacaktı!"
"Suç bende mi? Hız sınırını hiç bir şekilde açmadım ben! Gayet normal sehir halinde gidiyordum ben."
"Ya bırak ya! Gitti güzelim arabam!"
Yağız ellerini beline koyup sinirli bir şekilde güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Kuğu
FanfictionHazan; yalnızlıktan bir hayli korkan biri. Yağız; yalnızlığı bir hayli seven biri.