~ 14 ~

208 76 7
                                    

Karan "Azelya açıklaya bilirim.." dediğinde bir adım geri atarak onun hakkındaki düşüncelerin zihnimde yankılanmasına izin verdim. Düşüncelerim ise yavaş yavaş korkunçlaşıyordu. Bana "Benden kaçma lütfen." dediğinde ruhumda, kalbimde hissettiğim ve Lema'ya ait olduğuna inandığım hissin sadece bir benzerlik yüzünden olabildiğini düşündüğüme inanmış olmam sadece bir yanılgı mıydı? Yoksa bu adam karanlık gözlerin gerçekten sahibi miydi?

Adımlarım gerilediğinde hızlıca arkamı dönerek odadan ve bu evden dışarı kendimi zorda olsa atmıştım. Yağmakta olan yağmur tüm şiddetiyle devam ediyordu. Karan'ın arkamdan geldiğini tahmin edebiliyordum. Bir açıklamaya ihtiyacım vardı ama şuan için zihnim bir çok soru işaretinden sonra bunu kaldırabilecek kapasitede değildi. Biraz düşünmeye ve bazı şeyleri yerlerine oturtmam gerekti. Böylece her şeyin mantıklı bir açıklaması olduğuna kendimi inandırabilirdim.  Ama kapının önünde beni bekleyen kişiyi gördüğümde az önceki ihanetimden ötürü göz yaşlarımı bastırmaya çalışarak duraksadım. Bir sorun olduğunu anlamış olmalı ki yanıma gelerek beni sardığında sıkıca boynuna sarıldım. 

Gözlerine bakmaya cesaretim yoktu. Buray "Azel sorun ne?" diye sorduğunda dudaklarımı ısırarak bunun sebebi sen değildin diye içimden tekrar etmeye başladım. Bana neler olduğunu ben bile yanıtlayamaz bir haldeyken kolları arasında olduğum bu adama nasıl bir cevap verebilirdim ki.. Sadece iki hafta ayrı kalmış olmamıza rağmen onun varlığını birkaç günde tanıdığım bir adamla unutmuştum. Ve şimdi kolları arasında bulunduğum bu adam karşımda belirdiğinde göz yaşlarımı tutmakta zorlanmıştım.

Buray'a sadece "Lütfen beni buradan götür." diye bilmiştim. Kollarını biran için bile sarmaktan vazgeçmeyen bu adam bana arabaya kadar eşlik etmişti. Ön koltuğa beni oturmasının ardından aracın önünden dolaştığında Karan'ın ona nasıl baktığını net bir şekilde görebilmiştim. Şoför koltuğuna oturan Buray karşımızda duran Karan'a bakarak "Bu adam da kim?" diye sorduğunda "Artık kim olduğundan ben bile emin değilim.." demiştim. Ellerimi tutarak "Eğer seni rahatsız edecek bir şey yaptıysa.." sözlerini yarıda keserek "Hayır, o burada çalışan biri sadece.." demiş ve elimde oluşan kara lekeyi fark etmemesi için ellerimi elleri arasından çekmiştim. Buray "Tamam.. Seni özledim." deyip verdiği kısa yanıtla beraber başıma ufak bir öpücük kondurmuştu. Karan'a kaçamak bir bakış attığımda duyduğu rahatsızlık gözlerinden anlaşılabiliyordu. "Artık gidebilir miyiz?"  dediğimde arabayı çalıştırarak araziden uzaklaşmıştık.

Buray'ın neden habersizce burada olduğu düşüncesi aklıma geldiğinde "Döndüğünü neden haber vermedin?" diye sormuştum.

Elinde tutmuş olduğu telefonunu bir köşeye bırakarak "Seni aradım ama yanıt vermedin." dediğinde zihnimde yankılanan ses aramalarına yanıt veremeyecek kadar meşguldüm, neden diye soracak olursan eğer bir başkasını öpüyor olmanın verdiği heyecanın tarifi bile yok olmuştu. Başımı geriye doğru yasladığımda kendimi koltuktan aşağıya hafifçe kaydırarak yine neden o anı düşündüğüme inanamamıştım. 

Gergin görünen Buray "Daha sonra amcanı aradım." dediğinde ses tonunda ki rahatsızlığı hissede bilmiştim. Genellikle ikisinin pek iyi anlaştığı söylenemezdi aralarında geçen konuşmalar gerginlik dolu kelimelerle son bulurdu. 

Ona "Bu sefer sorun ne? Yoksa amcam beni aramaya devam edersen hakkında uzaklaştırma kararı mı çıkartacağını söyledi." diyerek gülümsediğim de.. Ciddi bir şekilde duran surat ifadesi doğrulmama sebep olmuştu. 

Korkuyla gözlerinin içine bakarak "Sorun ne?!" diye sorduğumda sakin tavrını korumaya çalışarak "Aslına bakarsan aramama yanıt veren bir başkasıydı.. Amcan bir kaza geçirmiş." dediğinde hissettiğim o endişeli kalp çarpıntısı tüm ruhuma büyük bir acının yayılmasına sebep olmuştu.

Buray'a "O iyi mi?" dediğimde "İyi olacak.." demiş ve bir elimi tutarak her zaman olduğu gibi şimdide varlığını yanımda hissettirmişti.

Kalpte ki sessizlik

Hastaneye geldiğimizde doktorların söylediklerine göre durumunda herhangi bir sorun yoktu. Ama derin bir uykuda olmasının sebebini hala anlayamamışlardı. Bu yüzden herhangi bir komplikasyona karşı yoğun bakımda tutuluyordu. Yanına girmeme izin vermedikleri için büyük bir camın ardında sadece onu seyretmekle yetiniyordum. Ne zamandır bu şekilde ayakta kaldığımın farkında bile değildim. Ağrıyan bacaklarım ve yüzümde hissettiğim ılık ıslaklıktan gözlerimin feci bir şekilde şişmiş olduğunu tahmin edebiliyordum. Tabi birde bugün yağmurdan ıslanan saçlarımın karmaşık bir şekilde komik göründüğüne de emindim. Kesinlikle berbat bir halde görünüyorum...

Buray'ın "Biraz dinlenmen gerek, seni eve götürmeliyim." demesiyle başımı iki yana sallayarak "Neden hala uyuyor? Sence bu normal mi? Bunları yaşamış olmasının sorumlusu benim ona söylemem gerekirdi." dediğimde başımı göğsüne gömerek saçlarımı okşamıştı. "Söylemen gereken şey ne bilmiyorum ama sana güven duygum sonsuz." başımı geriye doğru çektiğimde "Sen asla yanlış bir şey yapmazsın." demiş ve alnıma bir öpücük bırakmıştı. Geri çekildiğinde arkasında Karan'ı görmem ile bana olan güvenini nasıl yerle bir ettiğim aklıma gelmişti.

Gözlerimi ondan ayırarak Buray'a çevirdiğimde "Beni öper misin?" diye sormamla kaşlarını havaya kaldırarak ağzı açık kalmış bir vaziyette etrafına bakınmıştı. "Bunun yeri  ve zamanı olduğuna emin misin?" dediğinde gerçek duygularımdan emin olabilmek için dudaklarımı dudaklarına değdirdim. Öpücüğüme kayıtsız kalmadan karşılık verdiğinde kalbimde en ufacık bir ses bile olmadığını fark ettim. 

...

Vote vermeyi unutmayın. Youmlarınızı bekliyorum. :) 

Teşekkürler. :)

XIII Kayıp RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin