Koyu renkli yerler ingilizce, diğerleri Korece
"Can you speak English?" dedi Lalisa.
Jennie ise ters bir bakış attı uzun kıza. Hala çok sinirliydi.
Babası nasıl bacakları uzun olan bir kıza sahip bir kadınla evlenebilirdi?
Üstelik 164 boyunu bile bile.
"Hey Jennie eonnie!" dedi küçük olan bozuk aksanıyla. "Bu anons bizim uçağın geldiğini haber veriyor. Hadi gidelim! Common."
"Ne yapışkan bir şey çıktı amk" deyip hızlı hızlı önden yürüdü Jennie.
Bu şekilde daha az rezil olurdu.
Yanındaki salak salakça bir şeyler yapmadan Koreye varmak istiyordu.
Görevli bilet kontrolünü yaparken etrafa göz attı.
Ve salak kız kardeşi(!) orada değildi.
"İyi yolculuklar efendim."
Bileti alıp hızlı adımlarla içeri gidiyordu ki gerizekalı kız kardeşinin(!) gerçekten de etrafta olmadığını farketti.
Banane ya ne yaparsa yapsın dedi kendi kendine.
Birkaç adım ilerledikten sonra sinirle oflyarak hızlı bir şekilde geldiği yere adımlarken kafasında uçağı kaçırırlarsa o kızı nasıl öldüreceği hakkında planlar kurmaya başladı .
Ve o sırada uzun kızın kendinden daha uzun bir çocukla gülüşerek konuştuğunu gördü.
"Santimetresini siktiklerim."
Sinirle tısladı ve hızlı adımlarla yanlarına ilerledi.
"Ağzını sikeceğim Monaban."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lipstick«jenlisa
FanfictionElbette Korece bilmeyen küçük kız kardeşime edepsiz kelimeler öğretmiyorum.