2. BÖLÜM

88 14 15
                                    

Klasiklerden olan güneş ışığı ile uyanmaktansa, bacağıma dokunup beni uyandırmaya çalışan bir erkek sesiyle uyandım.

Uyurken rahatsız edilmekten pek hoşlanmazdım. Ama çocuk işaret parmağıyla dizimin biraz üstüne çukur açmıştı.

- Öff! Ne var be?

Rahatsız edilmem bir yana, aniden kalkmamla kafamı vurmuştum. Ellerimi kafamın üstünde birleştirip acıyan yeri ovmaya başladım.

- Sadece burada neden yattığını soracaktım.

Dedi. Dikkatlice, ellerimden destek alarak uyuduğum kaydıraktan çıkıp, üzerinde yattığım battaniyemi çantama koymuştum.

Sırtıma çantamı taktıktan sonra askılarını tutarak çocuğun önünde durmuştum. Yüzümde maske olduğundan adını bilmediğim çocuğun yüzüne bakmayı dert etmemiştim.

Hiç bir şey söylemeden sert bir bakışla suratına bakıyordum. Onun gözleri önce gözlerime daha sonra kaşımın üstündeki yaraya gitti. Yaraya yüzünü buruşturarak baktığında konuşmasına izin vermeden hızlı adımlarla oradan uzaklaştım ve yürümeye devam ediyordum. Arkamdan gelen fısıltıları duyuyordum ama önüme bakarak yürümeyi tercih etmiştim.

Meydanın ortasındaki saat kulesinden saatin 7 olduğunu öğrendiğim için kendime sessizce küfür etmiştim. 

Sokak hayvanları bile öğlene kadar uyuyorken bu saatte uyanmak ceza olsa gerek.

Üst geçitten karşıya geçip, dükkanların önünde dolanıyordum. Eskisi gibi bir kafede de çalışabilirdim. Ama önce karnımı doyurmalıydım. 

Bankamatiğin önünde, iş yerlerine gitmek için koşan insanlara, bir kaç parça yiyecek satmak için bağıran sokak satıcısının önüne gittim. 

Simit'e benzer, hamurdan yapılmış yiyecekten iki tane almıştım. Çünkü 'iki al bir öde' kampanyası vardı.

Satıcı şeffaf poşetin içinde iki yiyeceği de vermişti. Poşetin askısını koluma geçirmiştim.

Tezgahın önünden ayrılmadan amcaya birkaç soru yönelttim.

- Şey... Acaba hiç iş ilanı asan bir dükkan gördünüz mü?

Amca sağına ve soluna dikkatlice baktı ve bir şeyler hatırlamak istercesine parmaklarını üstten açılmış saçlarının arasında gezdirdi.

Yapma amca, saçın yok!

- Sanırım ilerideki kıyafet mağazası çalışan arıyordu.

Kısaca teşekkür edip, yol tarifi aldığım mağazanın önüne doğru yürüyordum. Mağaza geldiğim yolun bir alt sokağında bulunuyordu.

Çok uzun sürmeden amcanın tarif ettiği mağazayı bulmuştum. Evet gerçekten çalışan arıyorlarmış. 

Mağaza denilen yer aslında düşündüğüm kadar büyük değilmiş. Tek katlı küçük bir butik gibi görünüyordu. İncelemem cam kapının üzerindeki 'açık' yazısı ile son buldu. 

Kapıyı ittiğim anda kapının üstündeki çan çalmıştı ve yüzüme çarpan soğuk hava biraz kendime gelmeme sebep olmuştu. Sanırım klimanın ayarını biraz fazla kaçırmışlardı.

- Buyur yavrum, ne aramıştın?

Yaşlı bir kadın sesiyle  kafamı kıyafetlerden çekip karşımda bana bakan teyzeye dönmüştüm. Elli yaşını aşmış görünüyordu.

- Şey... Camdaki ilan için... Şey ettim ben.

Teyze bana bakıp büyük bir gülümseme sundu.

DOLUNAY ぁMYGぁHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin