22

23.3K 1.9K 1K
                                    

Merdivenleri çıkmayı bitirip koridora girdiğimde çantamın omuzlarımdan doğru inen kemerlerinden tutunmuştum. Beni gören sırıtıyor, aralarında fısır fısır konuşuyordu. Bayan Park'ın yediği halttı bu. Okula yayılmıştı haber belli ki.

Dayanamayıp adım atmayı bırakarak gözleri üzerimde olan bedenlerde tek tek baktım. Kaşlarımı daha ne kadar çatabilirdim bilmiyorum.

"Bok mu var, ne bakıyorsunuz?"

Bakışlar üzerimden ayrılırken derin bir nefes alıp devam etmek adına adımımı atmıştım ki önüme geçen beden yüzünden duraksamak zorunda kalmıştım. Tanıdığım biri değildi. Yüzünde sinir bozucu bir gülümseme vardı.

"Benim de fotoğraflarımı çeksene."

Yandan bir şekilde sırıtırken tek kaşımı kaldırarak bakmıştım yüzüne. Yani fotoğrafı çekilecek kadar karizmatikti, hakkını yememek lazımdı. Belki de birileri tarafından fotoğrafları çekilmişti bile. Fakat şu an o kadar sinir bozucuydu ki eğlenir gibi duran yüzüyle yumruğumu buluşturmamak için zor tutuyordum kendimi.

"Eğlence arıyorsan üzgünüm, çocuk eğlendirmiyorum ben."

Sessiz kaldığında sağ tarafa çekilip yanından geçmiştim. Bir kez daha merdivenleri çıktığımda sınıfa giden koridora girmiştim. Gözlerim karşıdan gelen Bay Jeon'u bulduğunda direkt önüme çevirmiştim bakışlarımı. Ona karşı buruktum. Aklıma Bayan Park'la olan yakınlığı geliyordu. Sinir bozucuydu.

Bir kez bile ona bakmadan umursamayan bakışlarımla yanından geçmiş, sınıfa girmiştim. Bugün babam onunla konuşacak, hafta sonları gelmemesini söyleyecekti. Kesin 'kurtuldum artık' deyip sevinecekti.

Nefesimi dışarı verip sırama doğru ilerledim. Hoseok çoktan gelmiş, önceden benim olan sıraya oturmuştu. Onunla artık kavga etmiyordum. Son konuşmadan sonra onunla iyi olmaya karar vermiştim. Zaten şunun şurasında okulun bitmesine ne kadar kalmıştı ki?

"Günaydın. Geleceğini düşünmemiştim, nasılsın iyi misin?"

Çantamın üst kemeri masanın kenarındaki askı yerine taktıktan sonra diklenip yanımdaki bedene banktım. Bana babamdan, Yon ve Nayong'dan sonra iyi misin diye soran ilk kişiydi. Ne yalan söyleyeyim Bay Jeon'dan da beklemiştim bu soruyu. Benim için endişelenmiş, hastaneye kadar getirmişti. Fakat sormamıştı. Evine gittiğimde bana nasıl olduğumu merak ediyormuş gibi bakmamıştı. Kafası Bayan Park gelecek diye ne kadar doluysa artık..?

"İyiyim, teşekkür ederim."

Samimi gülümseyişimin ardından bakışlarımı önüne çevirmiş, dirseklerimi masaya bastırırken başımı ellerimin arasına almıştım. Başım ağrımaya başlamıştı. Düşündükçe daha da fazla ağrıyordu.

Dün de aynı şeyi yaşadığımdan bugün aynı ağrıyı çekmek istemiyordum. Ağrı kesici almak için revire gitsem iyi olacaktı. Hastaneye her girdiğimde yeni bir sorunla geri çıkıyordum.

Tam revirin önüne gelmiştim ki dudağımın üzerinden süzülen sıcak sıvıyı hissetmiştim. İlk burnumun aktığını sanmıştım fakat burnum hiç böyle yoğun bir şekilde akmamıştı. Elimle dudağımın üzerini sildiğimde elime bulaşan kırmızılığı görünce anlamıştım burnumun kanadığını.

"Bayan Jang mi?"

Seslenerek revire girdiğimde gözlerim etrafta gezinmişti. Bu kadın her geldiğimde başka yerlerde oluyordu. Buradan başka ne işi olabilirdi Tanrı aşkına?

Elim burnumda ne yapacağımı bilmez bir şekilde etrafa bakıyordum. Bir peçete, ya da pamuk bulmam gerekiyordu. Gözlerim duvardaki dolabı bulduğunda adımlarım sağ tarafıma doğru yönlenmişti. Tansiyonumun düşmesinden korkuyordum. Kanama duracak gibi değildi.

My Teacher ᴶᴶᴷHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin