Yazın sonlarına doğru, yağmurdan sonraki toprak kokusunun olduğu bir akşam, bir kafede Berkay ile beraber oturuyorduk. Berkay ile ufak sohbetimizi devam ettiriyor iken, bir anda kulağıma eğilip "Berat, seninki geliyor!" diye fısıldadı. Şaşırmıştım, ne yapacağımı bilemiyordum. Kafamı sağa doğru çevirmeden onun ayak seslerini kulağımda duyabiliyordum. O ritme alışıktım, benim kalbimin ritmini değiştiren ritme. Ufak bir dönüş yapmamak için kendimi zor tutuyordum. Her adım attığında bana doğru yaklaştığını ve onun rüzgarını hissedebiliyordum. Gittikçe yakınlaştı ve yanımıza geldiklerinde, gülünç bir yüz ile "Merhaba." dedi Eser bize, o huzur veren sesi ile. Kafamı çevirdim ve bende mutluluğumla birleşen o titrek sesimle "M-merhaba." dedim. Buse'de yanındaydı, bu beni birazda olsa rahatlatıyordu.
Yanımıza oturdular ve konuşmaya başladık. Çok mutluydum, belkide hayatımın en güzel anlarını yaşıyordum. Eser ve Buse'nin aileleri de oradaydı. Biz zevklerimizden bahsediyorduk, yaptığımız şeylerden. Ben bir türlü konuşamıyordum. Eser'e karşı boğazım düğümlü idi. Eser'in telefonu ile bizi fotoğraf çekme çabalarından kaçarken, Eser'in ablasının bize doğru geldiğini gördüm. Hemen kendime ufak bir çeki düzen verdim, bekliyordum. Yanımıza "Merhaba gençler." diyerek bir giriş yaptı. Onunla beraber hobilerimizden, zevklerimizden bahsettikten sonra, "Sizleri yalnız bırakayım." dedi ve ayrıldı. Eser ve Buse ayağa kalkıp, birbirleri ile eğlenirken, Eser yanıma oturdu. Otururken eli, elime değdi. O dokunuşu, sanki her şeyin başlangıcıydı. Mutsuzluğun, yalnızlığın bitişi. Mükemmelliğin dokunuşuydu. Kendimi alı koyamıyordum onun güzelliğinden. Her saniye yanında durdukça onun benim olmasını istiyordum.
Zaman geçtikçe, birbirimize daha çok ısınmaya başladık. Ben ona, o bana ne kadar ısınsa da birbirimize karşı sorular soramıyor idik. En sonunda Eser sorular sormaya başlıyordu. O kadar çok hoşuma gidiyordu ki, ilk defa bana karşı soru sorulmasını heyecanla bekliyordum. Eser bu kadar soru sorduktan sonra, aileleri karşı masadan "Hadi kızlar kalkıyoruz." diye seslendi. Eser'ler de görüşürüz diyerek yanımızdan ayrıldılar. Bizde Berkay ile ufak bir süre sonra kalktık.
Yolda giderken Berkay bana bakıp gülüyordu. Bir anda bana dönerek "Ee bugün nasıldı Berat Bey? Umarım hoşunuza gitmiştir." diye soru yöneltti. Bende gülümseyerek "Çok güzeldi. Bence bunu sürekli yapmalıyız." dedim. Berkay beni evime bırakmıştı. Heyecanla yukarıya çıktım ve sevinçten uyuyamadım o gece.
Sabah olduğunda, kendimde bile olmayan bilincim ile kulaklarım bir kaç cümle işitiyordu. "Berat Bey artık uyanın." diye gülümseyerek yapılan bir yakınma. Tabii kide annem tarafından. Kalkıp yatağımda doğrulduğumda, annem "Bugün yüzünüz gülüyor, hayırdır Berat Bey?" diyerek utandırdı beni. Bende utancımla birleşen bir gülümse ile "Hayır, hayır!" dedim.
Üstümü giyinip aşağıya indiğimde Berkay beni bekliyordu. Yanına gittiğimde, bana farklı bir bakışı vardı. Anlam veremiyordum. Bir anda dönüp, "Berat sen Eser'den mi hoşlanıyorsun?" diye sordu. Şaşırmıştım, ama bu aşikar bir şekilde ortadaydı. Anlamamak için aptal olmak gerekiyordu herhalde. Bende "Evet, hoşlanıyorum Berkay." diye olayı ciddileştirdim. Berkay benim gözlerimden cidden sevdiğimi anlayınca, "Onunla ilgili araştırma yapalım." dedi. Bende tabii ki kabul ettim hemen. Bir kaç gün Eser'in yakınlarından ve en çok Buse'den bilgi topladıktan sonra, aklımıza takılan bir soru oluştu; "Acaba Eser benimi seviyor?" Çünkü araştırmalarımız sonucu, Eser sevebileceği ve hoşlandığı insanlara sürekli soru yöneltiyormuş. O akşam beni soru yağmuruna tutmuştu. Ne yapacağımızı bilemiyorduk. Nasıl öğreneceğimizi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnızlıkta Kaybolan Sevgi Taneleri[Düzenleniyor]
RomanceBen onun gülüşüne ölüyordum, o benim ölüşüme gülüyordu. Farklıydık.. [Olay tamamen gerçektir.]