"Tırtılın kaderi kelebek olmak ve güzel ölmektir..."
Kim Seok Jin elindeki kağıt parçasını buruşturup okuduğu şeyin zihninde bir yolculuğa çıkmasıyla,yola atılan kocaman bacaklarına bakarak koşmaya başlıyor,normal bir insanınkinden epey büyük olan adımları koşuyor haldeyken bile onu tatmin etmezmişçesine soluğu kendi dudaklarına çarpıp kalıyormuşçasına telaşla yola atılıyor.Avucunda buruşturduğu kağıtta o gece ona söylediği şarkının sözlerinin yazdığını biliyor,kağıdı açmadan da biliyordu,şimdi de biliyor, o yüzden okumasına gerek kalmıyor.
Sonbaharda postanenin önünde seni bekliyorum
"Tamam! Madem bir daha görüşmeyeceğiz,böyle veda etmeyelim.Bana bir şarkı söyle."
Daima kafama göre davrandığım için hiç garipsemediğin bu isteğimi gerçekleştirdiğin için sana minnettarım,sonsuza dek öyle kalacağım, yazıyor o buruşan sayfalarda.Sahi, öldükten sonra da sonsuzluğa dahil ediliyor muydu insanın kalbi?
Esip geçen rüzgarın bankın üzerine dökülen yaprakları gidebildikleri kadar uzağa uçuruyor
Etrafta tam da şarkıdaki gibi uçuşuyor yapraklar,yalnızca soluğunu kesen bir sıcak hissediyor Seokjin,bunun pişmanlık mı yoksa endişe mi olduğuna karar veremiyor.Canı pahasına koştuğu o postanenin önüne vardığında ne yapacağını bilemeyerek,ne bulacağını hiç bilemeyerek koşuyor.Tırnakları sıkmaktan etine batarak buruşturuyor ve reddediyor bir tırtılın kaderini.Şimdi sonbaharda olmasa da dünyanın bu ilkbahar gününün sıcak olması gerektiğini umursamayarak serin yağmurlar düşürüyor topraklara.İçindeki korkunç ağrı olmasa,avuçlarındaki mektup olmasa,belki de dünyanın güzelliğini doyasıya içebileceği bir an.
Dünya daha ne kadar güzel kalacak?
Sahi,dünya daha ne kadar güzel kalabilecek,görebileceğimiz kadar dayanacak mıdır dersin sevgilim?
Tiz bir çığlık işitiliyor,senin o kocaman güzelliğini tarif edemeyeceğim dolgun dudaklarından,öpmeye henüz doyamamış olduğumu ve doyamayacağımı,artık iki insan olarak birbirimize bağlandığımız hiçbir şeyin kalmadığını biliyorum,yazıyor kağıtta.Nereye geldiğinde çığlık atarak adımı söyleyeceğini dahi bilecek kadar tanıyordum seni Kim Seok Jin.Koca ayakların ıslanan sokakta postanenin önünde şaşkınca durakladığında tam da zihninden şarkının o yenilgiyi kabul etmeyen dizelerini geçireceğini bilecek kadar tanımış,o kadar sevmiştim seni.
Yaz yağmuru düşüyor, ağır yaz yağmurlarına rağmen hayatta kalan çiçekler ve geçen kışın fırtınaya direnen koca çamlar yok muydu?
Biliyorum,beni artık sevmesen de ölmemi istemeyecektin.Biliyorum,son zamanlarım olduğunu bilseydin,benimle geçirmek isteyecek ve hayatı kendin için zorlaştırmaktan çekinmeyecektin,ama sevgilim,seni nasıl o denli kırıkken bırakıp gidebilirdim? Üstelik hiç gitmek istemeyeceğim bir anda. Ama bu gidişi istemem gerekiyordu çünkü kaçınılmazdı.Unutma,bir tırtılın kaderi kelebek olup güzel ölmektir. Senin yapacağınla aynı sebepten, seni tamamen tanımamın avantajıyla,ne yapıp edip beni senin terk etmeni sağladım.Çünkü ben yapamazdım. Üzülme,hiç üzülme olur mu? Ya da.. Birazcık üzülebilirsin,birazcık ağlayabilirsin de,ama bu zalim göğün altında yine de dimdik duracağını biliyorum.
Onlar gibi,gökyüzünün altındakiler de,yalnız halde dayanabilirler mi?
Sen buraya koşarken gün battı sevgilim,bazen bana kocaman gülüşünü bahşedip de sırtımdaki iki noktaya masaj yaparken aniden çığlık atarak "Ah meleğim! Bak kanatların çıkmış." diyişini hiç unutmadım,son nefesime kadar,eğer ölümden sonra sonsuz sayılıyorsa kalbim,bunu kalbimde hatırladım,hatırlayacağım.Seni çok sevdim,seviyorum,seveceğim.Biliyorum,sen de beni sevdin. Ama yanıldık,kanatlarımın sebebi benim yalnızca güzel bir kelebek olmamdanmış.Kısacık ömrüm sona erdi,benimle birlikte kaçırdığın son günbatımı bu olsun sevgilim,olur mu?
Elveda.
Güzün içinde, postanenin önünde seni bekliyorken,aklımdaki düşünceler yüzünden günbatımının farkına varmamışım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
autumn post office 🍂 kimseokjin
FanfictionTırtılın kaderi kelebek olmak ve güzel ölmektir. #oneshot #angst