101.Bölüm - Sıkıntı

255 34 15
                                    

Eylül, Murat'ın karısının ona verdiği mail adresine mailler göndermeye başladı. Günlerdir mailleşiyorlardı. Kadın ona çok yardımcı olmuştu, resim atıyordu, Rüzgar'la ilgili bir sürü şey anlattı, uzun uzun konuştular. Eylül bu yazılanları aklına kazımıştı, Serkan'a sonra anlatacaktı. Çünkü ne zaman bu konuyu açsa Serkan ona kızıyordu. Ama Eylül onun Yağmurun odasında duran fotoğrafına bakıp ağladığına şahit olmuştu...

Serkan birden yanına gelip oturdu ve sarıldı...

Serkan : ne oldu canım? Durgunsun biraz...

Eylül: bilmiyorum Serkan... içimde bir sıkıntı var...

Serkan : canım, biraz tatile çıkalım mı? Ne dersin?

Eylül: tatil mi? Kışın ortasında mı?

Serkan : tatil dediysem biraz buralardan uzaklaşma... ufak bir ev buldum, kiralayabiliriz, biraz başbaşa kalırız... ne dersin?

Serkan telefonundan bulduğu evi gösterdi... ufak bir kulübeydi, çok güzel bir bahçesi vardı...

Serkan: sonra oğlumuz doğunca uzun süre gezemeyiz zaten...

Eylül: haklısın ama Yağmur ne olacak? Onu bırakamayız ki...

Serkan: evet ama annem var, annem bakabilir... zaten Yağmur da sevinir bu duruma... annem sürekli onunla ilgileniyor, bizden bile çok... sürekli onunla oynadığında Yağmur'un çok hoşuna gidiyor, biliyorsun...

Eylül: evet ama... bilmiyorum Serkan... emin değilim

Serkan: neden? Ağrın falan mı var? Öyleyse hiç gitmeyiz...

Eylül: hayır hayır.. iyiyim. Ağrım yok. Zaten daha doğuma daha çok var... daha 7 aylık bile olmadı.

Serkan : iyi o zaman...gidelim işte

Eylül : peki kaç günlüğüne?

Serkan: en fazla 5 gün... sonra döneriz...

Eylül: peki... tamam gidelim, ama çok kalmayalım... ben kızımı özlerim.

Serkan : yok yok merak etme, ben prensesimi belki senden bile çok özlerim

Eylül : zaten ben sizin aranızdaki bu bağı hiç anlamadım... çocuklar en çok annesiyle vakit geçirir, onu sever ama yok, Yağmur resmen sana aşık ya... baba da baba... pardon neydi, babiş... nerden duyduysa bu lafı da...

Serkan : ben de kızımı çok seviyorum, o da benim minik aşkım...

Eylül: yaaa, kıskanıyorum bak amaa...

Serkan : canım...

Serkan, Eylül'ü öptü...

Serkan : kıskanma canım... benim sevgim ikinize de yeter...

Eylül: biliyorum... öyle şanslıyım ki...

Serkan: asıl ben şanslıyım, ben...

Tüm alınacak eşyaları Serkan hazırlamıştı. Çünkü Eylül'ün yorulmasını istemiyordu. Bu yüzden Eylül de oturduğu yerden bavula neleri koyacağını söylüyordu Serkana...

Eylül: böyle rahat edemedim Serkan... ben de yardım etseydim...

Serkan: olmaz... sen dinleneceksin. Bak bitmek üzere...

Birkaç dakika sonra Serkan bavulların fermuarını çekip kapadı...

Serkan: bunlar hazır, anneme de haber verdim, yarın yola çıkabiliriz

Eylül: senin işin sorun olmayacak mı?

Serkan: izin aldım canım. Sorun olmayacak merak etme sen

Eylül: iyi tamam o zaman...

Ertesi sabah Yağmur'u uyandırırlar... Yağmur da babasıyla oyun oynayacağını düşündüğünden neşeyle kalkmıştı...

Yağmur: günaydın babiş!

Serkan: günaydın prenses...

Yağmur : bugün puzzle'ı bitiriyoruz dimi?

Serkan: şey... güzelim, biz anneyle bir kaç gün yokuz.

Yağmur : ne? Nereye gidiyorsunuz? Beni bırakıyor musunuz yoksa?

Yağmur ağlamaya başladı... Serkan onu öptü defalarca... saçlarını yüzünden çekip gözlerine baktı...

Serkan: bitanem, seni bırakmıcaz biz, neden bırakalım?

Yağmur : ama hani sen...

Serkan : sen benim prensesimsin... ben seni hiç bırakır mıyım? Asla... biz sadece anneyle biraz dinlenicez... hani annen çabuk yoruluyor ya...

Yağmur : çünkü kardeşim doğacak

Serkan : aynen öyle... aferin sana... biraz dinlenirse annene iyi gelicek...

Yağmur : tamam o zaman gidin... ne zaman geliceksiniz?

Serkan : birkaç gün sonra... seni de babaanene bırakıcaz. Anlaştık mı?

Yağmur : holey! Babaannem bana yine sarma yapar dimi?

Serkan: yapar tabii... ama söylemen gerek. Yağmur, biz gelene kadar uslu kız olcaksın,  babaaneneyi üzmek yok, anlaştık mı?

Yağmur : üzmem babiş... peki oyuncaklarımı da yanıma alabilir miyim?

Serkan: tabii ki alabilirsin... dönünce puzzle'ını bitiririz...

Yağmur : holey! Seni çok seviyorum babiş...

Serkan : ben de seni prenses...

Tam çıkacaklardı ki kapı çaldı... gelen ise uzun zamandır görmedikleri biriydi...

Savrulan Yapraklar ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin