arkadaşlar okuyanlar kısa bir cümle yorum yazsa ve beğense çok mutlu olurum böylece yazma hevesimde artar. ben pek hikayelerimde yazıp yorum istemekten hoşlanmıyorum ama maalesef söylemeyince de herkes unutuyor sanırım. umarım küçük ricamı kırmazsınız.^^
Prenses yesung prensesi işkence ederek sorgulatmış. Sabaha da idam ediliceğini duyurmuştu. Prensese zehir verilerek idam edilecekti. Prenses sabaha kadar uyumamıştı. Saray hekimi ağlayarak prenses için bir zehir hazırlamıştı. Sonunun böyle olacağını kim bilebilirdi ki?
Saray hekimi br yanda da imparator uyansın diye sabaha kadar çabalamıştı ama bir işe yaramamıştı. İmparator hala bilinçsizce yatıyordu. İmparatorun amcası ise tüm yetkileri eline almıştı. Herkes imparatorun öleceğine kesin gözle bakıyordu. sabahın ilk ışıklarıyla doktor çağırılmıştı. Elinde zehirle birlikte sarayın bahçesinde yere diz çöktürülmüş sujinin yanına ilerliyordu. Sujinin yüzünde herhangi bir duygu ifadesi yoktu. Prenses zehir kasesini eline almış. Son kez gökyüzüne bakmış ve gülümseyerek yesunga dönmüştü.
- Bu benim son anlarım prenses yesung ama unutmayın ki sizin sonunuz benden kötü olacak.
Prenses bu sözleri söyleyip zehri bir defa da içmişti. Gözlerini gökyüzüne dikip birkaç saniyeliğine bakmış ve sonra bedeni cansız bir halde yere düşmüştü.
- Bedenini ne yapalım prenses?
- Gömmeye bile değmez. Şehrin dışındaki vebalıların toplu cenazelerinin olduğu kısma atın.
Prensesin cenazesi böylece vebalıların mezarlığına götürmek üzere iki asker görevlendirildi. İmparatorun amcası öğlene doğru bakanlarla toplantı yapmış ve imparatorun durumunu anlatmış ve sağlık durumunun umutsuz olduğunu söylemişti.
- Bundan sonra imparatorluğu ben yöneteceğim. İtirazı olan varsa cellatla görüşebilir.
Herkes korkuyla titrerken gökgürültüsünü andıran bir ses yüzünden herkes yere diz çökmüştü.
- Asıl senin cellatlarla bir görüşmen var amca. Nasıl ben hasta yatarken böyle kararlar verirsiniz. Ben ölmeden nasıl kendinizi imparator ilan edersiniz?
- Affedin beni majesteleri ama ülkenin iyiliği için geçici olarak başa geçmiştim. Kötü bir niyetim yoktu.
- Amcam da olsan ceza alacaksın.
İmparator prenses sujinin uyandığında yanında olmamasına çok üzülmüştü. Her ne kadar kendini sevmediğini bilse de hasta olduğunda da mı yanında olmazdı? İmparator uyanınca muhafızların komutanı ilk olarak amcası yönetime el koymadan önce imparatoru toplantı salonuna getirmişti. İmparator zehri koyanı bulmayı ve amcasını cezalandırma işini prensesi gördükten sonra yapmaya karar vermişti. prensesten sanki dün geceden beri değil de yıllardır ayrıymış gibi özlemişti. Hem de ayağa kalktığından beridir içinde bir sıkıntı vardı. Bu sıkıntı sanki prensesi görünce geçecek gibi hissediyordu. İmparator bilmiyordu ki az sonra kalbinin yeri büyük bir boşlukla dolacaktı. İmparator ayağa kalkıp prensesin odasına gideceğini söyleyince herkes titremişti. Toplantı odasındaki herkes diz çökmüştü.
- Majesteleri prenses sizi zehirleyen kişiydi. Hatırlayın yemeği o hazırlamıştı. O yüzden..
- O yüzden ne? Onu hapsetmediniz değil mi?
İmparatorun kükremesi toplantı salonunda gök gürültüsü etkisi yaratmıştı.
- Ama majesteleri sizi öldürmek istedi. Elbette cezalandıralacaktı.
- Kanıtınız var mı? Hem ne yaptınız ona?
- Size yaptığı gibi onu da zehirleyip hayatına son verilmesi emri verildi.
İmparator boş gözlerle bu sözleri söyleyen kişiye bakmıştı. Aklı duyduklarını anlamlandıramamıştı.
- O nerede?
- Öl..öldü majesteleri.
İmparator elleri cansız bir şekilde tahtının iki yanında sallanmıştı. Az önce amcası ne demişti. Öldü mü? Bu kelimeyi anlamlandırmak o kadar zor geliyordu ki!! İmparator bir süre heykel gibi kalmıştı. Gözleri dumanlı soğuk bir hal almıştı. Eskden de böyleydi. Prensesi tanımadan önce. Çocukken prensesle ilk olarak gülümsediğini hatırlıyordu. Daha sonra o giderken babasına onu göndermemesi için yalvarmıştı ama babası elinden bir şey gelmeyeceğini söylemişti. '' büyümeyi bekle ve bu kızla evlen '' diye şaka bile yapmıştı. Evet büyümüştü. Yıllar sonra onu bulduğunda ise evlendiğini duymuştu. Kalbi bir süre kırılmıştı. Ama yinede ondan vazgeçmemişti. Ajanlarından onun evliliğini araştırmalarını istemiti. Şayet mutsuz olduğunu duysaydı onu prensten almak için elinden ne geliyorsa yapacaktı. Ama ajanlarından duyduğu şeyler onu mutlu etmişti. Prensesin prensi sevmediğini duymuştu. Şimdi ise elinde kısacık onu izlediği dakikalar dışında bir şey kalmamıştı.
- Majesteleri bağışlayın ama o sizi öldürmeye çalıştı. Anlıyorum ona aşıksınız ama lütfen bu durumu göz önünde bulundurun.
İmparator buz gibi gözlerle amcasına bakmıştı.
- O zaman kanıtları getrin ve yemekleri tadan leydi de öldü mü?
İmparatorun amcasının elleri titremeye başlamıştı. Çünkü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
prensesin yolu
Ficción históricayarı asil olarak doğan kahin bir kız prenses olursa ne olur? peki ya kraliyet ailesi onu kabul edecek mi? neden sürekli hayatı kraliyet ailesi ve veliaht prensle kesişiyor?