1.BÖLÜM -HER ŞEY DEVAM EDİYOR-

6 0 0
                                    

HAYAT'IN SAÇ MODELİ :)

ULAŞ UZMAN;

Sabah gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm simsiyah döşenmiş odamdaki çalar saatti. Saattin kaç olduğunu bakıp hızlıca ayağa kalktım. Dikleştim. Yatağı o halde bırakıp duvara sıfır olan dolabımın yanına gittim. Beyaz bir t-şort, siyah kot pantolon ve siyah kot ceketimi alıp kapattım. Bugün tatilin son günü bitmiş ve okul başlamıştı. Geç kalmamak için hemen üzerimdekilerden kurtulup dolaptan aldıklarımı giydim. Yeni okulum ilk günüydü. O yüzden erken gitmem lazımdı.

1 2 3 4 5 6 7 8 9

HAYAT SAYGINER;

Sabah gözlerimi iki perdenin arasından sızan güneşin gözlerime vurmasıyla açtım.Hemen komidinin üstündeki telefonumu elime alıp tuş kilidini açtım. İnstagramagirip biraz gezindim. Geri telefonu bırakıp yataktan kalktım. Yavaş adımlarladolabıma ilerledim. Dolap sayılmazdı demirleri kaynakla bir araya getiripiskele gibi bir şey yapmıştık. Askılardan siyah kot pantolon siyah seksen altıyazılı t-şort aldım ve giydim. Altkısımdan siyah deri ceketimi ve siyah nikelerimi alıp yatağın taraflarınaattım. Kapını arkasında asılı duran çantalardan rastgele alıp içine; kulaklık,anahtar, cüzdan, şarj makinesi, defter ve birkaç tanede kalem atıp kapattım.Yatağın yanında asılı olan kırmızı kareli gömleğimi deri ceketimi giydim.Ayakkabılarımı da giyip çantamı sırtıma aldım. Telefonumu pantolonumun arkakısmına koyup masamın üstündeki arabaanahtarını aldım ve odadan çıktım. 


Aşağı inip Cesur'un –ikizimin- odasına girdim. Girmemle çıkmam bir oldu çünkü üstünü değiştiriyordu. Odadan gelen kahkaha sesiyle kaşlarımı çattım. Belli ki üstünü giyinmişti. Tekrar odaya giriş yaptım. Odaya girdiğimde Cesur'u süzdüm. Siyah, kaslarını gösteren bir gömlek altına duman renginde bir pantolon giymişti. Siyah ayakkabılarının yanında duran çantasına uzanıyordu. Bir yandan da kahkaha atıyordu. Bana baktı ve;

-Neden dikiliyorsun başımda acaba? dedi.

- Geliyor musun ben gideyim mi? dedim tek kaşımı kaldırarak. Yanıma geldiğinde ayakkabılarını ve hırkasını giymiş çantasını koluna takmıştı. Aramızda baya boy farkı vardı. En azından bana öyle geliyordu. Ben onun omzuna geliyordum. Burnumu sıktığında kendime geldim ve reflex olarak yapıştırdım bir tane. 

1 2 3 4 5 6 7 8 9

Okula geldiğimizde bütün gözler gine bize döndü. Hani her sene bu olmasa diyorum. Yavaşça ve onları takmadan yukarı çıktım. 

Arkama baktığımda Cesur tayfanın yanına ilerliyordu kısa bir ana bana döndü öz kırptı. Bende gülüp önüme döndüm. İçimde bir his vardı sanki bir an her şey yoluna girecekmiş de ben karanlıktan aydınlığa kavuşacakmışım gibi bir his. Kısık bir sesle ''Keşke'' dedim. Her zaman ki gibi kimse duymadı. Duymasında alıştım artık. Sınıfın bulunduğu kata geldiğimde birisine çarptım. Kafamı kaldırdım.

İçimde sanki kelebekler uçuşuyordu ve midem kasılıyordu. Hani uzun süredir aradığım tam vazgeçerken bulmuşum gibiydim. Neler olduğuna anlam veremedim. Çocuk bana ben çocuğa bakıyordum. Sanki kocaman koridorda bir o bir varmışım gibi hissediyordum. Saatlerce bakabilirdim. Yüzünün her karışını ezberledim.

Sağ kaşında kesik vardı. Sol yanağında bir iz, sağ yanağında ise hiç bir şey yoktu. Çene yapısı çok belirginde ve sert duruyordu. Yani kamyon gelip çarpsa kamyon yamulurmuş gibi duruyordu. Kahverenginin en koyu olan gözleri değişik bakıyordu. Sanki yıllarca mutluluğa aç bırakılmış gibiydi. Birbirimize bir o kadar benziyor bir o kadarda benzemiyorduk.

ULAŞ UZMAN;

Koridorda boş boş gezerken bir kız geldi ve çarptı. Tam bir şey diyecektim ki kız yavaşça kafasını kaldırdı. Tam gözlerimin içine bakıyordu. Gözleri kahve rengiydi. Bildiğimiz kahve. Hani saatlerce çalışıp ödül olarak yaptığım kahveydi. Çektiğim onca acıdan sonra bu iki çift göz ödül olarak gelmişti. Duru bir güzelliğe sahipti. Saçlarının dipleri siyah uçları daman rengindeydi. Rastgele bir topuz yapmıştı. Bir o kadar özensiz bir o kadarda güzeldi. Dolgun dudakları pes pembe, uzun kirpikleri ve belirgin elmacık kemikleri vardı. Boyundaki damarlar belirgindi beyaz tenine mavi yakışıyordu. T-şhortundan belli olduğu kadar köprücük kemikleri bir krallık yaratmıştı. Kısacası mükemmel bir güzelliği vardı.

Günlerce, aylarca hatta yıllarca özenle yapılmış uğraşılmış bir tablo gibiydi. Saatlerce izlenebilir milyon dolarlık tablo gibiydi. Bide garip bir kokusu vardı. Garipti ama oldukça güzeldi. O narin çiçekler gibi kokuyordu. Çok garip hissediyorum kendimi bu normal mi? Kendimi annemin yanındaymış gibi hissediyorum. Ölmüş birisinin yanında hissetmem normal mi? Normalse iyi bir şey mi?

1 2 3 4 5 6 7 8 9

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 07, 2019 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ULAŞILMAZ HAYATWhere stories live. Discover now