Love Shot

809 79 74
                                    

Çok ani verdiğim kararla hazırlanıp evden çıktım ve en yakındaki barınağa gittim. Her hafta sonu çıkar, barınağa gider ve hayvanlarla ilgilenirdim. Onların o pofuduk tüylerini ellerimle taramak, parmaklarımın arasında kulaklarını hissetmek hayatımdaki en huzur verici anları oluşturuyordu. Buna rağmen hiçbir zaman bir hayvan sahiplenip sorumluluğunu alabilecek kadar yeterli hissetmemiştim kendimi.

Ancak.. Barınağa gitmemin tek nedeni hayvanlar değildi. Barınakta gönüllü olarak çalışan, siyah saçlarıyla kalbimi hızlı hızlı çarptıran, gülüşüyle erimemi sağlayan, hayvanlarla ilgilenişiyle beni kendine hayran bırakan, adının uzun stalklar sonucu Jung Hoseok olduğunu öğrendiğim çocuk orayı favori mekanım yapmamın bir diğer nedeniydi.

Her hafta sonu gitmemden alışmış olsa gerek, kapıyı açtığım anda kocaman gülümseyerek beni karşılamış, yeni gelenlerin bakımlarının yapıldığı odaya doğru onu takip etmemi bekleyerek ilerlemişti. İlk girdiğimde gittiğimiz ilk durak orası olurdu.

Odaya maskelerimizi takarak girdik ve yeni doğmuş minik bir kediyle ilgilenmeye başladık. O kadar küçük ve sevimliydi ki, boncuk gözleriyle etrafa bakınırken şirinlikten öleceğimi sandım. Uzun bir süre o odada kalıp gelen neredeyse tüm hayvanları sevdik, tüylerini taradık, bazılarını yıkadık, ve besledik. Bu sırada ise birbirimizi tanıma amaçlı sorular soruyorduk birbirimize. Bu sorular sonucunda 2 senedir gönüllü olarak burada çalıştığını, aynı zamanda üniversite 2.sınıfta İngilizce öğretmenliği okuduğunu, barınağın yan sokağındaki sarı boyalı bir evde kaldığını öğrenmiştim. 'Bunları çoktan biliyorum..' diyemezdim ya çocuğa, benden korkardı sonra.

O da benim hakkımda, üniversite 1.sınıfta moleküler biyoloji ve genetik okuduğumu, hayvanları çok sevdiğim halde asla bir tane sahiplenebilecek kadar sorumlu olmadığımı, ve en önemlisi, telefon numaramı öğrenmişti. Evet, 1 aydır hoşlandığım çocuğun telefon numarasını sonunda telefonuma kaydedebilmiştim. Bu büyük bir gelişmeydi, en azından bizim ilişkimiz açısından.

Akşam 8'e doğru, Hoseok ile barınağı toparlayıp kapattık. İkimiz de kurt gibi açtık, belli etmesek de karnımız kurtlarınki gibi sesler çıkararak bizi ele veriyordu.

"Umm.. Yoongi, evimde hiç yemek kalmadı ve zaten ikimiz de açız, beraber ramen yiyelim mi?" diye sordu Hoseok. Elime kadar gelen 'günışığımla daha fazla vakit geçirme' fırsatını kaçıracak değildim.

"Tabi, olur. İki sokak aşağıda güzel bir yer biliyorum, hadi gidelim." dedim ve yürümeye başladık.

Dükkana geldiğimizde ikimiz de birer tavuklu ramen sipariş ettik ve beklemeye başladık. Bugünün Pazar olması beni üzüyordu, çünkü haftaya Hoseok annesinin yanına Gwangju'ya gidecekti. Bu da demekti ki 2 hafta sonra ancak görebilecektim biricik güneşimi.

Ramenler gelince sessizce yemeğimizi yiyerek çıktık. Onunla geçireceğim son saniyelerdi, ve ben 2 hafta sonrasına kadar onu özleyecektim.

love shot - sope oneshotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin