sekiz:

1.7K 156 39
                                    

Yanımda oturan Yixing'in omzuna yaslanarak kafamı geriye attım. Her sabah erken kalkmaktan çok sıkılmıştım. Her sabah kalkıp okula gelmekten çok sıkılmıştım.

"Ah, delireceğim," diyerek gözlerimi kapattım ve elimle gözlerimi kapatak uyumaya çalıştım.

"Kalk gerizekâlı, kalk," diyerek beni dürten Sehun'la gözlerim hızla açıldığında ağlıyormuş gibi yaparak Yixing'e sokuldum. Yixing gülerek beni kolunun altına aldığında ise sırıtmıştım. Sehun'dan kaçmak için Yixing'in yanına, Yixing'den kaçmak için ise Sehun'un yanına kaçardım.

Sınıfa giren Jongin, saçlarını kurcalayarak bize çevirdikten sonra beni Yixing'e sarılıyor olarak görmüş ve kaşlarını çatmıştı.

"Vay," diyerek a harfini uzattı. "Bu kadar... Samimi değildiniz birkaç ay öncesine kadar. Ne oldu da bu kadar samimileştiniz?" dediğinde kaşlarımı çatarak Yixing'den ayrıldım. Saçma sapan düşüncelerini kendisine saklaması gerekiyordu.

"Bu seni hiç ilgilendirmez," dediğimde kaşlarını kaldırarak kafasını salladı.

"Tabi, aynı gruptan iki kişiyle-"

"Birincisi," diyerek sözünü kestim ve ayağa kalkarak karşısna dikildim. "O grup dağıldı. Artık bir bağlantınız yok. Ve ikincisi," diyerek suratıma sahte bir sırıtış ifadesi yerleştirdim. "İstersem aynı gruptan on kişiyle olurum, sana ne?"

Kaşlarını çattığı sırada boynunda seğirmeye başlayan damarını görmüştüm. Her hareketini ezbere bildiğim için sinirlendiğini anlamıştım.

"Sen bir gelsene benimle."

"Ne?" dememe kalmadan elini elime kenetlemiş ve benimle beraber ilerlemeye başlamıştı.

"Yavaş," diyerek ayağa kalkan Sehun, hızla Jongin'in karşısına dikildi. "Ağır ol, Kim Kai. O kız rahat rahat elini tutup oraya buraya sürükleyebileceğim bir kız değil."

"Kim olduğunu biliyorum," diyerek dişlerini sıktı. Zaten çıkık çene kemikleri daha da belirginleşmişti. "Sehunnie."

"Sehun," diyerek araya girdim ve elimi Jongin'in elinden çektim. "Tamam. Konuşup geleceğiz."

"Jennie-" diyen Yixing'le dudaklarımı yaladım.

"Konuşacağız sadece."

Herhangi bir tepki vermediklerinde Jongin'e bakarak önden ilerlemeye başladım. O da arkamdan geliyordu. En alt kata, müzik sınıfına geldiğimizde içeriye girerek kaşlarımı çattım.

"Ne istiyorsun?"

"Ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyorum," diyerek kaşlarını çattı. "Jennie gerçekten ne yapmaya çalışıyorsun?"

"Ben hiçbir şey yapmaya çalışmıyorum," diyerek sert bir nefes verdim. "Asıl sen ne yapmaya çalışıyorsun?"

"Hiçbir şey yapmıyorum," diyerek saçlarını karıştırdı. "Görmüyor musun? Ben hiçbir şey yapmaya çalışmıyorum. Ben seni unutmuş gibi davranmıyorum. Daha birkaç ay olmasına rağmen Lay'le o kadar yakınlaşmışsınız ki, ne olduğunu anlamıyorum."

Bir müddet sadece suratına baktım. "Lay'la aramda bir şeyler olacağını mı düşündün?"

"Hayır."

"Olsa da seni ilgilendirmez ya," diye fısıldayarak gözlerimi ovaladım. "Kai, ne istiyorsun?"

"Neden beni hiç dinlemedin?" Kaşlarımı kaldırdığımı görünce sert bir nefes verdi. "Neden beni hiç dinlemedin diyorum."

Omuz silktim. "Açıklama yapmaya çalışmadın."

Cevap vermedi.

"Konuşma bittiyse gidiyorum," diyerek arkamı döndüğüm sırada bileğimi tutmuş ve beni durdurmuştu. Gözlerimi ona çevirdiğimde suratındaki buz gibi ifadeyle kaşlarım çatılmıştı. Çok soğuk bakıyordu ve ben, onun bu ifadesine alışkın değildim. Daha önce bu ifadesiyle karşı karşıya gelmemiştim.

"Sehun ve Lay'le barışmak istiyorum," diyerek bileğimi bıraktı. "Sıradan bir kız için aramızın bozuk kalmasını istemiyorum."

Sıradan bir kız.

Alayla gülerek acımı gülüşümde saklamaya çalıştım. Ardından hızlı adımlarla müzik sınıfından çıkmış, merdivenlere yönelmiştim.

Pekâlâ, onun için sıradan birisi olduğumu duymak biraz canımı yakmıştı. Aslında biraz değildi, çok fazla canımı yakmıştı ancak ağlamayacak, kaçmayacaktım.

Bunlar bana göre değillerdi. Ben kaçmazdım, aksine karşısına dikilirdim. Şimdi ağlayarak buradan gitmezdim mesela, inadına geçer karşısına oturur, canım acımamış gibi davranırdım.

when u touch me [jenniexkai]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin