Peşi sıra dizilmiş tabloların ardında pazarcıların müşteri kapma telaşıyla “Domates iki lira” , “Gel abi, gel abla”, “Daha ucuzu yok” diyen nidaları eşliğinde sepetini doldurma gayretinde olanların dışında merdümgiriz biri “Zeyneeeepppp” diye haykırdı pazar yerinde. Ali hayattaki tek aşkına bağrını yırtarcasına seslendi cümbüşün ortasında. Tesadüf değildi bu durum. Hep takipteydi zaten. Ama artık canına ta
k etmişti. Dananın kuyruğu kopmalıydı. İnsanın içine işleyen bu haykırışa oradaki kimse kayıtsız kalamadı. Ve nihayet dikkatleri üstüne çekmeyi başarmıştı. Aşıkla maşuk arasında topu topu yirmi adım vardı. Zeynep de saçlarını rüzgarda savurarak dönüp bakmıştı Ali’ye. O an zaman durmuş gibiydi. Ali titrek gözleriyle kalabalığı yara yara sevdiğine ulaşmaya çalıştı. “Gözlerine kurban olurum.” dediği Zeynep’in tam karşısındaydı. Alaca gözlerinde korku, keder vardı Zeynep’in. Sadece bakıştılar ve hiçbir şey demediler, diyemediler. Sükutu bozan ise hemen Zeynep’in arkasında bir iki adım ötesinde duran “Bırakın da şunun ağzını burnunu kırayım.” tavrıyla nişanlısı Kerem oldu:“Hadi ama Ali! Daha önce konuşmuştuk bunları. Bak insanlar bize bakıyor, uzatma istersen.”