7.BÖLÜM

17 9 5
                                    

Her insan benim için yeni bir hayattır. Başka bir dünya, koca bir nefestir. Onların hayatımda nasıl var olacağını benim için neyi ifade ettiklerini belirleyemeyeceğim. Ama şunu söylemeliyim ki yeni insanları tanımak ve onlara hayatımda bir şans vermek beni oldukça memnun ediyor. Umarım hayatımda pişman olmam gerekecek bir şey yaşamam. Umarım hayatımda onlar için keşke demem ve hiçbir zaman onları bundan yana mutsuzluğa itmem. Her ne kadar onlarla yeni tanışmış olsak da bana o kadar yakın geliyorlar ki sanki yıllarca onlarla yaşamış ve onlarla büyümüşüm gibi. Her daim eksik kalan yanım onlarla tamamlanmış gibi. Güveniyorum onlara. Her ne olursa olsun en azından sonunda ben elimden geleni yaptım demek istiyorum. Buna inancım tam. 

Ayaklarıma eşlik eden bir çift ayakkabı beni bir yerlere sürüklüyordu. Bilincim açık, gözlerin kapalı ve başım zonkluyordu. Beynimde yaşanan işkenceler bana azap duyduruyordu. Parmağıma dolanmış olan keskin ip, parmağımın kangren olmasına sebep olurken başımda dikilmiş olan adam elindeki sopayı bana vurmaktan çekinmiyordu. Ayak sesleri gittikçe azalırken bağırış sesleri yükseliyordu.

"Lütfen... l-lütfen yapma bana bunu. Yalvarırım sana ne olur beni oraya sokma!"

Titrek ve hüzün dolu olan sesim beni güçsüz kılıyordu. Yine eski günlere geri dönüyordum. Halsiz olan bedenim ayakta duramazken parmağımdaki iple zorla çekiliyordum. Karanlık bir ormandaydım. Beni sürükleyerek bir ormana sokmuşlardı. Ensemden yediğim darbe vücudumu sızlatarak diz kapaklarımın üzerine düşmeme neden olmuştu. Yerde titreyen bedenim pes etmemi isterken, ben göz kapaklarımın kapanmamasını istemekte direniyordum. Oysa ki güçlükle kapanmamasını istediğim gözlerim bana ihanet ederek karanlığa gömülmüşlerdi.

                            

"Efendim bu o. Onu bulmakta zorlanmadım."

"Neden bu kadar acı çektirdin ona! O bize lazım ahmak!"

"Üzgünüm efendim. Ben güçlerini kazandığını düşünerek öyle hareket etmiştim."

"Ne zaman uyanacak bu kız. Güçlerine ihtiyacımız var. ÖGAL akademisi bile bulamamışken bu kızı, bizim bulmamız iyi oldu. Onlarda her ne kadar güçlü biri olsa bile bizde de bizi yenebilecek tek kişi var. Artık güç bizde."

"Evet efendim haklısınız. Hemen uyandırmalıyım."

Üzerime yaklaşan ayak sesleri beni ürkütürken aklımın bana yardım etmesini beklemeyerek kaçma fikrini göz önünde bulundurdum.

Çıplak ayaklarımla olduğum yerden hızla uzaklaşmaya başladım. Ben kaçtıkça arkamdan bana yetişmek isteyen koca bir ordu vardı. Ayaklarıma batan diken ve taşlar ayaklarımda acıya ve beraberinde akan kan, ince bir sızıya neden olurken vücudumda olan zayıf gücüm yeniden beni ele vermişti. Bu sefer arkamı döndüğümde ellerinde annem ve Alya vardı. Çakıldığım yerden zorlada olsa doğrularak ayakta durmayı başardım. Gözlerimden akan oluk oluk göz yaşları, çaresizlik...

"Ne olur onlara dokunma... istediğin benim senin. Ne olur karışma onlara."

"Bu çok erken olmadı mı? Hadi ama oyun oynuyorduk daha!"

"Sana onlara karışma dedim!"

"Ne yaparsın ha? Mesela şu küçük kızı şuracıkta öldürsem ne olur ha?"

"Y-yapma n-ne olurr?"

Alya gözümün önünde boğazından kesilen zehirli bir hançerle öldürülmüştü. Onlara son gücümle koşmaya başladım. Gözyaşlarım kendilerine yeni bir yol çizerken hıçkırıklarım bir kızın çaresizlik adındaki senfonisini çalıyordu. Hissiz olan bu yaratık ve yanındaki köpekler ise içimde yeni bir intikam doğuruyordu. Yanlarına nereden geldiğini bilmediğim hızla koşarak gidiyordum. Yaratık gözlerini yumarak içinden birkaç yabancı sözler söylüyordu. Bedenim uyuşuyordu. Ardından beynimdeki o sızı, kalbimdeki o acı, vücudumdaki titreme ve yere düşen bedenimden ise akmakta olan gözyaşım, gözlerimin bu acıya dayanmamasıyla kapanıp yanaklarımdan süzüldü. Son anda kulaklarımı dolduran şey ise annemin çığlıklarıydı.

Uykumdan nefes nefese kolumdaki acıyla çığlık atarak uyanmıştım. Yatağımın üzerindeki adamla yatağımın başlığına doğru ayaklarımı topladım ve korkuyla kaçacak yer aramaya başladım. Tam çığlığı basıyordum ki adam yanıma yaklaşarak ağzımı kapattı. Keskin kokusundan bunun Farah olduğunu anladım.

"Şşşt sakin ol benim. Korkma yanındayım."

"S-sen? N-"

Parmaklarını dudaklarıma değdirerek sakin olmamı belirtti.

"Her şeyi biliyorum. Sana acı çektirenleri, küçüklüğünden beri görmüş olduğun acı dolu kâbusları..."

Sözlerini yarıda keserek kazağımın kolunu yukarıya doğru yavaşça çekti. Parmağını acıyan yerde tutarak,

"...ve her kâbustan sonra vücudunun belirli yerlerinde izler bıraktıklarını."

"Nereden biliyorsun?"

Acımı unutmuş, Farah'ın bu olanları nereden bildiğini merak ediyordum. Beni kendisine doğru çekerek sarıldı. Görmüş olduklarımın hiçbiri ne rüyaydı ne de kâbustu. Bunlar bizzat benim acılarımdı. Küçüklüğümden beri bunları görmeye mâhkûmdum. Bir aracıydım. Peki tüm bunların sebebi neydi?

"Sana her şeyi anlatacağım ama ailen buraya gelmeden gitmeliyim."

"Hayır...bak ben kendimi bildim bileli bu saçma kâbûsları görüyorum. Hatta bu bir kâbus bile değil çünkü senin de dediğin gibi ben her uyandığımda vücudumun bir yerleri darbelerle doluyor. Dayanamıyorum tamam mı? Hiçbir şeyin bilincinde değilim ve hayatımı karartan gerçekleri bilmek mecburiyetindeyim!"

"Üzgünüm. Bak...yarın. Yarın tamam mı? Her şeyi anlatacağım söz veriyorum."

Diyerek hızla camdan atladı. Ardından odamın kapısı açıldı. İçeriye tüm aile fertlerim gelmişti. Annem yatağımın ucunda oturarak başımı okşadı. Yanaklarından süzülen yaşları ellerimle silerek ona yaklaştım ve sarılarak kokusunu içime çektim. Yanaklarına öpücükler konduruyordum.

"Korkma ben güçlü bir insanım. Biz güçlüyüz anne. Korkmuyorum ben onlardan ve bunu halladeceğime eminim. Ne olur sende bana güven. Sadece kâbus. Hem ne olabilir ki?"

Annem ne yaptığının farkına vararak kendine geldi.

"Öyle tabi ki anneciğim. Ben sadece bu aralar fazla duygusalım."

Küçüklüğümden beri gördüğüm kâbusları annem, her insanın gördüğünü, normal bir şey olduğunu söylerdi. Fakat ne bu acılara dayanabilecek kadar güçlüyüm. Ne de bu yalanlara kanacak kadar küçük bir çocuğum.

Neden bana yalan söylüyorsun anne?

Bölümler düzenlenmeye alınmıştır bilginize...

FARAH 1: UYANIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin