1

30 9 3
                                    


        Selam! Öncelikle amacım bir şaheser yazmak değil ve Wattpad de bir çok güzel eser var ama tatilimin çok boş geçmesi ve bu olayın beni eğlendirmesi sonucu yazmaya karar verdim. Umarım tatiliniz benim ki  kadar boş geçmiyordur çünkü adım gibi eminim bir ay sonra falan ben ne yaptım diye çok utanacağım. Bir şeye başladık ne diyim yani Allah utandırmasın djbdjsbdjebdh

  Hayatta bilmediğim bir sebepten dolayı çoğu istediğim şey gerçekleşmemiştir. Örneğin hep renk olarak anne tarafı, vücut tipi olarak da baba tarafına çekmek istemiştim ve hayat bana koca bir kahkaha atmıştı. Kahverengi saçlıyım ve bu diğer insanlara göre çok normal gelse bile beni acayip sinir eden bir konuydu. Yani ya siyah ol ya da sarı ol ne diye sıkıntı çıkarıyorsun anlamıyorum. Bu konuda hep Chanyeol'u kıskanırdim. O da benim gibi genellikle siyah giyinirdi ve siyah saçlarıyla harika bir uyum yakalardı. Ben siyah giyindiğimde ise saçım siyah olmaktan son anda vazgeçmiş de saçma sapan bir durum olmuş gibi dururdu.
   
  Bunun gibi birçok "gereksiz" konuyu kafama taktığım için mutsuz olduğumu  söylemişti Baekhyun. Aslında mutsuzum demem de gerçekten mutsuz olduğumdan değildi. Ama insanlara 10 yıldır depresyondan çıkamıyormuşum gibi yakınmayı severdim. Aslında çoğu zaman gülümseyen bir tip olmuşumdur. Bir Chanyeol olamam ama cidden çok gülerdim. Mesela ortada bir durum yokken dümdüz bir ifade yerine yüzümde salak bir sırıtış olurdu. Kızdığım zamanlar çok korkunç şekilde kahkaha atardım ve bir keresinde bu Baekhyun'u çok korkutmuştu, üzüldüğüm zaman da gülüyordum ki bu da çok normal karşılanımıyordu çünkü önce yüzümde salak bir gülümseme olur sonra yavaşça gözlerim dolardı. İşte o an fırtına öncesi sessizlik anıydı. Daha sonra ise kıyamet kopardı. Bağırarak ağlardım ki bu en çok kitap okurken başıma gelirdi. Eğer ağladığım ortamda ayna varsa daha şiddetli ağlardım çünkü cidden bu kadar çirkin bir ağlama olamazdı. Gözyaşlarım adeta birer Niagara şelalesi olur , ağzımı asla kapatamazdım. Burnum... Kırmızı ıslak bişey olurdu ve bu ıslaklıktan ağzım ve tişörtümün kolları da nasibini alırdı çünkü birisi bana peçete verene kadar en kullanışlı şey tişörtüm olurdu.

  Yeni okulumda yaklaşık 1 dönem geçirmiştim ki bu bir dönemi yaşarken ne kadar boş olduğunu düşünsem de şimdi geriye baktığımda ne güzel günlerin değerini bilmemişim diyorum çünkü o zamanlar sınavlar yoktu. Okulun kapanmasına 2 hafta kalmıştı ve bu iki haftanın ilk haftası ful sınav olacaktık. Bu beni ve Chanyeol'ü kahrediyordu. Baekhyun bize göre daha rahattı ve bizim bu hallerimiz onun sabrını bayağı zorluyordu. "Günde iki sınav diyor Baek... Sanırım ağlayacağım." Chanyeol'un bu sözü sanırım Chanyeol benim aklımı okuyor diye düşünmeme neden olmuştu çünkü günlerdir aklımdan başka bir şey geçmiyordu. "Bakın hafta sonuna daha üç gün var. Çalışmaya şimdiden başlasanız en az 5 gün. Biraz motive olun." İşe yaramıyor Baek... Bu sözler benim bu hüznümü içimden söküp çıkaracak kadar iyi değil. Bunları Baekhyun'un yüzüne de söylemek isterdim ama o an ki şokla inme inmiş olmalıydı. Ağzımı açıp hiçbir cümle kuramıyordum. Chanyeol "Hadi Sehun kalk, eve gidelim" demişti ve ben de ayaklanmıştım. Bu eylemle ne kadar gerizekalı olduğumuzu anlayabilirdiniz çünkü sınavdan korkup etüte kalmıyorduk. Baekhyun'dan da bunlar adam olmaz tarzında bir baş sallaması kazanmıştık ve Chanyeol vıcık vıcık bir şekilde sevgilisine ben ise gayet insancıl bir şekilde Baekhyun'a veda ettikten sonra okuldan çıkmıştık. İkimizin de ders çalışmaması gibi haklı durumları vardı aslında. Mesela ben geçen sene öküz gibi çalışmıştım ki bence bu tüm yaşamım için yeter de artardı. Kapasiteyi zorlamaya gerek yoktu. Chanyeol ise çalışmak istemiyordu ki bundan daha mantıklı bir açıklama göremiyordum.

  "Yürüyerek gidelim" demişti ve ben de ayak uydurmuştum. Kendine yakın gördüğün biriyle hiç konuşmadan yürümek bence çok huzur verici bir şeydi ki bunu Chanyeol ile yapacağımı hiç düşünmemiştim çünkü hiç susmuyordu. Gelecek sınav haftası ikimizi de sessizleştirmişti. Yaklaşık 10 dakika bu şekilde yürümüştük. Bu süre ikimiz için de yeterli gelmiş olmalı diye düşünüp sonunda konuşmaya başlamıştım. "Chan..." Beni dinlediğini yüzünü benden yana çevirerek belli etmişti. " Kırmızı ışıkta geçelim mi? Belki araba çarpar da kolumuz falan kırılır, sınavlara girmeyiz" Yüzünde bir gülümseme oluşmuştu ki benim de oluşmuştu. " Ya ölürsek?". Ona çok havalı bir bakış atıp -atmaya çalışıp-
"Ölüm dediğin nedir gülüm, ben senin için ya-" ve kahkaha tufanı kopmuştu. Chanyeol resmen sokakta andırıyordu ve benim ondan eksik yanım yoktu. Gözümüzden yaş gelmişti ve bazı insanlar bize ters ters bakıyordu ama o an onları takamayacak kadar gülüyorduk. Ve o an Tanrı "Bu kadar mutluluk buna yeter." demiş olmalıydı ki karşıda bize doğru gelen bir Kai vardı. O an tüm gülme isteğim yok olmuş, bir yerlerim tutuşmuştu. Çok sert bir şekilde Chanyeol'u sarsıyordum kendini toparlasın diye ama hayvan hala gülüyordu. Kai'nin bize doğru geldiği çok belliydi çünkü yüzünde hınzır bir gülüş vardı. Ben her adımında daha da rezil olduğumu hissediyorum ve en sonunda patlayıp "Kai geliyor!" Diye bağırmıştım. Chanyeol birden bire ciddileşmişti ve onun olduğu tarafa bakmıştı. Bende istemeden o yöne baktığımda kaşlarının çatık olduğunu görmüştüm. Büyük ihtimalle beni duymuştu ve bu çocuk da kim diye düşünüyor olmalıydı. Chanyeol için geldiği her halden belliydi çünkü çok yakın arkadaşlardı. Bu aslında garip bir durumdu çünkü Chanyeol en çok ben, Baekhyun ve Kai ile takılırdı. Hatta Chan ve Kai en yakın arkadaşlardı. Baekhyun'da Chan kadar olmasa da Kai ile anlaşırdı. Benim bu dörtlü de yerim Baekhyun'un en yakın arkadaşı olmaktı sanırım çünkü Kai çok sosyal biri olmasına rağmen hiç benimle tanışma ihtiyacı hissetmemişti.

"Sehun sakin ol tamam mı? Bak sakın normal halin gibi davranma , insan olmaya çalış. Bak çok zor biliyorum ama yaparsın sen koçum benim."

"Chan lütfen sus bak geriliyorum."

"Tamam geliyo- Aaaa, Selam Kai! Bak sen şu işe ya nasıl da karşılaştık kankam benim."

Kai bu gayet "sıradan" karşılama sonucunda yine o hınzır gülümsemeyi takınmıştı. Kısa bir selam verdikten sonra basketbol takımı hakkında konuşmaya başlamışlardı ve sağolsun Chan de Kai de beni konuşmaya almak için hiçbir çaba sarf etmiyordu. Tamam bazı insanlar kalas olabilirdi ama bu isteyerek gerçekleşmiyordu. İçimden Chanyeol'u boğarak öldürüyordum ki Chanyeol ona işkence çektirerek öldürmek istememi sağlayan o cümleyi kurdu. " O zaman bir kafeye geçelim. Sehun sen de kusura bakma bugün bensiz eve git." Kai yanımıza geldiğinden beri çivi gibi hiçbir şey yapmadan durmam yetmezmiş gibi bir de velet gibi eve yollanıyordum. Kısa bir kafa sallaması ile onaylayıp yola koyuldum ki Chanyeol "Evin o tarafta değil." demişti. Hepimiz Chanyeol'un lanet olası bir pislik olduğunu çoktan kavramıştık. Ben de salak gibi yön değiştirmiştim. Keşke eve gitmiyorum falan deseydim ama yok işte o beyin Kai nin yanında çalışır mı? Sonuç olarak Kai ile fiziksel olarak en yakın olduğumuz anda hiç takılmamış, sesim çıkmamış ve rezil olmuştum.

Not: Çok gereksiz uzatmışım ve bölümde hiçbir moment olamamış ama çok zaman aldı. Bu yüzden silemem. Sorry jsbsjsbdj

SeKai'mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin