Part-6

1.2K 88 13
                                    

HARUN...

Günlerdir kafayı yiyordum. Yaptığım tek bir hata yüzünden kaybetmiştim onu. Halbuki ben o anın etkisiyle dona kalmıştım sadece sonrasında dank ettiğimde naptıysam yaptım ama cok geçti. Gitmişti.. Bende koştum peşinden bulamadım. Her gecen dakika yüreğimdeki sıkıntı artıyordu. Her sokaga her apartmana baktım ama lanet olsun ki kaçırmıştım elimden. Günlerdir gözüme uyku dahi girmiyordu. Gözlerim şişmiş ve kanlanmıştı. Adeta 3 günde çökmüştüm. Tekrar aramak için cıktım yollara. Tek hayalim onu bulup kollarımın arasına almaktı. Başka hicbirşey istemiyordum suanda. Ölümüne korkuyordum onun zarar görmesinden. Hızlı adımlarla etrafı dolaşıyordum gitmediğim yerlere gidip emin olmak istiyordum. Girmediğim parklardan birine girdiğimde gördüm onu. Karşımda tüm güzelliğiyle pasaklılığıyla duruyordu. Ne kadar kirlenmişti ? Zayıflamış mıydı? Yoksa bana mı öyle geliyordu? Bankın üzerinde uzanıyordu 3 gününü bu halde geçirmemiştir değil mi ama? Agır hareketlerle kalkıp yüzünü benden tarafa döndürdü. Beni görmenin verdiği şokla bakakaldı yuzume.
"Sonunda buldum seni edam" diyebildim anca bunlar dökülebildi dudaklarımdan. Koşarak yanına gidip saniyeler içinde kollarımın arasına aldım. Geri çekilmek istese de izin vermedim. Veremezdim.
"Çok korktum güzelim. Sana birşey olcak diye çok korktum" diye fısıldadım kulağına. Ufak ufak öpüyor hasret gidermeye calısıyordum. Ne ara bu kadar bağlanmıştım ona? Boş anımdan faydalanarak çıktı kollarımın arasından.
"Uzak dur benden" dedi titrek sesiyle.
"Duramam eda hadi eve gidelim"
"Sen ne sacmalıyorsun. Uzak dur benden çık hayatımdan"
"Eda kızdırma beni düş önüme gidiyoruz"
"Seni dağ ayısı! gelmiyorum işte kendin defol git"
"Sabrımı taşırıyosun ama bebeğim hadi artık"
"Gelmicem"
"Geliceksin"
"Gelmicem"
"Çok konuşuyorsun" diyerek bileğine yapıştım. Sürüklüyordum ama umurumda değildi. Onu burada bırakamazdım sonuçta.
"Harun canım yanıyo" dedi yine titrek sesiyle. Bileğini bırakıp elimi beline doladım. Yine zoraki bir şekilde arabaya bindirdim inatçı keçimi. Hic konuşmadı yol boyunca. Onun suskunluğu içimi acıtıyordu...

EDA...

Konuşmıcaktım iste. O dag ayısıyıla konuşmıcaktım. Nereye götürürse götürsün konuşmıcaktım.

Eve geldiğimizi fark ettiğimde onu beklemeden indim arabadan ve direkt eve ilerledim. İçeri girdiğimizde odama yönelmiştim ki tuttu yine o hayvan gücüyle morarttığı bileğimi.
"Birşeyler yemelisin"
"Canım istemiyor"
"Sana yemek hazırlayacağım" dedi umursamayarak.
"Kendim hallederim. " Dedim sinirle ve odama yöneldim. Ondan hicbirsey istemiyordum. Kendi işimi kendim halledebilirdim değil mi ama? Mutfaga yönelip ekmek arası birşeyler yaptım kendime. Ayak üstü iki lokma bisey yemiştim. Zaten canım istemiyordu hic birşey. Yorgun argın bir şekilde yöneldim odama. Harunla kalmak iatemiyordum. Merti görmek istemiyordum. Buradan uzaklaşmak istiyordum. Kendi kazdığım kuyuya düşmüştüm sanki. Merte yakın olmak icin nelere katlanıyordum böyle. Kapım tıklatıldığında huzursuzca kıpırdadım yerimden. Gelenin kim olduğunu biliyordum. Sadece biraz tedirgindim sanırım.

"Eda konuşabilir miyiz?"
"Hayır"
"Eda lütfen beni bir dinle"
"Neyi dinlicem harun? Kardeşin olacak o kadın beni yerden yere vururken nasıl suskun kaldığını mı? ben o halde oradan çıkarken yanımda gelmediğini mi? neyi acıklayacaksın ki?"
"Bak ben sadece şoktaydım. Böyle birşey beklemiyordum kesinlikle. Ne diyeceğimi ne yapacağımı şaşırdım. Anla biraz beni"
"Pardon da nesini anlamalıyım? Kızıp gittiğim icin ben mi suçluyum şimdi. Neyse harun konuştukca batıyorsun. Beni yanlız bıraz " sinirlenmistim. Aptal ne sanıyordu ki ' aaa tamam haruncum o orospu kardesinin ağzıma sıcması hic sorun değil' dememi mi bekliyordu Acaba! üzgunum harun bey! Kapıya dogru ulaştığında nereden geldiğini bilmediğim cesaretle
" En kısa zamanda kendime ev ayarlayacağım. Sizden uzak bir yerde yaşayacağım" dedim.
O ise sadece acı acı gülümseyip çıktı odadan.

Kimseyle konuşamıyordum. Tek yoldaşım defterler olmuştu. Masanın üzerinden buz mavisi kaptı olan defteri aldım elime.

'Yoruldum. Kimseyle konuşamamaktan herşeyi içimde yaşamaktan yoruldum. Gördüğüm muamele canımı yakıyor. Kimse tarafından sevilmemek deger görmemek yüreğimi acıtıyor. Mert. Herşeyin başı o lanet herif. Neden onu hala seviyordum ki? O o kadını bana tercih etmişti. Bunu bile bile neden ona hala deger veriyordum. Neden onun için bu oyunu sürdüyordum?'

Harunun bana seslenmesiyle defterden kaldırdım başımı. Salona dogru ilerlediğimde
" Mert ve gülşah gelicek" dedi sıkıntıyla.
" Tamam ben odamdayım rahatsız etmem sizi"
"Hayır guzelim sende yanımızda olcaksın benimle olacaksın herkes kabullenecek seni"
"Neyi kabullecek harun? Biz seninle sevgili falan degılız farkındasın değil mi?"
" Onların yanındada bunu yapma olur mu? sadece yanımda ol göstermelikte olsa yanımda ol lütfen. Baska bisey istemiyorum senden."
"Ama.."
"Lütfen eda. Bu kadarını yap barı. Onlar gittikten sonra eski haline dönersin" cevap verme fırsatım olmadan kapı calmıştı. O lanet orospunun sesi dagılmıştı salona. Iyk. Karga sesli orospu!

"Aaa eda hanımda buradaymış"
Bu kadının cumlelerinden korkuyordum. Kendimi tek sıgınak olarak gördüğüm harunun kollarına attım. Beni kolları arasına alırken kardesine ölümcül bakışlar atmayıda ihmal etmiyordu.
"Gecen gece icin edadan özür dile gülşah" dedi sakince.
" Ah ne saçmalıyorsun abicim"
"Gerek yok harun uzatmayalım lütfen" diyebildim.
"Hayır sevgilim kimse senin hakkında bu şekilde konuşamaz buna izin vermem ben. O yüzden şimdi hemen özür dileyecek. Yoksa.."
"Yoksa ne abi?"
"Yoksa kardeşim bir abin olduğunu unutur hayatına bir başına devam edersin." Gülşah üzüntüyle baktı abisinin gözüne.
"Bunu unutmicam abi. " Dedi harunun gözlerini icine bakarken. Gözleri beni bulduğunda sessizce "özür dilerim" dedi.
"Duyamadım ne dedin?" dedi küstahca harun. Şaşırmıştım kardeşini bu denli küçük düşürmesinde şaşıyordum.
"Özür dilerim"
"Anlamıyorum gülşah. Sen anlıyor musun sevgilim ne diyor"
"Harun uzatmayalım sorun cıksın istemiyorum" dedim fısıltıyla.
"Özür dilerim eda!" dedi sinirle kadın.
" Güzel. Peki sevgilim sen affediyor musun onu"
gülşah sinirden kızarmayıda gecin morarmaya başlamıştı resmen.
" Tamam harun sorun yok affettim" diyebildim. Yine de bir kadının karşımda bu kadar küçülmesini istemezdim ben onun gibi değildim.
"Tamam hadi şimdi bahceye gecelim" dedi harun tüm otoriterliğini koruyarak. Elimi elleri arasına hapsetmis onunla birlikte ilerliyrdum. O an aklıma mert geldi. Eve geldiğinden beri hic yuzune bakmamıştım. Kafamı dikkatlıce ondan tarafa cevirdiğimde çatık kaşlarla bizi izliyordu. Umursamadım. Umursamamalıydım.

Onlar muhabbet ederken ben ortamdan uzaklaşmak için ayağa kalktım. Harun sorgular bakışlarını üzerime dikmişti çoktan.
"Ben içecek birşeyler getiriyim" dedim ve içeri yöneldim. Mutfaga girdiğimde zar zor tutundum tezgaha. Merti o kadınla görmek canımı yakıyordu. Bana davrandığı gibi hatta daha fazlasını o kadına sergiliyordu.! Sinirle bardakları teker teker çıkarmaya başladım. Suyun ısınması için de beklemeye başladım.

Birisi belime sarıldığında bunun harun olduğunu anlamıştım.
"Harun uzaklaş" dedim gülerek.
"Demek onunla bu kadar yakın olabiliyorsun"dedi. Mert! tanrım bir hışımla geri dönmüştüm. O ise bir adım anca gerilemişti ama hala dibimde duruyordu.
"İçeri geç mert yanlıs anlaşılacak" diyebildim.
"Umurumda değil. Lanet olsun o herifle bu kadar yakın olmanı istemiyorum. " Dedi sinirle. Sesini yükselttiğinin farkında bile değildi.
"Duyacaklar sussana" dedim bende aynı sinirle.
Hızla dudaklarıma kapanan dudakları engelleyemedim. Sertçe öpüyordu beni. Birşey hissediyor muydum? Bilmiyorum. Geri çekildiğinde
"Sen benimsin anladın mı. Bunu o lanet kafana sok! kimseye yakın olamazsın kimseye sarılamazsın kimseyi öpemezsin!bunların hepsi benim. Sen benimsin unutma!" diyerek çıktı mutfaktan. Arkasında yıkık dökük bir Eda bıraktığının farkında değildi...

EVET ARKADASLAR YENİ BİR BÖLÜMLE KARŞINIZDAYIM. YORUMLARINIZI FAZLASIYLA MERAK EDİYORUM. YORUM VE VOTELERİNİZİ EKSİK ETMEYİN :)

PİŞMANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin