Yazar ablanız konuşuyor gari...
"sevgili okur,
Kitabıma hoşgeldin. Her kitap bir şansı hak eder, Kitabıma bu şansı verir misin? " sizleri çoooook seveceğim gariiiiii...
😘 😘 😘 😘 😘 😘 😘 😘 😘 😘 😘 😘Güneş doğmaya başlamıştı. Elimdeki matematik kitabını yan tarafımdaki sehpaya bırakıp yumruk yaptığım ellerimle gözlerimi ovuşturdum. Üzerimdeki yorganı ayaklarımla iterek yatağımın yanındaki beyaz terlikleri ayağıma geçirip doğruldum. Odamın aralık kapısından geçip koridorun sonundaki banyoya girip elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Temiz bir havlu ile kurulanıp mutfağa yöneldim. Henüz saat 05:30 olduğu için herkes uyuyordu. Demliğe su koyup kaynamaya bıraktım ve kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Kızaran sosisleri de masaya koyup ellerimi yıkayıp kurulduktan sonra odama gidip üzerime bir hırka alıp çıkış kapısının yanındaki dolaptan çantamı ve anahtarımı alıp evden çıktım. Yeni taşıdığımız evimiz dört katlı beyaz bir binanın ikinci katıydı. Bundan önceki evimizden bin kat daha iyiydi. Annem burada çok iyi bir iş bulmuştu bu nedenle daha rahat bir hayata kavuşmuştuk. Şehir değişince mecburen okulumda değişmişti. Buna üzülmüyorum. Çünkü orada pek sevilmiyordum. Onca zenginin arasında burslu olmak kadar kötü bir şey olamazdı benim için. Bu şehri çok sevmiştim. İstanbul'un büyüklüğü gözümü korkutsada güzelliği herşeye değerdi. Taşındığımız mahalle denize çok yakındı bu nedenle buram buram deniz kokuyordu. Tabi sabaha karşı biraz estiği için azıcık üşüyorum.
Bize bir sokak aşağıda kalan fırın sonunda görünmüştü. Açıkçası sabaha karşı etraf biraz tenha olunca ister istemez biraz ürküyordum. Adımlarımı hızlandırıp mis gibi ekmek kokan fırının kapısını iterek açıp içeri girdim. Dışarısının soğuğuna rağmen burası sıcacıktı. İki ekmek ve birkaç tane peynirli poğaça alıp eve yöneldim. Sonunda eve geldiğimde anahtarımla kapıyı açıp içeri girdim ama buna o anda pişman oldum. Annem ve ablam yine sabahın köründe kavga ediyorlardı. Sıkıntıyla oflayıp içeri girdim.
Elimdekileri yere bırakıp ayakkabılarımı çıkarmak için yere eğilmiştim ki " yeter artık ben azarlanma yaşımı çoktan geçtim anne! Ya beni bir rahat bırak artık, bir nefes aldır ya!!" yerdeki ekmekleri alıp mutfağa geçtim.
" demek artık azarlanma yaşını geçtin ha öyle mi Hayel Hanım? Kızım ben senin annenim annen! İstersen yüz yaşına gel bu gerçek değişmeyecek."
Ablam annemi takmayarak yemek masasının yanına bıraktığı sırt çantasını hışımla alarak hızlı ve öfkeli adımlarla çıkışa yöneldi tabi annemde peşinden.
"Bak hiç dinliyor mu beni! Kızım yemek yemeden nereye!? " ablam arkasını dönmeden ayakkabılarını giyerken" sanki çokta umrunda! " annem ellerini beline koyarak" kız kime diyorum! " kavga ablamın kapıyı tüm gücüyle çarpıp çıkmasıyla son bulmuştu. Annem sinirden elleri titrerken söylene söylene mutfağa girip sertçe bir sandalye çekip oturdu. O sırada nihayet beni fark edip ağzına attığı zeytini çiğnerken" kızım sen ne diye ayakta dikiliyorsun oturup yemeğini yesene! " diye çıkıştı bana. Harika ya bir bana çatmadığı kalmıştı sabah sabah.***
Annemin söylenmeleri eşliğinde yediğim lokmalar boğazıma dizile dizile kahvaltı edip odama attım kendimi. Ablamın dün alıp getirdiği okul formamı giyinip saçlarımı tarayıp at kuyruğu yaptım. Saçlarım uzun olduğu için yakışıyordu bana. Formam lacivert lakos ve lacivert etekten oluşuyordu. Etek dizlerimin dört parmak üstünde bitiyordu. Aynada kendimi son kez kontrol edip yatağımın üzerindeki sırt çantamı alıp odamın kapısını kapatarak mutfakta bulaşık yıkayan anneme seslendim" anne ben çıkıyorum! " ellerinde köpükle yanıma gelip kaşları çatık bir şekilde" Rüya bugün işten geç gelebilirim. Anahtarını almayı unutma. O ablanada söyle gecikmesin." ayakkabılarımı giyerken başımı sallayıp "tamam anne söylerim." kapının kolunu kavrayıp çıkacakken annemin seslenmesiyle durdum "Rüya senin için para bıraktım oraya al onu." ardından kafasını çıkarıp bıkkın bir ifadeyle " bulaşık makinası aldıktan sonra harçlığına zam yapacağım kızım, o zamana kadar azıcık dişini sık. Ah o ablan olacak kız sözümü dinleyip şöyle zengin biriyle evlense bunlara gerek kalmazdı!Şu ellerimin haline bak buruş buruş oldu bulaşık deterjanı yüzünden. " annemin yakınmalarına aldırmayıp arkamda duran ufak çekmeceli masanın üzerindeki süs tabağının içinde duran yirmiliği alıp bir yandanda" anne kızın üzerine biraz fazla gitmiyor musun? "dedim hay demez olaydım. Açtı ağzını yumdu gözünü. Kendime lanet edip hızla çıktım evden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON NEFESİMDE İSMİN
General FictionGüzel bir kitap arıyorsan doğru adrestesin... 😘 😘 😘 😘 😘 😘 😘 😘 😘 😘 😘 😘