***
Kokular ve bakışlar gerçekten unutulmuyordu, bunu anneannemin tıpkı küçükken bana baktığı gibi şimdi de şefkatle baktığında anlamıştım.
Urazla birlikte adrese gelmiştik, heyecanla kapıyı tıkladığımda saniyeler sonra onu görmüştüm. Yaşı ilerlemişti, beni tanıması zaten imkan ötesiydi. Gözlerindeki soru işaretleriyle kapısında dikilen iki gence bakıyordu, kim olduğumuzu anlamaya çalışıyor gibiydi.
"Buyurun, kime bakmıştınız?" ses tonu çok hoştu, saatlerce konuşsa dinlenilecek cinstendi. Yumuşaktı, aksanlıydı. O kadar heyecanlanmıştım ki ellerim titriyordu, bu nasıl bir geceydi böyle?
"Anneanneme, onu ziyaret etmeye geldim" dediklerimden pek bir şey anlamamış gibi suratıma bakıyordu, kendimi tanıtmam lazımdı. Beni hatırlamamış olmasına şaşırmamalıydım, sonuçta uzun yıllar olmuştu birbirimizi görmeyeli, değişmiş olmalıydım.
"Sana geldim, anneanne" işte o an anlamıştı, gözlerinden şaşırdığı çok belli oluyordu. Beni baştan aşağı inceledikten sonra gözlerinde biriken yaşlar çenesine doğru süzülmeye başladı. Elini kaldırıp yavaşça yüzüme yaklaştırdı ve saçlarıma dokundu. Teyzem hep saçlarımın yumuşaklığını ve şeklini annemden aldığımı söylerdi, saçlarımı tararken. Aklıma düşmesiyle buruk bir gülümseme belirdi dudaklarımda, Uraz'a söz vermesem çoktan ağlamıştım.
"Ne kadar da büyümüşsün sen öyle, tanıyamadım. Güzel kızım, affet beni. Maşallah sana, çok güzel bir genç kız olmuşsun" gülümseyerek sağ eline uzandım ve öptüm. Bunu eniştem öğretmişti, senden yaşça büyük birine saygını ve sevgini göstermek için yapılır demişti.
"Hadi geç yavrum içeri, bu kılıkla donacaksın" kafamı sallayarak içeriye adımımı attım, eski ev olduğundan sesler çıkmıştı. Arkama dönüp Uraz'a baktım, biraz ilerideki kediyi izliyordu.
"Uraz, gel hadi" tam itiraz edecekti ki anneannem ondan önce davrandı konuşmak için.
"Ağzını açma da içeri gir, evi soğutuyorsun" aksanı komikti, kıkırdadım. Uraz'a biraz emrivaki yapmış gibi olmuştu ama bana yardım etmek için o kadar yol gelmişti sonuçta.
"Rahatsız etmeyeyim sizi, efendim" dediğinde anneannem elini beline koydu ve azarlar vaziyete geçti.
"Misafirin rahatsızlığı olmaz, geç hadi geç" Uraz da içeri girdiğinde anneannem kapıyı kapattı. Birlikte ayakkabılarımızı çıkardık ve anneannemin gösterdiği yere doğru ilerlemeye başladık. Anneannem içeri girdiğinde Uraz'ın koluna dokunarak onu durdurdum.
"Teşekkür ederim yeniden, her şey için" teşekkürüme karşın sadece gülümsemekle yetindi ve anneannemin girdiği odaya geçti. Gülerek ben de peşlerinden gittim, sobanın ısıttığı normal bir köy eviydi. Daha önce pek görmemiştim ama diğer evlerden pek bir farkı yoktu. Anneannemle birlikte koltuğa oturduğumuzda dayanamayıp ona sarıldım, bu kadar beklemem bile saçmaydı. O da bana sıkıca sarılıp karşılık verdiğinde gözlerim dolmuştu, ağlamamak için yukarıya bakmaya çalıştım.
"Ne kadar özlemişim seni, anlatamam. Neredeydin bunca zaman kızım, Alp'im hep geldi ama sen o kadar yıl neyi bekledin?" abim aklıma düşünce dudaklarımı ısırmaya başladım. Geç olmadan burada olduğumu haber versem iyi olacaktı.
"Anca fırsat oldu, özür dilerim" dolu gözlerinin içindeki şefkat sıcacıktı, aklıma çocukluğumu getirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
petrichor | ANI SERİSİ •TAMAMLANDI•
Teen Fiction"Ona her baktığımda, sanki daha önce alevlerin arasındaymışım da bir bakışı içimdeki ateşe yağmur yağdırmış gibiydi." *** "Ödül müsün, ceza mı? Seni her gördüğümde tam buram, sönmüş bir külün alevlenmesi gibi coşuyor" titreyen ellerini yumruk yapıp...