Selamünaleyküm hayırlı işler yukarı Ulaşın spotifiy'de son dinlediği müziklerin arasından bir şarkı koyuyorum.
Şarkıyı dinleyerek okuyun lütfen,(yani söylediğim yerde) tşk🖤
(Birtek youtube bağlantısı olduğundan şarkıyı youtube bağlantısından koyucam)
Nefes'in Ağzından (3 Hafta Sonra):
Yokluğu bir kağıt kesiği gibi canımı yakıyordu, düşlerimden çıkmıyordu, kulağımdan sesi, tenime dokunuş hissi, Nefesiydi en çokta arzuladığım. Nefesinin, nefesime karışması ve çakmak çakmak bakması. Haftalar olmuştu onu görmeyeli. Ve hergünüm işgence! o anlatılanlar tekrar - tekrar beynimde oynatılıyordu, istemsizce. Ve duygularım yine, yeniden aynı şekilde tekrarlanıyordu.Biliyordum, deli gibi görmek istiyordu beni. Sanki ben görmek istemiyorum, ama elimde değildi dediğim gibi, ne kadar aşık olsamda, ne kadar görmek istesemde onu. Çoktan herşeyin farkına varmıştım. Biliyorum, burda kalma kararı almıştım. Ama bunu bir anlık hevesle almışım, Bunuda farkettim.
'Bir acının hatırası, bir mutluluğun hatırasından daha çok can yakar' diye duymuştum bir yerde, doğruymuş! dizimde sızlayan yara bile hiçbirzaman canımın ne kadar yandığını veya ne kadar kanadığını değilde. O yaranın neden ve kimin yüzünden olduğunu hatırlatacaktı.Ve ben bunu her hatırladığımda dahada kahrolmaya mahkum olacağım, ruhum burda olsada, aklım kilometrelerce uzağa ışınlanmak isteyecek.
İç sesim bana günlerdir 'kendi yarattığı girdabın içinde ancak bir aptal kaybolabilir diye beynimin her zerresine yankılıyordu. Ne yazıkki oda doğru. Ben gözümün önündeki yalanı bile göremeyecek kadar kördüm. Ve uyandım sandım. Bilmem kaç kez toprağın ardına girmek istedim, O yalan, yalan olmasada bana söylenmeyen bir GERÇEKTİ. Ve bu canımı dahada çok yakıyordu, bilmem kaç kez çürümüş bir ten olmak istedim.
Oturduğum yatağa yavaşça uzandım, ve gözlerimi tavana diktim. Kapamadım, kapatamazdım, çünkü onları el - ele tutuşurken, birbirlerinin gövdelerini kavrarken, kayıksız yüzlerle gülerken, sevgiyi kesin ve yalansız yaşadıklarını görmekten, onun saçlarını tıpkı benim gibi parmaklarının arasına alarak tararken görmekten korkuyordum.Hoş, günlerdir bu yüzden uyku uyumuyordum ya! onun yerine aya bakıyordu, ve unutmaya çalışmama rağmen yinede 'belki beni severken, onuda seviyordur, onu özlüyordur belki' diyerek kendimle çelişiyordum.
Ona binlerce kere ben değil, kalbim kırılıyordu, neden söylemedi? hala onu sevdiğini anlamamamı sağlamak içinmi? öyle olsa bile bu bir ayrılık değil, vazgeçişti. Onun yaptığı şeyle değil, benim buraya gelme amacımı farketmemle vazgeçtim, biliyorum onu unutmak ölüm olacaktı, ama ben onu değil bu olayı unutmaya çalışacaktım. Çünkü ne zaman aklımın bir köşesine ilişse vücudumu bir huzursuzluk kuşatıyordu. Ve en önemliside gelecek anılarımda bu huzursuzluk dahada vücudumu ele geçirecek diye korkuyordum. Bir hoşnutluk daha, verdiği nefesin vücuduma nüfus etme ihtimalini düşlemekle dahada hayata tutunacağım, işte yaşamak böyle güzel olucak, böyle vazgeçilmez.
Nefes Flashback:
Tahir ömer amcaya sarıldıktan sonra koşar adımlarla bende gidip ömer amcaya sarıldım. Ve şaşkınlık kaplayan yüzümle.
''Ömer amca? senin burda ne işin var?, mustafa abi sen nerden öğrendin burayı?, Yangazlar siz nasıl-'' kendi sözümü kestim. Ömer amca sıkıntıyla Tahire, ardından Mustafa abiye baktı. Mustafa abi burukça dudağını büzüp ''Anlatmadık'' dedi. ''Neyi?'' dedim deli gibi meraklı bakışlarımla herkezin yüzüne bakarken. Tahirin yüzü asılıp ağlamaklı olunca durumu biraz kavradım. ''Yoksa konu o kızmı?'' dedim hala merakla bakarken, gözlerim istemsizce yine dolmuştu. Ömer amca gözlerini sıkıca kapatıp kafa salladı. elimi kaldırdım ve baş parmağımla durmasını işaret ettim ve yere bakarak gözyaşlarımı gizlemeye çalıştım, ''Lütfen, evde konuşalım ne olduğunu'' dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevdamısın Sen?
RandomTenim törpülenmiş gibi hissiz, ama teninin yumuşaklığı hafızamda. Kokun az önce yastığından başını kaldırmışçasına taze burnumda. Ve tadı dilimin ucunda dudaklarının, ne yesem, ne içsem, ne çeksem geçmiyor. Unutulmaktan korkar gibi saklanmış. Yutkun...