İki kız kardeşin savaşı
Buray kendini çift kişilik bir koltuk takımına bırakırken Karan ise diğer geniş koltukta oturmaya devam ediyordu. Bense dikili taş misali nereye oturmam gerektiğini düşünüyordum. Ama her iki bakışında sahibi neden ayakta duruyorsun poziyosyonu alarak yanlarını işaret etmişlerdi. Gerginlik şuan için yaşadığım en büyük sorunlardan biri olabilirdi. İkisi arasında bir tercih yapmam gerektiği hissini göz ardı ederek kendimi köşede duran bir sandalyeye bıraktığımda hafifçe geri yatmasıyla sarsıntının verdiği etki nedeniyle oturduğum yerde doğrularak incelemeye başladım.
Onlara "Bu sallanan sandalyede nereden çıktı?" dememin ardından Lema'yı ilk kez gördüğüm rüya zihnimde canlanmıştı. Oturduğum yerden korkuyla kalkmamla o rüya ve sandalye arasında zamanın farklı izlerini fark edebilmiştim. Ama yinede böyle bir benzerlik ve burada bulunuyor olmasının nedenini çözemiyordum.
Buray lafa başlayarak "İki gün önce ben getirmiştim. Hatırlamıyor musun?" diye sorduğunda gerginlikten kasılan omuzlarımı serbest bırakarak rahat bir nefes alabildim. Ona "Unutmuşum.." dediğimde kendimi koltuklardan birine bırakarak Buray'a baktığımda irileşmiş bakışlarıyla karşılaştım. Başımı yan tarafa çevirmem ile bakışlarının sebebinin Karan'ın yanında oturmam olduğunu anlaya bilmiştim. Ayağa kalkarak "Soğuk bir şeyler getirsem iyi olur." diyerek kısa bir süreliğine olsa da bu ortamdan uzaklaşa bilmiştim.
Bardaklara döktüğüm içecekleri tepsiye koyarak elime aldığımda arkamı dönmemle iki ruh ile aynı anda karşılaştım. Bu gece son ruhun kaybolmasının hemen ardından başka bir ruh ya da bir çift ruh görmeyi ummuyor olmamla elimden tepsinin düşmesi ile küçük mutfakta büyük bir gürültü kopmuştu.
Bu sefer ki iki ruh tamamen ıslak vaziyette gibiydiler saçlarından ve etek uçlarından akan su seslerinin çıkarttığı damlayı dahi duyabiliyordum. Zaman yavaş bir moda alınmış gibi hareket ediyordum. İki ruh ise zamandan bağımsızca hareket ederek etrafımda dolaşıyorlardı.
"Vakit yaklaşıyor ve kayıp ruhların fazla zamanı kalmadı." iki ruhunda aynı anda tekrarladıkları sözler uyarıldığımın bir işaretiydi. İkisininde ortadan kaybolmasıyla bir adım önümde bulunan parçalanmış bardakların üzerine düşmek üzereyken kendimi güçlü kollar arasında bulmuştum. Bu kişinin Karan olduğunu bilmemek imkansızdı. Parfümün tanıdık kokusu ve kolları arasında olmak..
İlk kez korkuyla titreyen ellerime baktığımda artık yalnız olduğumun farkına vardım. "Beni koruyacak hiç kimsem yok artık! Hiç kimse yok! Bende onlardan birine dönüşmek üzereyim." dediğimde Karan kolları arasında hafifçe beni serbest bırakarak "Ne demek istiyorsun?" diye sormuştu.
Bu gece huzura ayrılan ruhun dediklerini hatırlayarak "Ben on üçüncü kayıp ruhum! Lema'nın ruhunun son parçasına sahip olan kişiyim." dediğimde başımı geri atarak yüzüne bakmak istediğimde kapı eşiğinde duran Buray'ın yüzünde beliren ifade şaşkınlık ve kızgınlık dolu gibiydi. Bakışlarını bana çevirdiğinde ifadesini değiştirerek yanıma gelmiş ve beni kolumdan tutarak Karan'ın kollarından uzaklaştırmıştı.
Yüzümde acı bir ifadeyle "Buray canımı acıtıyorsun!" dediğimde gözlerini Karan'a dikerek büyük bir öfkeyle bakmaya başlamıştı. Ufak bir kıskançlıktan çok sanki öfkenin ve nefretin bakışlarıydı. Karan gözlerini kısarak onu baştan aşağı süzdüğünde çenesinin kasıldığını buradan görebiliyordum. Buray'a "Bu kızgınlığının sebebi de ne?!" diye sordum. Buray konuşmak için dudaklarını araladığında bir şeyler hatırlamış gibi bana bakarak sessizliğini korumuş ve kolumu serbest bırakarak büyük bir gürültü eşliğinde kapıyı çarparak evden ayrılmıştı.
Kolumu ovalayarak "Ona ne olduğunu anlamıyorum. O gün olanlardan sonra sanki bambaşka biri gibi davranıyor." dediğimde gözlerim hala düşünceli bir şekilde duran Karan'a takılmıştı.
Karan'a "İyi misin?" diye sormamla kendine gelerek "Bu soruyu asıl benim sormam gerekti." diyerek birkaç adım yanıma yaklaşmış ve kolumu nazikçe kavrayarak incelemişti. Ona "Sanırım bu beni öldürmez." diyerek bir çok sorunun ardında zorla da olsa gülümseye bilmiştim. Karan "Bu akşam baya hareketliydi." diyerek gülümsemiş ve başını hafifçe eğerek saçlarıma bir öpücük bırakmıştı. Bu öpücük yüzümde bir tebessümün oluşmasına sebep olduğunda gelen esneme ile tüm anın içine etmiştim.
Bana gülümseyerek "Dinlenmen gerek." dediğinde deminki istemsiz esneme yüzünden başımı aşağı yukarı sallamam ile ikimizde birbirimizden uzaklaşarak başlarımızı ovalamıştık. Yüzümü ekşiterek "Sanırım artık gitsem iyi olur." dediğimde sitemkar bir sesle "Bence de!" diyen Karan'a öldürücü bir bakış atarak odamın yolunu tuttum. Kendimi yatağıma bıraktığımda aşağıdaki seslerden Karan'ın mutfağı temizlediği anlamını çıkartarak "Neden hemen odama kaçmak zorundaydım ki!" diye kendi kendime söylendim.
Bir haftadır görmediğim rüyaların dışında uzan zamandır asıl görmem gereken ama görmediğim kişiyi düşünüyordum. Elame rüyalarımda benimle irtibat halindeyken bir anda ortadan kaybolmuştu. Lema ise ilk kez Elame ile görünmüştü. Ve o adam, yani asıl Karan da.. Peki Lema neden ruhunun bir parçası benimle birlikteyken bir iletişim dahi kurmamıştı..
O gün mezarlıkta Elame'nin boş mezar taşına bakarken söylediklerim.. Onlar Lema yüzünden olabilir miydi? Ondan bir parçaya sahip oluyor olmamın dışında hastanede amcamın ölümüne sebep olduğunu düşündüğüm kadın ayırt edilmesi imkansız gibi görünen iki kız kardeşten biriydi. İkinci adım olan ve Lema'nın da adı olan isimle hitap edilmesi. Belkide bu yüzden Elame'ye inancımı yitirmemi sağlamıştı. Ama aşağıda Karan ile aramızda geçen konuşmalar aynı zamanda Lema'nın da suçlu olabileceği yönündeydi.
Annemin sözleri asla senin yerini almasına izin verme olurken, diğer ruhun sözleri benim on üçüncü ruh olduğumu doğruluyordu. Lema'nın ruhu her bir kişide can bulmuşken sadece ikinci kişi dışında var olmamıştı. Ailemizden geriye hiç kimse kalmamışken bu kişi kim olabilirdi? Amcam ailemizin laneti yüzünden geride kimseyi bırakmamayı tercih etmemişti. "Ya da ben yalnızca öyle biliyorum!" diyerek yatakta doğrulduğumda "Amcam gerçekten benden bile saklamış olabilir mi? Korumak için.." dediğimde ayağa kalkarak amcamın odasına koşarak gitmiştim.
Her bir çekmeceyi karıştırarak bir ipucu aramaya başladığımda çıkarttığım gürültüden dolayı Karan da yanıma gelmişti. "Ne arıyorsun?" diye sorduğunda "Amcam onun benden ve herkesten sakladığı bir sırrı vardı." demiştim.
Karan'ın "Ne sırrı?" diye sormasıyla "Lema'nın ruhuna sahip olmayan bir kişi.. Bu kişi onun kızı olabilir." dediğimde Karan şaşırarak "Bundan emin misin? Amcan böyle bir şeyden sana hiç bahsetti mi? Ya da böyle bir konuşma aranızda hiç geçti mi?" diye sormuştu.
"Hayır ama son ruh bana bir ipucu verdi. Ben Lema'nın ruhu ile yok olacak olan son ruhum. O ise diğer bedende can bulacak." dediğimde Karan'ın gözleri korkuyla aralanmıştı.
Bir kaç adım atarak "Kim?!" dediğinde "Bilmiyorum ama annemin son sözleri asla senin yerini almasına izin verme! Eğer öyleyse..." diyerek duraksadım, sözlerime devam etmek için dudaklarımı araladığımda Karan araya girerek. "Geçmişteki iki kız kardeşin savaşı.." demiş düşüncelerime sözleriyle açıklık kazandırmıştı.
Vote vermeyi lütfen unutmayın. Yorumlarınızı bekliyorum. Kendinize iyi bakın şimdiden teşekkürler. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
XIII Kayıp Ruh
FantasiBir lanet, ikiz kız kardeş ve yasak bir aşkın hikayesi.. Geçmişin izlerini taşıyan, ihanetin ve sırların yaşandığı meşe ağacının altında yaşamlar ölümle son bulmuşken, lanet herkes için yeni başlamıştı. Azelya'nın ailesinden geriye sahip olduğu tek...