~ 20 ~

159 59 10
                                    

Geleceği günü ümit etmek 

Uyku ve ölüm..

Gece'nin birbirinden farklı ikiz çocukları. Biri ebedi uykuya davet ederken diğeri yaşam ve ölüm arasında ince bir pamuk ipliğine bağlı. Ölüm, ölüm olduğu için korkunç göründü.. Ölümü andıran uykuysa huzurla karşılandı. 

Gözlerimi araladığımda yatakta olduğumu fark ettim. Doğrularak etrafıma bakındığımda odanın karmaşıklığına iç çekerek ayağa kalkmış ve masa başında uyuklayan Karan'ı uyandırmak için omuzuna elimi atmıştım. Gözlerini ovalayarak araladığında önünde duran not defterine bakarak "Günaydın.. Hiç bir şey bulamadım." diyerek defterin kapağını kapatmıştı. 

Yatağa geri oturduğumda başımı hafifçe geriye atarak gözlerimi küçük eski avizeye kenetleyerek "Buralarda bir yerde olmalı!" demiştim.

Karan "Belkide yanılıyor, amcam gerçekten senden bir şey saklamamış olabilir." demişti. 

"Yanıldığını sanmıyorum çünkü yıllardır burada hapis olan onlardı. Her biri bir çok şeye şahit olmuş olmalı. Yoksa bu kadar emin konuşamazdı." açık pencereden esen ılık rüzgar avizeyi salladığında kendi etrafında bir tur dönerek durmuştu. Çıkan kristal sesleri odayı tatlı bir melodiyle doldurmuş gibiydi. Avizenin bakır renkli gövdesinin bir kısmında kalan açıklık dikkatimi çektiğinde ayağa kalkarak avizenin tam altında durdum. İnce aralıkta sıkıştırılmış bir kağıt parçası olduğunu fark ettiğimde Karan'a heyecanla "Sandalyeden kalk hemen!" demiştim. Sandalyeyi almam ile üzerine çıkarak ufak aralığa bakmamla yüzümde bir gülümseme belirmişti. 

Karan'a "Bulduk! Bana ince bir şey ver." dediğimde masa üzerinden bir kalem uzatmıştı. Saçımdan çıkarttığım tel tokanın arasına kalemi sıkıştırarak hem tel tokanın ucundan hemde kalemin ucundan tutmaya devam ediyordum. Tokanın bir kısmını aralıktan uzatarak kağıdı kapacak şekilde tuttuğumda kalemi çekerek kağıdı yakalamıştım. Tokayı yavaş hareketler oynatarak kağıdın ucunu yakaladığım da çekmiş ve bir elimde duran kağıtla Karan'a gülümseyerek bakmıştım. Heyecanla yere inmek istediğimde dengemi kaybetmiş ve kendimi yine Karan'ın kolları arasında bulmuştum. 

Gülümseyerek "Daha kaç kez seni kurtarmam gerek.." dediğinde "Bu ikinci.. İlk kez karşılaştığımız da olduğu gibi." demiştim. Heyecanla atmaya başlayan kalbimi duymazdan gelmek benim için imkansız bir hale gelmeye başlıyordu. 

Beni yere indirdiğinde gözlerimi kısarak "Şaşırdım doğrusu.." demiştim. O ise anlamamış bir ifade ile yüzüme baktığında "Bu sefer bilerek kucağından atmadın da!" dememle kaşlarını çatması bir oldu. Bir şeyler demek üzereyken onu durdurarak "Bakalım burada ne varmış." diyerek yıpranmış kağıdı aralamıştım. Kağıdı incelemeye başladığımda bunun bir mektup olduğu ve bir çok defa okunduğu yıpranmış yüzeyinden anlaşılıyordu. Kağıdı incelemeyi bırakarak dışımdan okumaya başlamıştım.

"Sevgilim,

Senden ayrı geçirdiğimiz bir yılı daha geride bırakmış bulunmaktayız. Hasretin sönmek üzere olan bir kor misali içimi yakıp kavururken sana bu mektubu yazmak benim için çok acı verici.. Okuduğunda senin içinde öyle olacağını biliyorum. Ama artık daha fazla bu ayrılığa katlanabilecek gücüm kalmamışken sana son bir kez de olsa seni seviyorum demek istiyorum. 

Kızımız yakında üçüncü yaşını dolduracak ve senin yokluğun şuanda bile ona acı veriyorken ben artık ona sensizliği daha fazla hak olarak göremeyeceğim. Bir önceki mektubunda bana söylediklerinde haklıydın. Artık kızımıza yeni bir hayat kurmak üzereyim. Hayatıma ve yalanlarıma dahil ettiğim bu insan daima kızımızı koruyacağına söz vermiş bulunmakta. Sana söz veriyorum kızımız asla gerçekleri öğrenmeyecek. Benim sana gönderdiğim mektupları yaktığını bildiğim gibi bende senin mektuplarını yakacağım. Böylece ikimizin aşkı gibi, ikimizinde mektupları kaybolacak zamanda, bütün yaşananlar sadece zihnimize kazıdığımız anılarımızda var olmaya devam edecekler. Neyi unutursam unutayım asla seni ve aşkını unutmayacağım. 

XIII Kayıp RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin