Aydınlığım karanlığı boğdu Yüzbaşı

4.4K 228 5
                                    

Ayla

"Fatih yavrum ben sensiz ne yaparım güzel kokulum, "

Fatih'in annesi duyguları körelmiş birinin duygularının yerle bir edecek bir şekilde ağıt yakarken bu sahneye daha fazla kayıtsız kalamadım.  Gözümden tek bir damla yaş aktı. 

"Fatih,  oğlum ben Sara büyüdüğü zaman ne diyeceğim bana annem ve babam nerde diye sorduğunda ne diyeceğim? "

Gözlerimden yaşlar akarsu gibi akarken kalbime bir sancı girdi.  Annesinin yanına gittim. Elini tuttum.

"Teyzem biliyorum ne dersem diyeyim yersiz olacak içinde bulunduğun acıya bir faydası olmayacak. "  Derin bir nefes aldım.  Konuşmakta zorlanıyordum.

"Ama oğlun bir kahramandı. Vatanı için canını ortaya koyan sayısız kahramanlardan sadece bir tanesiydi. "

"Yavrum sen ağlama sizin gözünüzden akan tek bir damlaya kıyamam ben, "

Gözyaşlarımı hemen sildim.  Fatih için son görevimizi yerine getirdikten sonra herkes yavaş yavaş dağıldı.  Fatih'in kızı Sara mezar taşının üstündeki babasının resmini görünce babaannesinin yanına gitti. 

"Büyükanne bak babam orda benimle saklambaç mı oynuyor? " Terörden bir kez daha nefret ettim. Selma Teyze tekrar ağlamaya başladı.

"Ayla kızım ben şu sabiye ne diyeceğim şimdi? "

Şu an ucu bucağı olmayan uçurumun dibinde aşağıya bakıyormuşum gibi hissediyorum. Sara'nın yanına gittim.  Küçük kızın boyuna gelebilmek için yere çömeldim.

"Tatlım baban çok uzaklara gitti, " onu kandıramazdım. Elimi gökyüzüne doğru kaldırdım.

"O gökyüzünde biz onu göremesek bile o bizi görüyor," dedim.

"Babam benim için gökyüzüne mi gitti? " Mezar taşındaki resmi öpen çocuk sözlerine devam etti.

"Biliyor musun asker abla ben Ay Dedeyi çok seviyorum babam bana söz vermişti Ay Dedeyi bana getirecekti aslan babam benim.  Babam şimdi bana Ay Dedeyi getirecek değil mi? "

Ağzımdan bir hıçkırık kaçtı.  Sara küçük ellerini yanağıma koydu. 

"Asker abla ağlıyor musun sen? Ağlama üzülürüm ki ben."

"Tamam sen üzülme bak ağlamıyorum ben, "

Gözyaşlarımı hemen sildim.
Sara'yı  kiraz gibi kıpkırmızı yanaklarından öptüm. Ayağa kalktım. Selma Teyze'nin karşısına geçtim.

"Teyzem benim gitmem gerekiyor ama söz veriyorum geri geleceğim bundan sonra bir ailemde sizsiniz, "

Fatih'in mezarının başına geçtim. Türk Bayrağına baktım selam verdim daha sonra Fatih'in resmine baktım.

"Ruhun şad olsun asker, "

En acısı da mezarın içindeki askerin parçalanmış halidi.  Arkamı döndüm mezarlığın çıkışına doğru yürüdüm.

Mezarlıktan çıktıktan sonra mezarlığın kapısındaki sözü okudum.

"Her nefis ölümü tadacaktır. "

Daha sonra mezarlığın karşısındaki tabelaya baktım.

"Nasıl yaşarsasınız öyle ölürsünüz,  nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz. "

Bu sözü ömrüm boyunca unutmayacaktım.

Zaman ilerlerken talim yapmaya devam ediyordum.  Karagaha geldiğimden beri talim yapıyordum.  Ne zaman canım sıkırsa kendimi burda bulurdum.

Vatan SağolsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin