27. Bölüm - Not

1.2K 68 23
                                    

Benim prenseslerim nasılmış bakalım? Ben sizi çok özledim cidden.

Bu bölümü geçen bölüme nazaran yaptım. O notu yazarken ağladığım bir gerçek var. Çok mu sulu gözüm bilmiyorum.

Umarım beğenirsiniz. Sizleri seviyorum. İyi okumalar.

Ve bölüm erken geldi piremsesler. Sizleri seviyorum. Diğer bölüme 40 vote istiyorum. Hoşçakalın.

5 AY SONRA.

Gözlerimi açtığımda, yanımda uyuyan bir Kerem gördüm. Ona her gün eziyet ettiğimin farkındayım. Ama ne yapacağımı bilemiyorum.

Bazen keşke hamile olmasaydım da ona bunları yaşatmasaydım diyorum.

-Günaydın karıcım.

-Günaydın kocacım.

-Bugün benden erken uyandın demek? Bu bir ilk gerçekten sevgilim.

-Ya Kerem. Bende sana kahvaltı hazırlayacaktım. Yapmıcam işte git uyu sen.

-Tamam hatunum. Sustum ben. Hadi sen kahvaltı hazırla.

Yanağına yaklaşıp ufak bir öpücük kondurdum. Ve yataktan kalktım. Ellerimi, yüzümü yıkayıp kuruladıktan sonra mutfağa indim.

Yumurtaları kırıp içine biber, domotes, soğan doğrayıp tavaya ekleyip karıştırdım. 2 bardak portakal sıkıp büyük bardaklara koydum. Domatesleri ve salatalığı doğrayıp tabaklara yerleştirdim. Bu sırada baya yorulmuş olmayım ki başım döndü. Tezgaha ellerimi koyup dinlendim.

O sırada arkadan belime dolanan ellerle yüzümde aptal bir sırıtış oldu.

-Otur dinlen sen. Gerisini ben hallederim.

-Pekala.

Sandalyeye oturdum ve Kerem’in menemeni ikiye bölüm tabaklara yerleştirmesini diğerlerini masaya koymasını. Ve dolaptan peynir, zeytin vs. çıkartmasını izledim.

-Çok güzel olmuş karıcım. Ellerine sağlık.

-Afiyet olsun kocacım.

Yemek yerken düşündüm de bugün ne kadar normaliz biz ? Yani Zeynep ve Kerem Sayer normal olamaz. Olmamalı.

-Bugün dışarı çıkalım mı?

-Yorulmanı istemiyorum. Bu yüzden sahilde yürüsek?

-Olur. Ama pamuk şeker istiyorum.

-Sana en büyüğünü alacağım.

-Seni sevdiğimi biliyorsun değil mi?

-Her şeyden çok biliyorum.

-Seni seviyorum.

-Sana deliler gibi aşığım.

Yemekten sonra sahile gittik. Söz verdiği gibi pamuk şeker almıştı. Bankta oturup pamuk şekeri yerken, Kerem’in telefonu çaldı.

-Açsana.

-Şuan seni izliyorum. Bence buna gerek yok.

-Önemli olabilir.

Elimdeki pamuk şekeri bitip çöpe attığımda çantamdan ıslak mendili çıkarıp ellerimi sildim.

Kerem’in telefonunu çıkarıp açtım. Çünkü beyefendinin açmaya niyeti yoktu. Bilinmeyen bir numara arıyordu.

-Efendim?

-Seni özledim.

-Anlamadım kimsiniz?

-Seni özledim diyorum. Sevgilini bırak bir yere. Yanına geleceğim.

-Ne diyosun sen be?

-Noluyor hayatım?

-Hayatım deme bana aptal herif. Senden nefret ediyorum. Kerem. Sen bu dünyadaki en adi p*ç kurususun. Şimdi hayatımdan s*kt*r git.

Gözlerimden yaşlar sel misali akarken, beni aldatan kocama iğrenen ve bir o kadar da kırgın gözlerle bakıyordum.

Oturduğum yerden kalkarak sahilden çıktım. Arkamdan koşturarak gelen bir Kerem vardı. Şu film sahnelerinde bir taksi bulur genç kız da kaçardı ya. Yok öyle dünya. İstanbul trafiği burası. Lanet olsun.

-Zeynep bi dursana. Tanımıyorum ben bu kadını.

Kolumu tutup kendine çevirince kendimi tutamayıp yüzüne bayağı sert bir tokat attım. Ouw sanırım bu acıtmıştı.

-Ya yeter be. Peşinde it oldum kızım senin. Hala neyin tribi bu? Evlendik artık. Hala aynı çocuk Zeynep’sin. Bıktım artık. Büyü biraz.

-A-ama.

-Yanlış numara dedi. Ne sandın? Seni bu kadar severken aldatacağımı mı?

-Kerem.

-Yeter Zeynep al arabanın anahtarını git eve. Ben dolaşacağım.

Elime anahtarı verip geriye doğru gitti. Haklıydı bir bakıma. Ama… Gerçekten çocuk gibi miydim ben? Benim hakkımda bunları mı düşünüyordu?

Belki de ayrılmak istiyordu. Eve gidip eşyalarımı topladım. Kıyafetlerimden bavulun içine yerleştirip bir not yazdım..

Kapıyı kapatıp dışarıya çıktım. Peki şimdi ne yapacaktım?

Kerem’den

 

Az önceki banka gitmiştim. Nereye gidecektim başka? Ya o kokuyordu bank. Yada üzerime sinmişti kokusu. Şimdiden özledim ama.. Fazla mı ağır oldu sözlerim. Kalbini kırdım onun değil mi? Biliyorum. Ağır oldu dediklerim. Eve gidip gönlünü alacaktım. Anlardı beni. Affederdi o.

Markete girip en sevdiği çikolatalardan aldım. Çiçek sevmezdi o. Diğer kızlar gibi değildi. Hep söylerdim bunu.

Araba kapının önündeydi. Kesinlikle evde diye düşünüp içeriye girdim.

İçeriye girer girmez bir soğukluk kapladı içimi. Klimayı açmamış mıydı? Üşürdü o. Önceden bana sarılarak uyurdu. Şimdi ne ısıtacktı onu? Hemen klimayı çalıştırdım.

Yatak odasına çıkıp içeriye girdim. Burada yoktu. Tuvalettedir diye düşünüp yatağa oturup onu beklemeye başladım. Neyin üzerine oturdum bilmiyorum. Hışırtı geldi. Ayağa kalkıp altımdaki kağıdı aldım. Neydi bu böyle?

‘’Merhaba sevgilim.

Benim hakkımda böyle düşüneceğini tahmin etmemiştim. Beni bilirsin kimse için değişemem. Belki hep böyle kalacağım. En iyisi bir süre birbirimizden ayrı kalalım.

Seni seviyorum. Sana güveniyorum. Ama telefonu bir anda açıp da karşımda ‘Seni özledim’ diye bir ses duymak kalbimi acıttı. Yoksa sana güveniyorum tabi ki. Tüm benliğimle inanıyorum sana.

Ama ben kimse için değişmem Kerem SAYER. Sana deliler gibi aşık olsam da bunu yapamam.

Şimdi gitmem ikimiz için de en doğrusu. Seni tanıyorum akşam evde olacaksın. Beni sevdiğini biliyorum merak edip geleceksin bu egodan değil ben olsam ben de öyle yapardım. Ama en iyisi ayrı kalıp birbirimizi özlemek.

Ev sana emanet SAYER. Seni şimdiden özledim geleceğim.

Yada geçmişim mi demeliyim?’’

Dikkat Öküz Var!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin