10. Bölüm: Kan Kırmızısı Kadın

9 4 0
                                    

Karnıma giren sarsıcı bir sancıyla derin uykudan çıkmış ve kulağıma dolan sesleri işitmeye başlamıştım.

"Bana bu deli saçmalıklarına inandığını söyleme. Kızın gebermemek için yalan söylediği çok belli." diye söyleniyordu tanımadığım erkek sesi. Gözlerim kapalı onları dinliyordum.

"Doğru söylüyor." dedi siyahlarında kaybolduğum adam.

Bana inanıyordu. Bana. İnanıyordu.

"Doğru bile olsa, ki tamamen saçmalık, neden öldürüp kurtulmadın ondan?" dedi yüzünü görmeden nefret ettiğim adam.

"Benim hakkımda bir şeyler biliyor. Onu yanımda tutacağım. Siktirip gitmekte özgürsün."

Küfür, bir insanın ağzına bu kadar mı yakışırdı?

Hızla uzaklaşan adımlar ve kapı çarpma sesini duyduğumda o adamın gerçekten de siktirip gittiğini anladım.

"Kalk." dedi katilim. Kiminle konuşuyordu bu yine?

"Uyumadığını biliyorum." Benimle konuşuyormuş...

Gözlerim el feneri gibi anında açıldı. Nerede olduğumu kavramak için birkaç saniye harcadım. Salondaki koltuklardan birindeydim. Tabii ki üstüm falan örtülmemişti.

"Kimdi o adam?" diye sordum az önce beni savunmasından aldığım cesaretle.

"Seni ilgilendirmeyen biri." dedi düz sesiyle. Böylece beni savunmasından cesaret almamam gerektiğini anlamış oldum. Her an vazgeçip beni öldürmeye karar verebilirdi.

Ben daha ne olduğunu anlamadan üzerime kan kırmızısı bir elbise fırlatıp "Giyin." dedi. Bir elbiseye bir ona şaşkınlıkla bakıyordum.

Siyahlarını üzerime dikip kaşlarını çatınca sorgulamamam gerektiğini anladım ve üst kattaki odalardan birinde üzerimi değiştirtim. İnce askılı, tam diz kapağımda biten, vücudu saran kırmızı bir elbiseydi. Aynadaki yansımam ben iyi kadınım demiyordu ama ben kötü kadınım diye de bağırmıyordu. Kan kırmızısı bir kadın olmuştum.

Birden odanın kapısı açıldı. Kendime baktığım aynadan görebiliyordum onun geldiğini. Tam bir şey söyleyecekken duraksadı. Aynada gözlerimiz buluştu ve gözlerimden çıplak ayaklarıma kadar süzdü vücudumu.

Siyahları bedenimin her bir noktasına dokunuyordu. Önce topladığım saçlarımın açıkta bıraktığı omuzlarımda dolaştı bakışları, sonra kan kırmızısı elbisenin sardığı vücudumda. Yutkundu. Aşağı yukarı hareket eden adem elmasını öpmek istedim o an.

"Boynunu kapat." diye emir kipiyle konuştu herzamanki gibi. Elindeki içinde makyaj malzemeleri olduğunu düşündüğüm poşeti bana uzattı.

Boynumdaki sadece küçük bir çizikti. Onun yarası aklıma geldiğinde bakışlarım hemen göğsüne indi. Nereye baktığımı fark etti ve dalga geçer gibi konuştu.

"Pansuman yaptım. Katil olmazsın, korkma."

¤

Yolda nereye gittiğimizi sorma cesaretinde bulunamamıştım. Ama böyle bir yer de beklemiyordum. Bir bara gelmiştik ama o böyle mekanları sevmezdi ki.

İçeriye adım attığımız anda kusma isteğimi zor tutmuştum. Burası kesinlikle bardan da beter bir yerdi. Alkol ve sigara kokusu, kendinden geçmiş dans eden insanların ter kokusuyla karışmış, mide bulandırıyordu. Yarı çıplak garson kızlar ellerindeki içkilerle beraber kendilerini de servis ediyorlardı adeta.

Katilim ise bulunduğumuz ortamın leşliğini umursamadan hızlı adımlarla yürüyordu. Etraftaki insanların aç bakışlarına daha fazla dayanamayıp katilimin yanına sokularak kolunu tuttum.

Vücudu ellerimin altında yay gibi gerildi. Dokunulmaktan hoşlanmadığını biliyordum. Sonunda orada olduğumu fark edip arkasına döndü. Siyahlarıyla bir bana bir de koluna sarılmış elime bakıyordu.

Beni itmesini bekledim, sabahki adama yaptığı gibi siktir çekmesini. Ama yapmadı. Tekrar yürümeye devam etti. Ancak bu sefer yan yana ve kol kolaydık.

Otuzlarının sonunda bir adam ve adamın yanında duran, benden küçük olduklarına emin olduğum, iki kızın oturduğu yere doğru ilerledik. Önlerinde durduğumuzda adam ancak kızlardan kafasını kaldırıp bize bakabildi.

"Ah, hoşgeldiniz." diyerek yapmacık bir gülümsemeyle karşıladı bizi. Yanındaki kızları gönderip "Buyrun, oturun." dedi gözleri vücudumdayken. Pislik herif.

Katilim elini belime yerleştirerek oturmam için yönlendirdi. Ne diyorduk buna, sahiplenici erkek tutuşu mu?

"Yalnız gelirsiniz sanıyordum." dedi pislik herif göğüslerime bakarken. Katilim adama olan iğrenen bakışlarımı fark etmiş olacak ki belimdeki elini uyarırcasına sıktı.

Sahiplenici erkek tutuşu demiştim değil mi? Bu daha çok yanlış bir şey yapma yoksa gövdeni ortadan ikiye ayırırım tutuşuydu.

"Uzatma, işi anlat." dedi herzamanki sadede gel ifadesiyle. Demek ki herkese böyledi, sadece bana emir yağdırmıyordu.

Pislik herif, ceketinin iç cebinden bir fotoğraf çıkardı ve masaya koydu. Güzel bir kadının fotoğrafıydı. "Bu orospu, önce salaklık edip hamile kaldı şimdi de kürtaj olmuyor."

Yemin ederim yerimden kalkıp üstüne atlamamak için zor tuttuyordum kendimi. Daha doğrusu ben tutmuyordum. Yanımdaki kalpsiz adam tutuyordu.

Tek başına mı yapmıştı bu kadın çocuğu da salaklık onun oluyordu? Yaptığı tek salaklık onca adam içinden bu pislik herifle birlikte olmasıydı.

"İsmi Sibel Akça. Onu temizleyeceksin." Bu iğrençliğe daha fazla dayanamadığım için kendimi onlardan soyutlayarak dans edenleri izlemeye başladım.

Kalabalığın içinde bir kız ağlıyordu. Karşısında yapılı bir adam duruyordu ama yüzünü göremiyordum. Uzaktan bakınca kavga eden iki sevgili gibiydiler. Dikkatimi oraya verdim. Gürültülü müzikten seslerini duymuyordum, sadece kızın dudaklarındaydı gözlerim.

"Dur." diyordu kız karşısındaki adama. "Dur, istemiyorum."

Adam kızı öpmeye başladı. Kızın gözünden yaşlar akarken elini bacaklarında ve kalçalarında gezdiriyordu. Kız adamı ittirmeye çalıştı ama tacizci herif kıpırdamadı bile. Kimse görmüyordu kızın yardım istediğini, kimse duymuyordu o kızın sesini.

Transa geçmiş onları izlerken adamın pantalonunun fermuarını indirmesi son noktam oldu.

"Dur!" Boğazım yırtılırcasına bağırdım.

Müzik kesildi.

Adam durdu.

Kıpırdamıyordu. Kıpırdayamıyordu.

Tüm gözler bana dönmüştü.

Bense sadece yanımda duran ve bana sinirle karışık bir şaşkınlıkla bakan siyahlarla ilgileniyordum.

Ne diyorduk?

Ölmek için harika bir zaman mı?

Açelya KatiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin