Bölüm 241: Şaka Ordusu

0 0 0
                                    

Leo ve Crisma tam sınırda bayılmışlardı. Yani meydanda sayılmıyorlardı ve tehlikeden uzaklardı. Hüso ve İbo ise çoktan meydana gelmişlerdi. Sülo onları görünce şaşırmıştı.
-Sen, Hüso musun? Evet, gözlerim beni yanıltmıyor. Neden buradasın? Savaşı nerden öğrendin?
Hüso, Marquis'i ele veremezdi.
-Bilmem, sadece buralarda geziyorduk ve sizi gördük. Nedense Polis Kuvvetleri daha buraya gelmeden bize saldırdı. Gördüğüm gibi onlarla savaşıyorsunuz. Biz de size yardım edeceğiz.
-Daha olayları bilmeden ne yapıyorsun sen! Bana yardım edersen adın isyankara çıkar, polisler peşini bırakmazlar. Yine de bana yardım edecek misin?
Hüso, çok fazla konuşmak istemiyordu. Hemen Sülo'nun askeri arabasından aşağı atladı ve polis kuvvetlerini geri püskürtmeye başladı. Sülo içinden Hüso'ya söyleniyordu.
-Bunlar ne yapmaya çalışıyorlar? Bu işe burunlarını sokmak ölüm demek!
Hüso polis kuvvetlerine kalıcı zarar asla vermiyordu. Sanki İbo'ya alevlerin nasıl kullanılacağını göstermek için şov yapıyordu. Polis kuvvetleri çok güçlülerdi. Asker kuvvetlerinde bin kişi vardı ve hepsi bir düzen ve diziliş içerisindeydi. Polis kuvvetleri yüz kişi bile değildi. Battland polisleri çok güçlülerden seçiliyor ve ağır bir eğitimle karşılaşıyorlardı. Öyle tek yumrukla işi bitecek gibi değillerdi. Disiplinli ve çalışkan savaşçılardı. Ayrıca hepsi istedikleri yerden zincir çıkarabilecekleri o büyüyü kullanıyorlardı. Battland'e uygun olan da bu kuvvetlerdi. Askeri Ordu'nun amacı Kızıl Monarch'ın yönetimi altında olmayan o birkaç ülke ile Battland arasındaki çıkabilecek potansiyel çatışmalar için varlardı. On senedir sadece iki kez işe yaramışlardı hem. Elli asker bir polis etmiyordu. Tek başlarına işe yaramazlardı. Ellerinde eski tip, hiç de teknolojik olmayan tankları ve diğer çeşitli askeri aletleri vardı. Bunlarla "Dalga Sistemi" diye bir şey oluşturmuşlardı. Günlük hayatlarında bilgisayar oyunları oynayıp ve sonra da onlardan etkilenip Dalga Sistemi'ne yeni dalgalar ekliyorlardı. Göstermelik birkaç şınav çekiyorlardı ve her gün düzene girip saygı duruşuna duruyorlardı. Sonra da üstüne para alıyorlardı. Herkes bu durumun farkındaydı. Sülo da dahildi buna. Aşağıda onun tarafında savaşan Hüso da böyle düşünüyordu. Yani ne olursa olsun gerçek gerçekti. Battland'in Beş Büyük Ordusu'ndaki "Beş" sayısı için tutulan bir şaka orduydu sadece. Peki Hüso neden mi her şeye rağmen onlara yardım ediyordu? Askeri Ordu madur ve bu yüzden yardıma ihtiyaçları var. Hüso bile bu düşünceye inanmış ve bu bahane ile onlara yardım ettiğini düşünüyordu. Fakat bilinç altında her şey farklıydı. Polis Ordusu daha güçlüydü ve bu yüzden onlara karşı savaşmak daha çekiciydi. Aynı zamanda bunu yaparak devlete karşı gelmiş olacak ve dikkatleri üstüne çekecekti. Bu daha çok risk, olay ve macera demekti. İnsanlar istemeseler de bencillerdir. Her insan bencildir. Bazılarının bencilliğini onu gerçekten tanıyanlar bilir. Bazıları bencil olduğunu herkese, her yerde yansıtır. Geri kalanlar gizli bencillerdir. Onların bencil olduğunu kendileri dahil kimse bilmez. Sülo'nun isyanının tek sebebi bencil olmasıdır. Çünkü eğer ordu kapatılırsa "Aile" olarak gördüğü o insanlardan yolu ayrılacak, "Ev" olarak gördüğü üsden uzaklaşacaktı. Üstüne üstlük hesaplamalara bile gerek olmadan, yenilmeleri çok olası. Yenseler bile Kızıl Monarch tarafından yine de kapatılacaklardı. O binde bir olan kapatılmama ihtimalinin verdiği cesaret ve de bencillikleri o orduyu harekete geçiren unsurlardı. Ne olursa olsun optimist bir açıdan bakacak olurlarsa ise bu onların birlikte savaşacakları son andı. Bu anın neden zevkini çıkarmasınlar ki? Artık uzun süre geçmişti. Polis ordusu her zamanki gibi üstündü. Yine de tüm askerlerin yüzünde bir gülümseme vardı. Sülo hayallerinde sınırsız olan fakat gerçekte en fazla on beşe kadar uzayabilen dalgaların sonuncusuna başlayacaktı.
-Tüm kuvvetler, mekayı çıkarın çünkü 15. DALGA zamanı!!
İbo şaşırmıştı. Bu "Meka" ne olabilirdi?

Battland Maceraları Vol. 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin