Tzuyu:''Tanrım,Nayeon biraz hızlı ol.Tüm okul seni bekliyoruz.''
Telefonu omzuma yaslamış pantolonumu giymeye çabalıyordum.
Nayeon:''Abartma Tzuyu.Geliyorum sabreet!''
Tzuyu:''Çabuk ol!''
Yüzüme kapatılan telefonu çantama atıp tişörtümü giydikten sonra kameramı boynuma taktım.Ve ayakkabılarımı giyip kendimi hızlıca dışarı attım.
Kapının önünde duran bisikletime atlayıp elimden geldiğince hızlı bir şekilde sürmeye başladım.
Eğer biraz daha gecikirsem Tzuyu beni öldürücekti.-------
Tzuyu:''Bir okul gezisi nasıl bu kadar sıkıcı olabilir.Delirmek üzereyim.''
Kameramı çıkarmış önümde duran tablo ve heykellerin resmini çekerken bir yandan da onun dırdırını dinliyordum.
Nayeon:''Sus artık Tzuyu, lütfen.''
Bıkkınla arkamı dönüp ona doğru baktım ama yanımda yoktu.İki saniyede nereye kaybolabileceğini düşünüp etrafa göz atmaya başladım. Fakat hiçbir yerde yoktu.
Biraz ilerleyip ileride bulunan kapıdan içeriye girdim.İçeri girmemle birlikte yüzüme vuran loş ışık gözlerimi ağrıtmıştı.Burası heykellerin bulunduğu odanın aksine daha karanlıktı.Nayeon:''Tzuyu!! Burada mısın?!''
Ses yoktu.
Yüzüme vuran ışığı elimle örtüp yavaşça yürüdüm.
''Nihayet buldun beni,güzel kızım.''
Aniden duyduğum ses yüzünden korkup sıçradım.Kalbimi tutarak sesin geldiği yöne doğru yavaşça döndüğümde karşımda yaşlı bir adam duruyordu.Saçları ve sakalı bir pamuk kadar beyazdı.
Nayeon:''Ne demiştiniz,anlayamadım?''
Gülümsedi yaşlı adam.
''Burada gezmemelisiniz küçük hanım.Yoksa yolunuzu mu kaybettiniz?''
Nayeon:''Arkadaşımı arıyordum da,buraya girmiştir belki diye düşündüm.Kusura bakmayın efendim.''
Eğilip selam verdim ve çıkmak için arkasında bulunan kapıya yöneldim.
''Bekle.''
Tam kapıyı açacakken durdum.Dönüp ona doğru baktığımda odada bulunan kitaplığa gitmiş,en arkalardan bir kitap seçmişti.Tekrar arkasını dönüp yavaş adımlarla yanıma geldiğinde titreyen elleri yüzünden neredeyse düşüreceği kitabı bana doğru uzattı.
''Lütfen,oku.''
Durduk yere bana neden kitap verdiğini anlayamamıştım.Anlamsız bakışlarımı farketmiş olmalı ki gülümsedi.
''Bu yaşlı adamın hediyesini kabul etmeyecek misin?''
Üzülmemesi için gülümseyip elindeki kitabı aldım.Aldığım anda gözlerinden bir damla yaş süzüldü.
''Teşekkür ederim,güzel kızım.Teşekkür ederim.''
Neden ağladığını bilmiyordum.Ama canım yanmıştı.Teselli etmek için yavaşça omzuna dokundum.
Nayeon:''Lütfen ağlamayın efendim,neden ağlıyorsunuz?''
Göz yaşlarını silip gülümseyerek tekrar gözlerime baktı.
''Artık gitme vaktim geldi.Sende gitmelisin,belki arkadaşın da seni arıyordur.''
Ah doğru.Tzuyu aklımdan çıkmıştı.Kafa sallayıp tekrar omzunu okşadım.
Nayeon:''Kitap için teşekkür ederim.Lütfen kendinizi daha fazla üzmeyin.''
Arkamı dönüp kapıyı açmak için uzandığımda tekrar konuştu.
''Lütfen kitabı kaybetme.Bu senin kaderin.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNREAL | Namo
FanfictionGenç kız okuduğu hikayenin kahramanına aşık olur.Ve bu hikaye zamanla gerçeğe dönüşür.