20 1 27
                                    


buradasın.

yanımda.

çok uzağımda değil.

solgun teninin üzerindeki çiller, ansızın bastıran karanlığın ardındaki yıldızlar gibi parlıyorlar.

parmaklarımı eşsiz kadifeliğinde biraz daha oyalandırsam bütün vücudum kül olacak gibi hissediyorum.

tam o sırada kirpiklerin kalbime doğrultulmuş zehirli ok misali titreşiyorlar.

güzel gözlerin ışıkların yansıyamadığı derin kuyular gibi, üzerine düşen her bir ışın demetini kıskanıyorum.

senden vazgeçmeye bu kadar yakınken,

neden yüreklerimizin kanatları değiyorken kanayarak,

dudaklarımın kanamasını neden önemseyeyim, değil mi sevgilim?

yeminimi niçin bir kez daha senin güzel cennetine doğru fısıldamayayım?

imkansızlığın kara büyüsünün bunca yıl sineme işlemesine izin verirken

şimdi sende esir kalmamın sebebi ne?

kalbim dile gelse güzel adam, ilk kez imkansızlığımızı dile getirirdi.

yıllar boyunca düşünün kuytularına saklanmış biçare benliğimin sessiz çığlıklarını tüm çıplaklığıyla gün yüzüne çıkarırdı.

kalbinin ritmini dinlemek için nelerini verirdi benliğim, yüzünün hatlarını uzaktan çizebilmek için kaç kere acırdı zayıf ruhum?

ellerimiz tutmak için yaratılışını kutluyor tam bu sırada; irislerin bana odaklı.

bu bizim dans pisti yeminlerimiz. ama bu seferki biraz farklı ha?

o taptığım ellerini belime usulca yerleştirmen düşüncelerimi bıçak misali kesiyor.

ve şimdi beraberliğimizin son daimi yeminini etmek için burada herkesin önündeyiz.

gözlerimi senden alamıyorum, aşkım belki bundan sonra hayat arkadaşım?

dizlerim titrerken imkansızlığımıza gülümsercesine sana doğru dudaklarım istemsizce kıvrılıyor, seni dinliyorum.

"benliğim, cennetin dünyadaki son arzusu ve gözlerimin kuruyan yaşı... yokluğuna kendi varlığımı değişemeyeceğim kadar..."

neden her gün beni kendine bağlayan ellerin kalbinin üzerinde yoongi?

"...buradasın sen."

ağlamayacağıma dair söz vermiştim ama bak sende bir kez daha kayboluyorum, bir kez daha senin güzelliğine ağlıyorum.

"sonsuzluk bizim için değil, derdin hep. biliyorum çünkü sonsuzluk bizim için şart koşmak gibi olurdu; sonsuz aşka değil sevgilim, senin aşkına inandım çünkü ben. şimdi burada ise sonsuzluğumuzdan öte birbirimizin aşkına sahip çıkacağıma ve her ne olursa olsun huzuru sadece birbirimizin koynunda bulacağımız günler için savaşacağıma dair yemin ediyorum..."

ben de ediyorum sevdiceğim.

aşkımızın dizginleri tenimi paramparça etse bile,

benim olmanın şerefine, tüm kurşunlara kendimi siper edeceğime dair yemin ediyorum.

(i will take the bullets for you as long as your presence shine through my door.)


vows on the dance floor ✾ myg |one shot|Where stories live. Discover now