Müzik kutusunun ruhu
Aşık olduğunuzu hissettiğiniz kişinin kolları arasında aynı sabaha uyanmış olmak hayatınızda yaşadığınız en kıymetli anlardan biri olabilir ve ancak seven bir adam sevdiği kişiye dokunmaya kıyamayacak bir iradeye sahip olabilirdi. Karan bana bu şekilde davranarak hayatım da tanımış olduğum en nadir kişilerden birisi olmuştu. Sadece benimle aynı sabah uyanmak istemiş ellerimi kavrayarak ellerinin sıcaklığını paylaşmıştı.
Elame ve Lema gibi bende ona karşı bastırılamaz duygular içinde hareket ediyordum. Ama bir gün her şey son bulduğunda Karan'ın ruhunun da Lema'nın ki gibi bedenlerimizden sonsuza dek ayrılacağını biliyordum. Ama gerçek Pars'ın dürtülerinin sebebi gibi benim dürtülerimin sebebi de Lema'ydı ve bu düşünce birazda olsa beni hayal kırıklığına uğratıyordu.
Karan'ın ruhu benim gözlerimde sadece Elame'yi görüyor olmalıydı. Bu düşünce aslında benimle beraber son parçasına sahip olduğum Lema'nın acı çekmesi demekti. Suçlu olduğuna inandığım kişi Lema olduğuna göre neden ikimiz içinde üzülüyordum. Belkide onunda sevdiği adam ve kız kardeşi tarafından ihanete uğramış olması gerçekten affedilemezdi.
Gözlerini araladığında gerçek Pars'ı görerek "Günaydın." demiştim. "Günaydın." diyerek gerildiğinde yataktan doğrularak kalkmıştı. Bende doğrularak ayağa kalktığım da ona hissettiklerimi söylemem gerektiğinin farkındaydım. Böylece her şey son bulduğunda ve ikimizden biri hayatta olamazsa ne düşündüğümüzü ve ne hissettiğimizi bilmeye hakkımız olabilecekti. Arkamızda acı dolu bir kalp bırakmamak için bunu yapmamız gerekliydi.
Karan değil gerçek kişili ile konuşmak için "Pars seninle olan bu garip durumumuz hakkında konuşmak istiyorum." dediğim de yüzünde bir gülümsemeyle bana bakarak "Seni dinliyorum." demişti.
Pars'a "Karan'ın ruhu özlemle gözlerime baktığında aslında orada Elame'yi görmek istediğini biliyorum. Bu bana acı veriyor ve Lema'ya da, benim hissetmiş olduğum aşk onun ki gibi.." diyerek duraksadım ve bir adım atarak "Senin için değil, o ikisinin hissetmemize sebep olduğu şeyin zihinlerimizi ve gerçek duygularımızı kontrolümüz dışında bırakmasına izin vermeyelim. yanlış duygular yüzünden her hangi birimizin kalbi kırılsın istemiyorum." ellerini tutuğum da zor bir tebessümle "Haklısın, dediğin gibi olsun." diyerek ellerimi okşayarak serbest bırakmış ve odadan dışarı çıkmıştı. Bu konuşmanın ardından ikimizinde biraz zamana ihtiyacı vardı.
Masa'nın başına oturarak cadı kitabının kapağını açarak sayfalarda ki görselleri incelemeye başlamıştım. Hala dili çözememiş olmak kendimi işe yaramaz biri gibi hissetmeme sebep oluyordu. Duru, Karan'a kitabın bizim dilimizde yazıldığını söylediğin de cadı kitabının diğer insanlara gerçekten karmaşık göründüğünü anlamıştım. Bu yüzden bir paleografi uzmanı bile bu kitabın gizemini çözemiyordu.
Geçen sefer incelediğim sayfayı geçmek üzereyken duraksayarak tekrar dikkatimi çeken resme bakmıştım. Anlamsız gibi görünen şeklin yarım ay şeklinde çok küçük ıslak bir bardak lekesi gibi olduğunu fark etmiştim. Kitabın yanında duran hilali alarak şeklin yanında tutuğum da yatan bedenin karnından çıkan kızıl bir ışık nokta halinde yanarak lekenin üzerinde durmuştu. Resim canlanmış gibi hareket ettiğinde hilal elimden kitabın üzerine düşmüş ve sandalyemin geriye düşmesine sebep olarak ayağa kalkmıştım.
Kitabı kapağını kapatarak müzik kutusunu da alarak aşağıya indiğimde Karan "Yine o eve mi gidiyorsun?" diye sormuştu. "Evet ama bu sefer yalnız." dediğimde koşarak beni kolumdan tutmuş ve durdurmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
XIII Kayıp Ruh
FantasiaBir lanet, ikiz kız kardeş ve yasak bir aşkın hikayesi.. Geçmişin izlerini taşıyan, ihanetin ve sırların yaşandığı meşe ağacının altında yaşamlar ölümle son bulmuşken, lanet herkes için yeni başlamıştı. Azelya'nın ailesinden geriye sahip olduğu tek...