part 4

16.7K 404 73
                                    

Selaam! Bölümün kısa olduğunu biliyorum,sadece basit bir geçiş bölümü olduğundan bu kadar kısa oldu.Okuduğunuz için teşekkür ederim! :D

Sabah erken saatte uyanıp,banyoya koştum. Tüm gece tutmayı başardığım çişim,birazdan patlamış su borusu gibi etrafı ıslatacaktı.

İşimi bitirip,odama geri döndüğümde saatin yedi olduğunu gördüm. Uyumak için bir saatim daha vardı ama kendimi uykumun kaçtığına inandırıp,yatağa geri dönmeye reddettim. Güneş ışınları yavaş yavaş odamın camına vurmaya başladığından odamın içi aydınlıktı.

Dolabımdan çıkardığım formaları üzerime geçirip,banyoya geri döndüm. Uzun kahverengi saçlarıma kısa bir bakış attım. Annemin siyah,ince telli saçları benimkilerinin yanında daha güzel görünüyordu. Ailede sadece ben kahverengi saçlara sahiptim. Annemin akrabaları esmerdi,babamın akrabaları sarışındı ve hepsinin beyaz tenli oluşunu kıskanıyordum. Jeff ise babamın akrabaları gibi sarışındı.

Ördüğüm saçlarımı sol omuzuma attım.

Saçımı ördüğüm günlerde,eğer saçımı sol omuzuma atarsam günüm iyi geçerdi.Sağ omuzuma atarsam günüm tabii ki berbat geçerdi.Bu saçma inancı beş yaşımdan beri sürdürürdüm.

Mutfakta kendime bir şeyler hazırladım ve salona geçip zamanın geçmesini bekledim.

**

Okula gelmeden önce Vincent'ı arayıp,ona son günlerde olanları anlatmıştım. Şaşkınlığını gizleyip,bana defalarca her şeyin düzeleceğini söylemişti.

İnsanların çoğundan nefret ediyor olabilirdim ama Vincent nefret edeceğim son kişiydi. Benim için çok şey yapmıştı. Yıllarca lezbiyen oluşumu gizlememe yardım etmişti. Her ağladığımda teselli etmek için yanımdaydı. Aynı şeyleri ben de ona yapmıştım. Hayatım boyunca sahip olduğum en iyi arkadaş Vincent idi.

İlk iki dersimin beden eğitimi olması ve benim iki üç tur koşmam midemi bulandırmıştı. Nefret ettiğim şeylerin listesini yapacak olsaydım bir numarada homofobikler,iki numarada erkekleri üst sınıf insan olarak görenler ve üç numarada beden dersi aktiviteleri olurdu. İki yorucu dersin sonunda Bea'yi İngilizce sınıfımda görmem beni oldukça mutlu etmişti. Yanındaki boş sıraya yerleşip,ona selam verdim.

"N'aber?" dedim defterimi ve kitabımı masanın üzerine bırakırken.

"Berbat,ilk iki dersim tarihti. Sen nasılsın?" Güldüm. Sarı saçlarını omzundan geriye attıp,gülümsedi.

"Ben de öyle,koşmaktan midem bulandı."

"Seninkisi daha kötü,istersen derste uyu biraz," diye teklif sundu.

"Çok isterdim ama bunu okula geldiğim ilk haftada yapamam," diyip gözlerimi devirdim.

Ders boyunca Bea ile birbirimize bakıp gülmüştük ve bunu neden yaptığımızı bilmiyorum bile. Bana bakarak gülümsemesini seviyordum. Yüzü çok güzeldi ve gülümsemesi güzelliğine güzellik katıyordu.

Tanrım! Liseli aşıklar gibi konuştuğumun farkındayım,buna bir son vermem gerek. Bea,diğer kızlar gibi olmalıydı. Öpmek veya daha fazla şey yapmak istediğim kızlardan biri olmalıydı. Geçen akşam ki sorusu üzerine onu öpmeliydim,beni gerçekten öpmek istemesini beklememeliydim. Normal kızlar gibi olmalıydı veya lezbiyen olduğumu öğrendikten sonra benimle olan arkadaşlığını bitirmeliydi. Bana bu kadar yakın olması, hayatımda olan herkesten farklı olması ve ona karşı bir şeyler hissetmeye başlamam doğru değildi.

Ne?

Doğruydu,biraz da olsa doğruydu. Ben lezbiyenim ve istediğim her kızdan hoşlanabilirim,değil mi? Kesinlikle.

Ders bitiminde Bea beni yemekhaneye sürükleyip,sıraya girdi. Günlük yemekleri tepsilerimize alırken,yabancı birisinin Bea'ye seslendiğini duydum. Beni sırada bırakıp,arkadaşlarının yanına gittiğinde üzülmüştüm. Onları izlemek yerine tepsimle beraber boş bir masaya geçtim.  Ekmeğimi küçük parçalara ayırıp,ağzıma tıkarken Bea'yi arıyordum. Göz göze geldiğimizde ne olduğunu anlamama fırsat vermeden,gözlerini kaçırdı.

Pekala,doğru olmayan buydu. Beni üzecek olması doğru değildi. Kimse beni üzecek kadar önemli olmamalıydı. Kafamın içimde kendime söz verip,onu umursamama kararı aldım.

**

Kendime verdiğim sözü tutamayıp,Bea ile çalıştığı kafeye gittim. Neden onunla buraya geldiğimi bilmiyorum,sadece yakınlarında olmak hoşuma gidiyordu. Müşteriler azaldığında yanıma gelip benimle konuşması,gülmesi kalp atışlarımın hızlanmasına neden oluyordu. Aynen şu an olduğu gibi.

Kalbimin atışlarını hissedebiliyordum,kanım hızla damarlarımdan süzülüyordu ve diyaframıma doldurduğum hava yavaşça dışarı çıkıyordu.

"Çok güzel," diye fısıldadı iç sesim. Altın sarısı saçları ışıklar saçıp,gözlerimi kamaştırıyordu. Tekrardan gülümsediğinde ona karşılık verdim.

Kendime geldiğim zaman,Bea tereddütle bana bakıyordu. Anlamış olamazdı değil mi?

"İyi misin?" diye sordu,masanın üzerinden elime ulaşarak.

"E-evet sadece,başım döndü.Gitmem gerekiyor," dedim yerimden kalkarken. "Görüşürüz." Sarılmak için yerinden kalktığında onu yok saydım ve yürümeye başladım.

Eğer anladıysa,utancımdan kendimi gökdelenlerin birinden aşağı atardım. Anlamış mıydı? Anlasaydı aynı davranmazdı,aramızda bir mesafe olurdu ve bana sarılmak istemezdi.

İster miydi?

Kafam odam gibi dağılmıştı. Toplamaya nereden başlayacağımı bilmiyorum,tek bildiğim toplamam gerektiğiydi. Eve vardığım zaman ilk iş olarak odamı toplayacaktım. Belki bu kafamı toparlamama  yardımcı olurdu.


i kissed a girlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin