ÖTESİ

1.1K 59 45
                                    

Biraz geç oldu ama bomba gibi bir bölüm oldu. Keyifli okumalar. XOXO

***

"Sen kimsin? Ben nerdeyim? Ve ayrıca neden benim elimi tutuyorsun?"

Günlerdir beklediği anın geldiğini gören Draco bir an donakalsa da, çabuk toparlandı. Kendine engel olamadan kızı kollarına alıp "Sonunda uyandın! Şükürler olsun uyandın Hermione!" dedi, kızın alnına bir öpücük bırakarak.

Hermione, genç adamı itmedi, ya da kurtulmaya çalışmadı ancak karşılık da vermedi. Uzun zamandır kullanılmadığı için boğuk çıkan sesiyle "Ne kadar zamandır uyuyorum? Adım Hermione mi?" dedi sadece.

Draco biraz geri çekilip kızı inceledi. Evet, yarasızdı. Yüzü temiz, gözleri parlaktı ancak bakışları yabancıydı. Tanıdığı, uzun zamandır aşık olduğu kadın değildi, ama Hermione'ydi işte. Korktuğu gibi boş bir kabuk olarak uyanmamıştı.

"Evet, adın Hermione. Hermione Jean Granger. İkimiz çok eskiden beri tanışıyoruz. Adım Draco Malfoy. Bir şeyler çağrıştırıyor mu?"

Kız da, az önce Draco'nun yaptığı gibi merakla inceliyordu. "Alınma ama, seni hatırlamıyorum Draco. Buraya nasıl geldiğimi de... Nerdeyiz?"

"Güvenli bir yerde." diye yanıtladı Draco. Hermione'nin hafızasında büyük bir boşluk olduğu belliydi, kız kim olduğunu bilmiyordu. Bir an Draco'nun aklından çok cazip ama bir o kadar da yanlış bir fikir geçti. Hermione'ye bir kaza geçirdiği için hafızasını kaybettiğini söylemek, kendini farklı bir kişilikle tanıtmak, hatta sevgili olduklarına inandırmak. Buraya, bu muggle bölgesine, Merlin'in unuttuğu bu lanet kasabaya yeni bir başlangıç yapmak için gelmemiş miydi? Daha ideal bir başlangıç olabilir miydi? Savaştan uzakta, sonsuza kadar mutlu olabilirlerdi.

Bu düşünceyi hemen aklından sildi. Hayatı boyunca yeterince korkaklık etmişti, listeye bir yenisini eklemeyecekti. Hermione'yi kaybetmek pahasına gerçekleri anlatacak ve sevgisini kazanmaya çalışacaktı.

"Neyden güvende? Ya da kimden?"

"Acele etme Hermione, her şey sırayla. Önce ne durumda olduğunu kontrol edelim."

Draco kontrol büyüsü yapmak için asasını çıkardığında kızın irkildiğini fark etti. "Sadece kontrol için, sana uğursuzluk büyüsü yapacak değilim."

"Uğursuzluk büyüsü mü?" Kızın bakışlarından bir zamanlar ait olduğu dünyayı da hatırlamadığını fark etti Draco. Ve kızın gözüne nasıl göründüğünü merak etti. Elinde ağaçtan yapılma bir değnek tutan, sihirden bahseden yetişkin bir adam... Deli olduğunu sanmış olmalıydı.

"Sihir dünyasını hatırlamıyor musun Hermione? Sen bir cadısın, hem de en iyilerinden. Sana uzun zamandır tanıştığımızı söylemiştim. Sihir sayesinde tanıştık, okulda."

Konuştukça batıyor gibiydi, kızın gözleri şüpheyle büyümüş, bakışları keskinleşmişti. "Kendini zorlama, hepsini zamanla hatırlayacaksın." Tüm kalbiyle -artık ne kadar kaldıysa- öyle olmasını diliyordu. "Bak, sana basit bir şeyler göstereyim."

Asasını karşıda duran kitaplığa doğrultarak "Wingardium Leviosa" dediğinde, en önde duran üç kitap havalanıp asanın hareketi doğrultusunda bir kaç takla attıktan sonra yerine döndü. Draco asasını Hermione'ye gösterip "Alıç ağacı ve tek boynuzlu at kılı. Seninkini buraya gelmeden önce kaybettik, asma ağacı ve ejderha yüreği tellerinden yapılmaydı. Hatırlamaya başladığın zaman sana yeni bir asa yaptırırız." dedi. İçinden, 'Belki de gerekmez' diye düşünüyordu, 'Muggle dünyasında bir asaya ihtiyacı yok."

ÖTESİ & DrAmİoNe (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin