Sezen, hemşirenin anlattıklarını herkesin beklediğinin tersine sakince dinledi. Üstündeki örtüyü kaldırıp bacaklarına baktı ardından ve hımladı. "Çok garip, onları görüyorum." Ardından bacaklarına dokundu. "Onlara dokunabiliyorum ama onları hissedemiyorum. Sanki bedenimin yarısının kontrolü bende değilmiş gibi."
Tuğra dolu dolu gözlerle kardeşine baktı ve burnunu çekti. "Benim hatam, eğer gitmeseydim seni dinleseydim bunlar olmayacaktı." Sezen, abisinin elini tuttu ve sıktı yavaşça.
"Bunların suçlusu o babamız olacak şerefsiz. Kendini suçlama." Sezen'in şokta olduğunu düşünüyordu. Bu kadar sakin karşılamasının başka bir açıklaması yoktu onun için. "Ve sanırım artık herkes her şeyi biliyor?"
Masal başını salladı. "Ve babalarımızdan kurtulacağız. Senin tekrar yürümeni sağlamak için elimizden gelen her şeyi yapacağız." Kolunu Ferman'ın omzuna atmış ve kardeşini kendine çekmişti. "Artık bizi kontrol eden iplerden kurtulduk."
Sezen Tuğra'nın elinden tutup çekti kendine ve yatağa oturmasını sağladı. Başını abisinin omzuna yaslayıp iç çekti. "Ailem hiçbir zaman bana, evlatlarıymışım gibi davranmadı. Annem sadece arada görünen bir figürdü. Babam hiç olmamışım tavrındaydı. Eski Tuğra ise bir robottu. Şimdiyse, bir aileye ait gibi hissediyorum. Yürüyememem bunu fark etmeme engel değil çünkü siz varken bana hiçbir şey engel değil."
Tuğra kardeşine sarılırken Cansu, herkesten biraz uzakta seyrediyordu onları. Hiçbirini tamamen tanıdığını söyleyemezdi ama biliyordu ki Sezen söylediklerinde haklıydı. Birilerini ailenmiş gibi sevmek için onları tamamen tanımana gerek yoktu.
Sezen hastaneden çıkalı bir ay olmuştu. Tuğra, Cansu'ya söz verdiği gibi kardeşi için dünyanın en önde gelen doktorlarını tutmuşş ve tedavisi için Amerika'ya yollamıştı. Cansu'nun kollarında sevinçten ağlamasını asla unutamıyordu.
Masal'ın mahkemesi sonuçlanmıştı. Beklenildiği gibi suçlu bulunmamıştı. Babası, hapsi boylarken abisi de onu izlemişti. Şirketin başına geçmek istemediği için planladığı gibi Tuğra'ya satıp şirketleri birleştirmişti.
Kendini her an tetikte hissetmemeyi özlemişti. Ferman için endişelenmesine gerek yoktu artık. Uzun zamandır çalıştığı kreasyonuna tamamen odaklanmıştı.
Tuğra, hem Masal'ın ailesinin şirketine hem de kendi şirketine sahipti artık fakat uzun bir süre yöneticilik yapmayı düşünmüyordu. Cansu'yu, zaten Volkan baştayken olduğu gibi yöneticiliğe yükseltmişti. İşlenişi ve ne yapması gerektiğini biliyordu.
Volkan... Sezen'in sakatlanmasıyla sonuçlanan patlamadan sorumlu tutulamamıştı delil yetersizliğinden lakin şirketin suçları yüzünden içeriye alınmıştı, özel jetiyle ülkeden kaçmak üzereyken. İçeriye girerken bile Sezen ve Tuğra'ya tehditler savuruyordu.
Akılsızlığı yüzünden polislerin onu izleme ihtimalini düşünememiş ve yakınına soktukları casus ile, hapisteyken planladığı suikast girişimi engellenmiş ve hapis cezası katlanmıştı. Kendisiyle beraber, varlığı kanıtlanamayan bir suç örgütü daha içeriye tıkılmıştı.
Sezen ne kadar reddetse de Tuğra kendini suçlu hissettiği için onu iyileştirme ihtimali olduğuna inandığı doktorların yanına gönderiyordu. Kardeşine son kez sarıldı. Sezen "Kendini suçlama, ben böyle de mutluyum." Tekerlekli sandalyesini etrafında döndürdü. "Ayrıca topuklu ayakkabı derdinden kurtuldum."
Tuğra gülümsedikten sonra Sezen'i alnından öptü. "En azından deneyelim, olur mu kardeşim?" Sezen gözlerini devirse de başını salladı. Uçağa binerken son kez elini salladı abisine. Tuğra içinde büyük bir umutla Sezen'i uğurladıktan sonra sevdiği adamı aradı.
Ferman, yemeğin altını kısıp telefonu açtı hızla. Son bir aydır her şey çok güzel gidiyordu. Kendini tamamlanmış hissediyordu. Korkusu yoktu çünkü biliyordu ki Tuğra yanındayken güçlüydü. "Sevgilim?"
Tuğra arabasına binerken duyduğu sözle kalbi tekledi. "Sevgilim..." dedi yavaşça, tadını çıkarta çıkarta. "Seni özledim."
"Hızlı gel, yemek olmak üzere. Biliyorsun misafirlerimiz var." Ferman kaşıkla yemeğin tadına baktı yavaşça. "Senin kadar güzel olmuş."
Tuğra "Sezen burada olsa romantiklikten kusardı." dedi güldükten sonra. Ferman da gülerken başını salladı. "Baş belasını özleyeceğim."
Tuğra iç çekti. "Ben de..." Arabayı çalıştırdıktan sonra "Ben kapatıyorum şimdi. On beş dakikaya oradayım." dedi ve yola koyuldu.
Ferman'sa masayı hazırlamaya koyuldu. Bugün evleri dolu olacaktı. Masa bittikten sonra zilin çalmasıyla alnındaki teri silip kapıya yöneldi. Kapıyı açınca bacağına sarılan Ahmet'i kucakladı hızla. "Hoşgeldiniz " derken Cengiz, karısı ve çocukları da girdi içeriye. "Hoş bulduk Ferman Abi." Mert ve Halil barda çalışmaya başladıklarından beri Ferman'ı kendi abileri gibi görmeye başlamıştı.
Herkes masaya geçtiğinde Tuğra da içeriye girmişti elinde kocaman bir pastayla. Ahmet sandalyesinden hızla inip Tuğra'nın bacağına sarıldı bu sefer. "Bu kocaman pasta senin için Ahmet!"
Pasta sözünü duyunca gözleri büyüyen Ahmet Tuğra'nın bacağını bırakıp boyunu aşan pastaya ulaşmak için zıplamaya başladı. Tuğra başını okşadıktan sonra "Biliyorsun ki pasta, yemekten sonra yenecek." dediğinde Ahmet kollarını göğsünde birleştirip sandalyesine doğru ilerledi.
Tuğra, pastayı dolaba koyduktan sonra herkesi selamlayıp sandalyesine oturdu. Yemek yerken gülüp rahatça konuşmuşlardı. Masadaki herkes aralarındaki ilişkiyi biliyordu. Kimse yadırgamamıştı özellikle Ahmet, sanki her gün iki erkeğin birlikte olduğunu görüyormuş gibi davranmıştı. Zaten, kimse doğuştan bunu yargılamazdı. Yargıyı ortaya çıkartan, toplumun ve ailenin öğretileriydi.
Çocuklar boş birer tuvallerdi. İçine sevgi ve mutluluk çizebilirdin ya da nefret ve korku... Ahmet, sevgi ve mutluluk dolu iç açıcı bir tabloydu herkesin olması gerektiği gibi.
Yemekten sonra Ferman başını Tuğra'nın karnına yasladı. "Bunu hayal etmemiştim." diye mırıldandığında Tuğra kıkırdadı. "İnan ben de."
Birbirlerinin gözlerinin içine baktılar. "Seni seviyorum Tuğra Korhan." Tuğra hafifçe eğilip sevdiğinin dudaklarına minik bir öpücük kondurdu.
"Ben de seni seviyorum Ferman Karen."
🌟
Happy ending 💁
Yazabilirdim ama yazmak istemedim, sonrasını hayal edip siz sonunuzu tamamen yazın diye. Cansu'nun kardeşine ne olduğu ya da Sezen'in yürüyüp yürümemesi sizin elinizde.
Yazmakta zorlandığım ama severek yazdığım benim için ayrı yeri olan bir hikaye oldu.
Yanımda olup bu maceranın bir parçası olduğunuz için sizi seviyorum ama tabii ki her birinizi değil.
💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rewrite the stars °bxb
Kısa HikayeTuğra Korhan'ın yirmi yedi yıllık yaşamı, hayattaki tek amacı olan aile şirketini babasından devralmasına hazırlanarak geçti. Amacını gerçekleştirmeye çok az kala, babasının son sürpriziyle hayatının beklediğinden çok daha farklı olacağını asla haya...