~ 30 ~

143 56 4
                                    

Cadıların ihaneti

Elame'ye inanmış olmam en büyük hatam olabilirdi. Onun hatalı olduğunu bilmeme rağmen kız kardeşinden gerçekten de nefret edebileceği tahmin dahi edememiştim. Yine de bu düşünce karşısında hala ona inanç duyuyordum. Ama neden o yere adım dahi atamadan hala beklediğimi anlayamıyordum. Gerçekleri hissetmeme rağmen belkide asıl görecek olduklarımın varlığından korkuyordum. 

Dışarıdan gelen uluma sesleriyle evden kitabı da alarak taş duvarların ortasında kaplı büyük kapıya yürümeye başlamıştım. Kapıları açtığımda çıplak ayaklarıyla bana doğru yaklaşan Buray sınırı geçmeyerek duraksamıştı. Arkasından gelen ulumaların olduğu yöne başını hafifçe çevirerek "İblisin yaratıkları vaktin yaklaştığını hissediyor." diyerek duraksamış, başını bana doğru çevirerek ve gözlerimin içine bakarak konuşmasına devam etmişti. "Cadıların savaşı çok yakında! Taş kanlı ay vakti ışığını alacak gökyüzünde asılı olandan. Onun ve iblisin karşısında ikinizin de kazanma şansı yok!" demişti.

"Biliyorum, ama yine de bu savaşı kazanmak istiyorum."

Buray "O zaman ikimizinde tarafları belirlendi." dediğinde aralık kapıdan içeriye adım atarak yanımda durmuştu. Şaşkınlıkla "Bunu yapmak zorunda değilsin!" dediğimde elimden tutarak "Zorunda olan kalbim.. Ben bu savaşta senin yanında olmak istiyorum. Bariyer kırıldığında senin karşında olmak değil." demiş ve ulumalar eşliğinde ikimizde kapıları kapatmıştık. 

Eve yaklaştığımızda elimi bırakmış ve içeri önce benim girmem için beklemişti. Aklıma Karan ile olan konuşmalarımız geldiğinde ona doğru dönerek "Karan'a karşı olan hislerim Lema'nın ruhunun parçası yüzünden. Onunla aramda her hangi bir şey yok." dediğimde Buray "Bundan gerçekten emin misin? Ona karşı kendinden bir şeyler olmadığına.." dediğinde başımı kapıya çevirerek sessizliğimi korumuş ve kapıyı aralayarak eve adım atmıştım.

Karan beni gördüğünde yanıma gelerek konuşmaya başladığında "Kurtlar dışa.." sözleri yarıda kesilmişti. Bakışları arkamda duran Buray'a kenetlendiğinde yumruklarını sıkarak "Onun burada ne işi var?!" diye sormuştu.

Ona doğru bir adım atmak üzereyken elimi göğsünün üzerine yerleştirerek "Saki ol, lütfen." dediğimde teninin altında hissettiğim çarpıntı yüreğime ulaştığında elimi geri çekerek "O artık bizim tarafımızda." diye bilmiştim. 

Karan benim lafımın üzerine söz söylemeyecek biri gibi davranarak içeri geçmişti. Buray'a doğru yarım bir şekilde dönerek bir elimi cebime sokmuş ve her şey normalmiş gibi gülümsemeye çalışarak kitabı tutan elimle "İçeri geç lütfen." diyerek işaret etmiştim.

Hepimiz oturma odasındaki koltuklarda yerimizi aldığımızda kitabı masanın üzerine bırakarak ortadan ayırdım. Karan hilali gördüğünde imali bir şekilde "O taşı sürekli yanında taşımakla haklısın." diyerek Buray'a gözlerini dikmişti. 

"Ben vermiş olduğum kararların arkasında durabilecek kadar güçlü bir iradeye sahip biriyim. Bunu en iyi bilende Azelya." 

Buray bana doğru bakışlarını çevirdiğinde başımla onu onaylayarak "Doğruyu söylüyor." dedim.

Karan "O zaman neden sürüne karşı olan bir savaşın içindesin?" dediğinde ona kızgınlıkla bakarak "Hatırlatırım, bana en başından beri yalan söyleyen tek kişi o değildi!" dedim. Almış olduğum derin soluğumu bırakıp "Artık daha fazla uzatmayalım." diyerek bu konuşmayı noktalamak istemiştim. Benden kim olduğu hakkında yeterince şey saklamamış gibi konuşuyor olmasının dışında bir de o resmi gizlemesi kendi mezarını kazmasına sebep oluyordu. 

XIII Kayıp RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin