"B-ben bir şey söylemek istiyorum."
___
SEHUN
"Şey.. Ee... Şimdi şöyle.. Ya şey işte ya.. Hava bugün galiba düne göre daha soğuk olacakmış üstüne bir hırka falan mı alsan acaba diyecektim..."
Olmadı.. Yapamadım, yapmak için o lanet cesaretim yok işte. Topladığım cesareti resmen çöpe attım. Bir daha da söyleyemem gibi.
"Aa.. Sanırım haklısın bir hırka alıp hemen geliyorum."
Hızlıca ayakkabılarını çıkartıp merdivenlerden odasını giderken sadece izlemiştim. Tek yapabildiğim arkasından bakmak oldu. Zaten şu saate kadar da sadece bakmakla yetinmedim mi? Hep mi böyle devam edecek? Yalnızca bakıp iç mi çekeceğim?
Üstüne giydiği uzun kolluyu geri merdivenden inerken fark ettim demek ki onu kendi dolabında yer etmişti. Dudaklarımın kıvrılması da geç olmamıştı. Üstüne aldığı basit düz siyah hırkasıyla bile muhteşemdi gözümde. Gerçi giydiği unicornlu pijamalarıyla bile mükemmeldi benim için. Ya gerçekten her giydiği yakışıyordu ya da kalbim onu hep güzel görmemi sağlıyordu..."Geldim, çıkabiliriz."
Gözlerimi gerçekten gözlerinden alamıyordum. Her kelimesinde, her bakışında tekrardan kalbimi emanet ediyordum. Işıl ışıl bakarken ona kapılmamak nasıl mümkün olabilirdi ki.
"Çıkalım.."
Daldığım güzel boşluktan çıkıp gerçek hayata döndüğümde sol gözümden bi' damla yaşın aktığını hissettim. O yaşta neler saklıydı bir bilseydi...
Ona çaktırmayarak tek damlada olsa silip kapıyı kapattım.
Market yakın olduğundan arabaya ihtiyaç duymadık. Genelde zaten ihtiyaç duymazdım, toplu taşımaları daha çok severdim sebebini bilmeksizin. Belki de bir çok hayatı birden keşfetmek güzel geliyordu, insanların neler yaşadığını az da olsa görmek anlamak iyi hissettiriyordu. Belkide ben acıyla besleniyorumdur kim bilir.Tam dibinde yürüyüp elimi eline değdirmeyi, kalplerimizi hissettirmeyi, etkileşimimizi arttırmayı o kadar çok isterdim ki ama yapamadım işte, yapamıyorum, olmuyor...
Yaklaşık üç adımlık bir mesafe vardı kendi düşüncelerime dalıp sadece yürüyordum, ne çarptığım insanları fark ediyordum ne de onun bana anlattığı hakkımdaki bilgileri duyuyordum. Transa girmiş gibiydim, sadece bir anda değişmiştim. Söylemek için hazır olup iki saniye içinde vazgeçmek kalbimi sarsmıştı.
"Sehun sen beni dinliyor musun?"
"Ha? Şey pardon bir şey düşünüyordum da, özür dilerim sen anlat dinleyeceğim."
"İki saattir anlatıyorum zaten.."
Dudaklarını büzüp durduğu yerde söylemişti, yaklaşıp yaklaşmamak arasında gidip geliyordum. Artık kalbim daha fazlasını kaldırmayacaktı, sesini duymak bile bu haldeyken kötü hissettiriyordu.
Ne olacağını düşünmeden gidip onu sarmaladım, bu sürede bulundurduğum o üç adım ona kavuşana kadar sanki bir kilometre gibi gelmişti. Her adımda sanki daha da uzaklaşıyormuş gibiydi, ama sonunda tenim tenine dokunmuş ve sarılmıştım.
Sadece ben sarılıyordum şu anlık. Senelerdir birbirini görmeyen iki aşıktan biri gibi sımsıkı, sanki bırakınca avuçlarımın içinden kayıp gidecekmiş gibi sıkıca sarmıştım. Burnumu ufaktan boyun girintisine sokup kokusunu ciğerlerime hapsettim, sonsuza kadar nefesimi vermeden nasıl yaşarım diye düşünmek istedim, bedenimde onun kokusu geziyordu nasıl bırakmak isterdim ki sonsuza dek ciğerlerimde yer edinsin istedim."Sehun? Sehun iyi misin?"
.......
Haay evribadi!
Bbaekkiex is cb🎊🎉
Okulun ilk günü... Aynı insanlar var işte pek bir numarası yoktu bugünün ama olsun dokuzları görmek güzel kaldmsşls. Neyse aşkımsular bugün çok bir şeyler izlediğim için başım ağrımaya başladı en iyisi gideyim ben..Haydi gudbay👋🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|My Husband| \Sehun OC\
FanfictionYüce Oh Sehun ve sen~ Dikkatli ve emin bir şekilde Sehun'un kucağına yerleştin ve onunla konuşmaya başladın. "Sehunnie." "E-efendim be-bebeğim?" Onun bu şaşkın hali tebessüme sebep olmuştu. Arsız bir sesle birlikte ellerini gömleğinin düğmelerini...