'efsunkâr'

39 6 1
                                    

    'hadi kalk bütün günü öldürmek istemezsin' kafamı kaldırdığımda kuzeyin hazırlandığını gördüm,üstüne bir kaç kez  oflayıp poflayarak:' on dakika daha'. lanet olsun ada bütün günü öldürüyorsun. 'kaçamak yapıyoruz yolda uyursun hadi.' 'nereye gidiyoruz?' 'gerçekten sana kötü şeyler yapmaya başlayacağım ada! kalk' kükremesi üzerine kafamı kaldırıp, tek gözüm kapalı bir şekilde bakmaya çalıştım. En sonunda dayanamayıp belimden kaldırdı. 'tamam sakin ol, daha önce sana şeytan olduğunu söylemiş miydim ben?' 'hmm, bir kaç kez kötü birisi olduğumu söylemiştin, sonrada beni öptün' 'yalancı' 'belki, on dakikan var' üstüme rahat bir şeyler geçirip aşağıya inmiştim. arabaya atladığımda gaza basarak  havaalanına doğru yola koyulmuştuk. şarkı açmaya çalıştığım esnada, 'seveceğini sandığım şarkılarla doldurdum.'. ona bakarak güldüğümde oda gülüyordu. 'Cem adrian'ın -beni hala öldürüyorsun-' şarkısı çıkınca kanımın donduğunu hissettim. 'iyi misin?' 'evet' sesim cılız çıkmıştı,aldırış etmeden şarkıya ben de eşlik ettim. 'bu arada nereye gidiyoruz?' 'lahaina' 'la-ha ne orası neresi?' 'hawaii'de' 'lanet olsun kuzey her şeyi bir anda nasıl yapabiliyorsun?' 'doğru kişileri tanıyorum diyelim, şimdi neden yüzün asıldı öğrenelim mi prenses?' 'prenses mi? durdur arabayı midem bulandı' yüzümü buruşturup, şarkıya kaldığım yerden devam etmiştim. havaalanına gelip bir kaç kontrolden geçtikten sonra, uçağa binmiş kalkmasını bekliyorduk. 'uzunca bir yolumuz var' omzuna kafamı koyduğum sırada,saçlarımdan öpmüş kafasını kafama yaslamıştı.Vanilya havuzuna düşmüş olmak beni bir yandan sersemletiyor,bir yandan da bıraktığım uykumu geri çağırıyordu.


  Yaklaşık 20 saatlik bir yoldayım. Dinlenecek yüzlerce şarkım, bakılacak yüzlerce resmim ve düşünülecek bir ton güzel şeyim var. Hayaller kurarken uykuya dalıp, keskin bir hava boşluğunda uyanacağım. Ufak şeyleri derin derin düşünüp, birden fazla anlam çıkaracağım. Arkamda insanlar bırakacağım. Sevdiklerimi ve sevenlerimi. Sevenlerime kendimi özleteceğim, sevdiklerim beni özlesin isteyeceğim. Bir süre güzel ve çirkin şeylerden uzak kalacağım. Döndüğümde her şeyin yoluna girmiş olmasını diliyorum.

Düşüncelerim sızlıyor,deliriyorum.

'sevgilim, hadi kalk bir şeyler ye' 'yanımıza gelen steward* bir kaç şey söylemiş uyku sersemliğimle bir şey anlamam mümkün değildi. 'ne alırsın?' 'tatlı ekşi soslu somon.' 'kırmızı şarap lütfen' 'neden o zehiri içiyorsun?' 'bilmem hiç düşünmedim' gülerek kafamı salladığımda baş parmağıyla yüzüne yaklaştırdı, 'kızmadın değil mi?' 'hayır, neden kızayım?' 'habersiz iş?' tek kaşını kaldırdığı zaman  serseri bir hale bürünüyordu, pek hoş değil ama bir süre sonra içimi  ısıtıyordu. 'hayır aksine harika olduğunu düşünüyorum' kendimden emin sesim bile beni etkilemişti. ellerimi birbirine çarparak arkasında durmuştum sözümün. 'adaa' 'hı' 'seni-' araya giren steward. kuzeyin sinirlenmesini sağlamıştı, gereksiz şeylere sinirlenmesine alışmıştım. steward yemeği uzattığı sırada parmaklarımız birbirine değmişti buda,dudaklarını kemirmesine sebep olmuştu. kıskançlık? Zirve. büyük Z ile. homurdanması bir yandan devam ediyor,ölümcül bakışlarını bir saniye bile ayırmıyordu.Şarabından koca bir yudum aldığı sırada. ilk başta bordomsu sonrada kızıla dönen bir renk almıştı dudaklarını. steward gelip tabağı aldığı sırada yeniden homurdanmaya başlamıştı. 'kuzey!' 'ne?' bir şey bilmezmiş gibi, masum çocuk rölüne bürünüyordu,buda sinirlerimi bozuyordu. 'ne, ne? az önceki davranışın ne?' 'erkeklerle yakın olmanı sevmiyorum.'  'ha kıskanıyorsun yani?' 'hayır!' omuzlarımı silkip küçük camdan bakmaya devam ediyordum, gün batımı gerçekten nefes kesiyordu.! pamuk gibi olan bulutlar'a dokunmak istiyorum.

Tuvalete gittiğini sandığım bir adam gözlerini dikmiş adaya dik dik bakıyordu, kafasını hafif sağa yatırınca,'ada!' kuzeyin ne olduğunu anlamaya çalışımışçasına bakışları,adanın olduğu yerden sıçraması bir anlık kargaşaya sebep olmuştu,'m-melih!' işte o zaman ada yapmaması gereken bir şey yapmış,melih'e sarılmıştı. Kuzeyi kıskançlık krizine mi sokmak istiyordu ciddi bir şekilde?.'pardonda sen kimsin?' melihin alaycı konuşması kuzeyi dahada sinirlendirmişti,'sevgilisiyim sen?' kafasını sağa sola yatırıp kıtlatan kuzey, 'gerçekten şiddete baş vuran birisiyle mi birliktesin-çık- sana yakıştıramadım daha iyilerine layıksın sen' 'teşekkür ederim ama ben bana yakışanı buldum zaten aynı yere gidiyoruz orada konuşuruz.' gemici selamı verip tuvaletlere doğru yol aldığını görmüştüm. en azından bacakları yerindeydi.

'seni kıskanmadığım konusunda yalan söyledim özür dilerim.'

'biliyorum' yanağına kondurduğum buse onu tatmin etmişti.Şimdilik.

uçaktan indiğimizde, ileride duran helikopter bizi bekliyordu kocaman pankartlarda '-kuzey demir- yazıyordu. sanki bir tanesi yetmiyormuş gibi. yaklaşık bir saat süren helikopter yolculuğunun ardından adaya gelmiştik,'neydi burasının ismi' 'l-a-h-a-i-n-a-' 'peki.' Jeep'e bindikten sonra kalacağımız eve gelmiştik bile, 'sen hep buraya mı geliyorsun?' 'kafa dağıtmak için evet kimse bulamaz.' bavulları bırakıp kafasını eğip,'yalnızız', kahkahalara boğulduktan sonra,'diğer şekilde de yalnızdık?' 'meriç?' ağzımdan bir kaç küfür firar ettikten sonra,'haklıyım.' belkide evet.

'yatalım?' tek kaşını kaldırdığı zaman gerçekten çekici görünüyordu,'bu arada üstündekilerle terlersin' göz kırptıktan sonra, bütün bedenim kızarmıştı, bavulumu açıp üstüme, askılı ve şort giydikten sonra yatak odasına gitmiştim.Denilecek bir şey varsa da, tabiri caizse: kıçımı dönüp yatmıştım.

'çok güzel kokuyorsun' omzuma kondurduğu ardı kesilmeyen öpücükler, tüylerimi diken diken ediyordu.

Haykırış-TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin