NoMin kalbim bu bölüm yüzünde acı çekiyor. İyi küfür yiyeceğim ben bu bölüm yüzünden kesin :")
___
Renjun'u gönderdikten sonra birkaç saat daha televizyon izleyerek vakit geçirmişti. Uzun süre ekrana bakmaktan ağrıyan gözlerini kapattığında ne kadar uykusu olduğunun anca farkına varabilmişti.
Yayıldığı koltuktan kalkıp odasına doğru sarsak adımlarla ilerlerken gözleri yarı kapalıydı. Üzerini değiştirmeye veya duş almaya hali yoktu bu yüzden kendini yüz üstü yatağa atmıştı direkt.
Uyumaya biraz korkuyordu. Bir daha rüya görmek istemiyordu. Özellikle bir daha Jaemin'i görmek istemiyordu. Kendini onunlayken baskı altında hissediyordu. İdare etmesi ve ilgilenmesi gereken biri olduğunu bilmek sinirlerini bozuyordu. Ama başına, en başında inat ederek, bu belayı çoktan almıştı.
Bir süre daha öyle yattıktan sonra sırt üstü dönüp gözlerini kapattı. Düşünmeye devam ederse uykusu yalan olurdu.
Önündeki ufak kovayla kum havuzunda kale yapmaya çalışırken buldu kendini. Küçük Jeno her seferinde kovasını doldurup tekrar deniyordu ama birkaç saniye sonra kumlar yana doğru devriliyordu.
Yanındaki koyu kahve saçlı çocuk kovasını elinden alıp yanına oturdu. "Jeno-ya öyle yaparsan olmaz ki!" diye azarlarken kovaya iki avucuyla kum koyuyor sonra iyice üzerine bastırıp aynı şeyi tekrarlıyordu.
"Ben bunu sevmiyorum! Başka bir şey yapalım!" Ellerini kuma vurarak huysuzluk eden Jeno'ya bakıp kıkırdamıştı kahverengi saçlı diğer çocuk. "Huysuzluk etme JenJen~." derken kovayı ters çevirmiş ve üzerine minik ellerini yumruk yapıp vurmaya başlamıştı. Sonra kovayı kaldırdı. "Bak olduu! Sen yapamıyorsun." diye kıkırdayarak dalga geçince Jeno ayağa kalkıp buz mavisi pantolonuna yapışan kumları diğer çocuğun üzerine silkeledi.
"Ya!" Üzeri kum olan çocuk bağırırken Jeno gülerek kaydıraklara koşup tepesine çıkmıştı. Çocuk ayağa kalkıp kırmızı şortundaki kumları temizlerken Jeno'ya dönüp dil çıkarmıştı. Kahverengi saçlı olan sinirli bir şekilde kırmızı şortuna uyumlu olan kırmızı tişörtünü çekiştirdiğinde Jeno daha fazla gülmeye başladı. Aynı şekilde lacivert tişörtünün uçlarını tutup sallayarak diğer çocuğu taklit etti.
"Seni anneme söyleyeceğim!" diyerek yolun karşısındaki bankta oturan annesine doğru koşan kırmızılı çocuğa dikkatle baktı Jeno. Gülmeyi kesmişti şimdi. "Özür dilerim hyung!" Arkasından bağıran mavili çocuğu umursamayarak koşmaya devam etti. Yola aniden atladığının farkında değildi tabii.
Jeno o yoldan hep korkardı çünkü çift taraflıydı. İki taraftan da araba gelmesi onu korkutuyordu. "Hyung dikkatli ol!" diye bağırdıktan hemen sonra araba tekerleklerinin sürtünme sesi duyuldu. Gözlerini kocaman açarak kaydıraktan hemen geri indi ve yola koşturdu.
Arkadan endişeli sesler duyulurken yola doğru ilerledi. Arkadaşının yanına gitmek istiyordu ama yola çıkmaktan korktuğu için gidemiyordu, ağlamaya başladı.
Araba arkadaşını kendisinden çok uzağa sürüklediğinde kendini yere atıp öyle ağlamaya devam etti.
Jeno'ya yakın olanlar onun yanına gelip sakinleştirmeye çalışınca bu sefer insanlar çok üzerine geldiğinden daha fazla ağlamaya başlamıştı.
"Tatlım ağlama, evin nerede seni oraya götüreyim." diyen kadına arkasını döndü. "Ben Nana hyungumu istiyorum, evimi değil!" Peltek bir şekilde konuşup elleriyle yüzünü kapattı. "Beni Nana hyunga götürün çok uzağa gitti. Bu yol çok büyük JenJen'i korkutuyor." Önündeki adama başını kaldırıp sulu gözleri ve ıslanmış yanaklarıyla baktı. Adam diyecek bir şey bulamayarak gözlerini kaçırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dreams In Your Mind |NoMin|
FanfictionNoMin ficlerinin azınlığından ortaya çıkan iç dünyamın bir yansımasıdır, saygılar.